Günlerdir Türkiye’nin dört bir yanından gelen yangın haberlerini takip ediyoruz. Bir yandan beşerler öfkeli zira yangına gerektiği kadar müdahale edilmediğini düşünüyorlar. Fakat yandaş medyanın yangından evvel yaptığı haberlere nazaran yangınla uğraş konusunda epey savlı bir ülkeymişiz!
1. 13 Temmuz 2021 tarihli haberde orman yangınlarına vaktinde müdahale etmek için alınan insansız hava araçlarının muvaffakiyetleri anlatılmış…
Bakan Pakdemirli, yangınlardan birkaç hafta evvel verdiği röportajda insansız hava araçları sayesinde ‘çakmak yaksalar yakalıyoruz’ açıklamasını yapmıştı. Ayrıyeten 24 saat gözetleme yapıldığını ve duman çıktığı üzere müdahale edildiğinden bahsetmişti.
‘Alev parlamadan gidip müdahale ediyoruz. İnanılmaz başarılıyız.’
Pakdemirli kelamlarına gerektiğinde anında itfaiye takımları ve helikopterleri yangın bölgesine gönderdikleriyle devam etmiş. Bu telaffuzların üzerinden şimdi birkaç hafta geçtikten sonra yangınlar meydana geldi. CHP’li Engin Altay’ın savına nazaran 6 saat boyunca yangın bölgesine 1 tane bile helikopter gönderilmemişti.
2. Yangınlara vaktinde ve kâfi biçimde müdahale edilmediği konuşulurken, 2020’nin Temmuz ayında yapılan bu haber dikkat çekiyor.
Haberde tez edildiğine nazaran, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın filosunda gerçekleştirdiği teknolojik dönüşüm sayesinde orman yangınlarında 12 dakikaya indirilen birinci müdahale müddetinde yeni amaç 10 dakika olarak belirlenmiş. 2003’te bu müddet 40 dakikayı buluyormuş. Bugünkü yangınları ele aldığımızda, yangınların bu kadar büyümesindeki temel sebebin müdahalede geç kalınması olduğu düşünülüyor.
3. ‘Yabancı ülkelerden yardım istemek acizliktir’ kanısı birtakım etraflarda hakim sürerken, 27 Kasım 2016’da atılan bu tweet ile olay gurur duyularak duyurulmuş.
Olaydaki bir öbür şaşırtan nokta ise 2016’da THK uçaklarının öteki bir ülke için yangın söndürülmede kullanılmasına karşın 2021 Türkiye’sinde ormanlarımız cayır cayır yanarken havalandırılmaması.
4. 2021’in Mart ayında yapılan Anadolu Ajansı haberine nazaran bu yıl yangınla uğraşta gücümüzü epey yükseltmiştik.
Bu yıl yangınlara müdahalede insansız hava araçları, drone ve insansız helikopter üzere araçların yanı sıra, ‘Yangın Cell’ ve ‘Yangın Vazife Sistemi’ ismi verilen yüksek teknolojili uygulamar da kullanılacağı vadediliyordu.
Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey’in bu haber aracılığıyla aktardığına nazaran, dünyanın en büyük orman yangını söndürme helikopterini de bizdeydi.
Karacabey’in değindiği bir öbür nokta ise yangınla gayrette insansız hava araçlarını Avrupa’da kullanan birinci ülkenin Türkiye olduğuydu. Lakin son yangınlarda bu ‘başarı’nın hiçbir getirisi olmadığına şahsen şahit olduk.
5. 2020’nin şimdi başında TRT’nin yaptığı bir haberde yangına karşı gece görüşlü 3 yeni helikopterin filomuza ekleneceği söylenmiş.
Haberde yer alan, ‘Bakan Pakdemirli, Avustralya’da bir türlü söndürülemeyen yangınları hatırlattı. Türkiye’nin yangınlarla çabada çok başarılı olduğunu söyledi.‘ kısmı ise biraz manidar…
6. Yangınla uğraştaki iddamızı yansıtan bir Anadolu Ajansı haberi daha…
Haberin içeriğinde İspanya, Kanada, Fransa ve ABD ile kıyaslama yapılarak Türkiye’nin yangınla uğraşta en başarılı ülke olduğu lisana getirilmiş. Sayılar üzerinden ilerlemek yerine son günlerde şahit olduğumuz pratikler göz önünde bulundurulduğunda başarımız tartışılır hale geliyor.
7. Akşam’da yer alan 20 Nisan 2017 tarihli haberde Ateş Kuşları çokça övülmüş…
Gurur kaynağı olarak görülen Ateş Kuşları, 2019’da büyük bir ihtişamla gerçekleştirilen Teknofest’te şov uçuşu yapmıştı. Orman yangınları için umudumuz olabilecek olan Ateş Kuşları’nın, bugünkü yangınlarda neden kullanılmadığı sorulduğunda artık hurdaya döndükleri ve bu nedenle de kullanılmaz oldukları söylendi. Ateş Kuşları’nın 2017’de Gürcistan’daki orman yangınına müdahalede tesirli bir formda kullanıldığını da ekleyelim.
8. 2020’nin sonlarına gerçek yangın söndürme filosuna yapılan desteklerle alakalı haberler de mevcut.
Aslında Pakdemirli 2020’nin Kasım ayında yaptığı röportajda 2020’deki olağanın üstündeki sıcaklıkların 2021’de de devam edeceğini, bu nedenle de orman yangını riski olduğunu lisana getirmiş. ‘Bu kadar ön görülebilen bir risk için nasıl olur da daha güçlü tedbirler alınmaz?’ diye sormadan edemiyor insan.