Tüm dünyayı 22 yıldır internete bağlayan Wi-Fi teknolojisi iyice şişti. İnsanlık iletişimi her seferinde daha hızlı ve bir o kadar güvenli kurmak istiyor. Wi-Fi’nin koltuğunu zorlayan Li-Fi’nin mucidi Profesör Haas, merak edilenleri anlattı.
Yüksek hızlara erişmek işte böyle mümkün hale geliyor. Fikrin mucidi ve geliştiricisi Edinburgh Üniversitesi’nden Profesör Harald Haas. Haas, Edinburgh Kraliyet Derneği üyesi bir mühendis.
TedX konuşmalarını milyonlarca kişi izledi. Li-Fi yani “Light Fidelity” teknolojisinin Wi-Fi gibi radyo dalgaları yerine görsel spektrumla veri aktarmaya imkan tanıdığını söylüyor.
Li-Fi teknolojiside, bir alıcıya bilgi gönderirken (binary data) hızlıca açılıp kapanan flaş ampulleri kullanılıyor. İşin Türkçesi, Haas’ın geliştirdiği sistem fazlasıyla meşgul olan radyo frekanslarını tercih etmiyor.
Bunun anlamı ise daha hızlı internet! Li-Fi, Wi-Fi’ye göre 10 bin kat daha fazla kapasitenin kullanımına imkân tanıyor. Sonuçta Li-Fi bugün kullandığımız Wi-Fi’ye hayat veren radyo sepektrumundan 10 bin kat daha büyük. Bir başka deyişle potansiyel olarak sınırsız kapasiteye sahip.
Araştırmacılar 1 W’lık LED ampulle dört bilgisayarın yüksek veri hızında internete bağlanabileceğini söylüyor. Şehrin içinde Wi-Fi noktası bulmak için bir o yana bir bu yana dolaşırken, Li-Fi sokak lambalarının sağladığı ışıktan bile yararlanıp hızlı interneti önünüze seriyor.
Bu yeni teknoloji, Wi-Fi’ın sebep olabileceği baş ağrısı ve kanser gibi sağlık sorunlarının da önüne geçtiğini iddia ediyor. Wi-Fi sistemlerinin artık bir tıkanma noktasına geldiği çoğu uzmanın malumu. Sadece uzmanların görüşlerine de gerek yok aslında. Pek çok kullanıcı da tıkanmayla karşı karşıya.
İşte Li-Fi bu tıkanmayı, hem de çok daha hızlı internet bağlantısı sunarak ortadan kaldırmayı vadediyor. Sistem, pilot uygulamalarda başarı olsa bile henüz dünya çapında yaygınlaşmadı. Yine de geleceği Li-Fi’de görenler var. Çin merkezli teknoloji üreticisi Oppo gibi. Firma üzerinde çalıştığı yeni akıllı telefonunda Wi-Fi yerine Li-Fi teknolojisini baz aldığını geçtimiz ağustos ayında duyurmuştu.
Peki insanoğlunun ışık üzerinden haberleşmesini mümkün kılan bu sistem hakkında başka neler biliyoruz?
Teknolojinin mucidi Profesör Harald Haas Indepentent’ın bu teknoloji ile ilgili yönelttiği soruları cevapladı. İşte o sorular ve cevapları:
Li-Fi nasıl bir teknoloji? Veri transferi ne kadar hızlı olacak? Wi-Fi’nin pabucunu dama atacak mı?
Optik spektrumda devasa bir band genişliğinden yararlanılıyor. Radyo frekans spektrumundan üç kat daha büyük. Bu da daha çok veri gönderip almanız anlamına geliyor. Li-Fi radyo frekanslarının sağladığı sınırlı verilere nazaran muazzam bir veri hattı sunuyor. Li-Fi çok daha basit bir küresel stardart getirecek. Karışıklığın önüne geçtiği gibi maliyetleri de düşürecek.
Li-Fi elektromanyetik parazitlere karşı dirençli bir yapıya sahip. Bu aynı zamanda radyo frekansları sistemleri ile Li-Fi sisteminin eş konumlu yani aynı yer ve zamanda gerçekleştiği, birbirlerine karışmayacağı anlamına geliyor.
Karışmaktan kastınız ne? Mesela eve gelip Wi-Fi’ye bağlandığımda listede birçok farklı evdeki kullanıcının bağlantısını görebilmem mi? Bunun ne sakıncası var ki?
Bir çok evde bağlantının birbirine karışması birincil suçludur. Özellikle de nüfusun yoğun olduğu büyük apartmanlar ve sitelerdeki internet kullanımına bakıldığında… Li-Fi’de ise gizlilik var. Yani kullanıcı internet sağlayıcının varlığından bile haberdar olmayacak. Sırf bu sebepten internet servis sağlayacıları kullanıcılara yüzlerce Mbps (internetin stadart hız birimi) sözü vermelerine rağmen kullanıcılar 20 Mbps’lik hizmet alıyordu. Duvarların arasından geçen radyo sinyalleri yaşadığınız apartmandaki diğer odalara kadar sızıyordu. Bu da sinyalin kalitesiyle ilgili sorunları beraberinde getiriyordu. İnternete bağlı cihaz sayısının çoğalmasıyla birlikte sorun sadece daha kötü bir hal alıyordu. İşte Li-Fi karşı karşıya kaldığınız bu sorunu ortadan kaldırıyor. Çünkü Li-Fi teknolojisinin evinizin duvarlarından sızmasına gerek yok. Çünkü radyo sinyalleriyle çatışmıyor ve kapladığı alanı yani menzilini görebildiğiniz gibi sinyallerin karışması da engelleniyor.
Aşağıdaki illüstrasyon aradaki farkı ortaya koyuyor. Bugün kullanılan Wi-Fi teknojisinin ana unsuru radyo frekansları kırmızı ile belirtildi.
Duvarlar arasından sızan Wi-Fi sinyallerin karışmasına yol açtığı gibi güvenliğiniz için de bir tehdit haline dönüşebiliyor. Li-Fi ise tertemiz ve güvenlikli bir bağlantı sağlıyor.
Yani radyo dalgası yerine ışıktan beslenen Li-Fi’nin sağlayacağı sinyaller duvarlar arasında bir hayalet gibi dolaşmıyor?
Evet, Li-Fi teknolojisinin öznesi ışık. Ve ışık duvarladan radyo frekansı gibi geçiş yapmıyor.Doğası itibarıyla akaryakıt istasyonları kimyasal tesisler, nükleer enerji santralleri gibi antenlerin kullanılmadığı yerlerde de güvenli bir internet kullanımı imkanı veriyor. Bu teknoloji çok daha iyi bir kullanıcı tecrübesi sağlıyor. Çok daha güvenilir ve öngörülebilir bir bağlantı sağlanmasına ön ayak oluyor.
Bazı çevreler Li-Fi teknolojisini eleştiriyor. Özellikle Wi-Fi’dan daha pahalı olacağı söyleniyor.
Hayır, Li-Fi daha pahalı olmayacak.
Li-Fi teknolojisinin alt yapısı nasıl inşa edilecek peki?
Aslında Li-Fi bilgisayar haberleşme sisteminde IEEE 802.11bb standardizasyonunu kullanacak.
Ne demek istediğinizi sadece teknolojiyle yatıp kalkanlar anladı sanırım…
Yani Li-Fi telsiz yerel ağ standardı olarak bilinen Wi-Fi’nin teknoloji yapı taşı IEEE 802.11bb standardizasyonunu kullanacak. Böyle Li-Fi teknolojisi mevcut temel bant yongalarından yararlanacak. Bu durum Li-Fi’ın pazarlama süresini hızlandıracak ve bazı ticari engelleri ortadan kalkmasını da beraberinde getirecek.
Ben LED ışıklara biraz takıldım. Bu, Li-Fi teknolojisinin geniş kitlelere ulaşması açısından olmazsa olmaz mı? Kimi insanlar, mesela ben LED ışıkları günlük hayatında kullanmayı dahi tercih etmiyor, sevmiyor. Kimileri de bu yeni “ışıklı teknolojiyle” mesela karanlık ve ışıksız bir odada yatağa uzanmış bir şekilde nasıl internet kullanabiliceğini merak ediyor.
Bakın bu teknoloji görünebilir led ışıklarını gerektirmiyor. Gizli bir kızılötesi de kullanılabilir. Aslında mevcut Li-Fi ürünlerinde, erişim noktasından (LiFi yönlendiricisinden) mobil terminale bağlantının görünür ışık kullandığını göreceksiniz. Bu, aydınlatma ile yüksek hızlı kablosuz veri iletişimini birleştirmeye yarar.
Bununla birlikte Li-Fi’da mobil terminalden erişim noktasına olan iletişim bağlantısı için kızılötesi spektrumu kullanılır. Çünkü bir mobil cihazın aydınlatmasına gerek yok.
Herkesin merak ettiği ışıkla Li-Fi’nin arasına girersek ne olacağı. Yani bu yeni teknolojiye kullanacak biri ışıkla temas ederse ne olur? İnternet birderbire kesilir mi?
Doğrudan görüş hattı bağlantısı engellenirse Li-Fi’nin performansı düşecektir. Bu bozulmanın ne kadar büyük olduğu, optik sistemin tasarımına bağlı. En kötü senaryoda veri hızı sıfıra düşer. Bu nedenle Li-Fi sistemini, bir bağlantı kesintiye uğradığında mobil terminalin ikinci bir Li-Fi erişim noktasına bağlanabileceği şekilde tasarlamak çok önemli. Kısacası evet, Li-Fi sistemi iyi tasarlanmazsa böyle bir durumda kesilebilir. Bununla birlikte, sistem iyi tasarlanmışsa, bu senaryonun gerçekleşmesi pek olası değil.
Li-Fi teknolojisinin insan sağlığı ve doğaya olumlu etkilerinden bahsediyorsunuz. Peki ya enerji kullanımına olumlu etkisi var mı?
Işıkların açık olması gerektiğinde, tam olarak aynı ışığın yüksek hızlı bir veri bağlantısı sağlaması net bir enerji avantajı sağlar. Radyo frekansı ile sağlanan Wi-Fi iletişimlerinde, kablosuz sinyal tipik olarak birçok yönden gönderilir. İşte bu nedenle örneğin telefonunuzu Wi-Fi’ye bağlamaya çalıştığınızda çok sayıda Wi-Fi ağı görebilirsiniz. Bu beraberinde çok fazla sinyal enerjisinin boşa harcandığı anlamına gelir. Li-Fi’de ise ışık sınırlı bir alanı kaplar ve bir ışık huzmesini odaklamak için basit lensler kullanmak da mümkündür. İşte tam da bu nedenle Li-Fi kullanırken net bir enerji tasarrufu olacağını söyleyebilirim.
Ortalama bir internet kullanıcısı olarak Li-Fi ile elektrik arasındaki bağlantıyı merak ediyorum. Yani gücünü ışıktan alan bu teknolojinin elektrik kesintileri meydana geldiğinde ne yapacağını… Elektrikler gittiğinde akıllı telefonumdaki 4G bağlantısı üzerinden en azından şarjım bitene kadar birkaç saat daha internette dolanabiliyorum. Böyle bir sorunla karşılaşınca Li-Fi kullanıyor olsam ne yapacağım?
Evet, bu karşılaşılabilecek bir durum. Fakat elektrik gittiğinde evdeki Wi-Fi routerın yani yönlendiriciniz de kapanıyor ve akıllı telefonunuza bağlantı sağlayamıyor. 4G’nin çalışmasınınsa temel nedeni civarda bir yerde bulunan radyo baz istasyonunun elektrik kesintisinden etkilenmemesi veya bir jeneratör ile çalıştırılması… Bu nedenle Li-Fi, böyle bir sorunla karşılaşıldığında bir ev dağıtımında Wi-Fi’den farklı olmayacak.
Tamam. Li-Fi teknolojisinin karşı karşıya kaldığı en büyük engel ne? Ya da şöyle sorayım, sorun ne?
Bana göre temelde en büyük sorun Li-Fi teknolojisi etrafında dönen yanlış kanılar. Teknik olarak Li-Fi dünya çapında yüzlerce denemede kendini kanıtladı. Li-Fi, akıllı telefonlara entegre edilebilecek şekilde, bir akıllı telefonun kamera modülünden daha büyük olmayacak bir forma bile sokulup küçültüldü. Veri hızları 1 Gbps ve daha yüksek.
Aslında, şu anda İngiltere’de terabit (Tbps) optik kablosuz iletişim ağları geliştiren TOWS (Terabit Çift Yönlü Çok Kullanıcılı Optik Kablosuz Sistem, Li-Fi için 6G) adlı bir araştırma projesi de sürüyor. Li-Fi için teknoloji eko sisteminin geliştirilmesi önemli. Li-Fi bileşen sağlayıcılarının, sistem geliştiricilerinin ve yazılım/uygulama geliştiricilerinin, LiFi’nin büyük ölçekli pazarda benimsenmesini sağlamak için bir araya gelmesi gerekiyor.
Bir karşılaştırma yapalım isterseniz. Şu anda Li-Fi, multi-milyon dolarlık bir pasta. Li-Fi endüstrisi paydaşlarının bir araya gelip bu pastayı birkaç parçaya ayırması ve arayüzleri tanımlaması gerekiyor. Bu çok milyon dolarlık pastayı, pek çok pazar araştırması kuruluşunun bildirdiği gibi yüzlerce milyar dolarlık pastaya dönüştürecek. Bu nedenle, bu tam süreci destekleyen Light Communication Alliance (LCA) (www.LightCommunications.org) gibi kuruluşlar var.
Çinli teknoloji şirketi Oppo geçen yıl ağustos ayında Li-Fi teknolojisi ile çalışacak yeni akıllı telefonlar geliştireceğini açıkladı. Umutlu musunuz?
Bu haberi gördüğümde kesinlikle çok memnun oldum. Akıllı telefon endüstrisinin bir inovasyonun önünü tıkayacak duvarlara karşı koştuğuna inanıyorum. Li-Fi, benzersiz bir bağlantı yöntemi ve başka türlü mümkün olmayan yeni kullanım durumları sağlamada gerçekten büyük bir fark yaratabilir.
Bir bilim insanızınız. Strathclyde Üniversitesi geçen ekim ayında Li-Fi Araştırma ve Geliştirme Merkezi’ni sahiplenip bünyesine taşıdı. Yine de bir çok insanın aklında şu soru var. Profesör Haas’ın bu teknolojiden çıkarı ne? Para mı yoksa bir şeyi icat etme hırsı mı?
2004’te Li-Fi üzerinde çalışmaya başladığımda, VLC yani görünür ışık haberleşmesi/iletişimini daha hızlı hale getirmek istemiştik. Bu hedefe ulaşmak için sahip olduğum fikirlerden biri işe yaradı. Almanya, Bremen’deki Jacobs Üniversitesi’nde bir lisans projesinin parçası olarak bir kavram kanıtı yaptık.
Tutkum yeni fikirler üzerinde çalışmak ve icat etmek. Çabuk sıkıldığım için geleneksel şeylere biraz ince ayar yaparak tekrar tekrar yapmayı sevmiyorum. Denediğimiz birçok fikir başarısız oldu, ancak yüksek hızlı VLC veya uzaysal modülasyon gibi bazıları işe yaradı. Şu anda dünyadaki birçok araştırma grubu tarafından geliştirilen ve 5G denemelerinin bir parçası olarak endüstri tarafından uygulanan yeni bir kablosuz iletim tekniğiyle uğraşıyoruz. İnovasyon ve yeni fikirlerle hareket ediyorum. Bir fikrin değeri, teknolojiyi benimseyen veya kullanan her sıradan insanla birlikte katlanarak artar. Bu yüzden kesinlikle yenilik yapmaya yöneliyorum, ancak gerçek olan bu yenilikten kaç kişinin etkilendiği olsa gerek. Bu yüzden Li-Fi konusunda tutkuluyum ve 2012’de bunu herkese ulaştırmak için bir şirket kurdum.