Cumhuriyet yazarı Ahmet Tan, Türkiye ile Katar arasında 2017’de Doha’da imzalanan “Hukuki ve Adli Eğitim İşbirliği Mutabakat Zaptı”nın neden alelacele Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini sorguladı. Tan, Katar’ın anayasasında yönetim şekli olarak “Mutlak Monarşi” yazdığını söyleyerek, “Bizim yargıç, savcı ve kamu avukatları bizim yasaları ve Yargıtay içtihatlarını anlatıp, Katar şeriat mahkemelerinin fetvalarını öğrenecekler ise, bu bilgi ve görgülerini ülkemizde nerede ve hangi davalarda kullanacaklar?” diye sordu.
Tan’ın, “Belli ki Katar’dan alacağımız dersler var. Hep 500 milyon dolarlık hediye uçak alacak veya tank palet fabrikası satacak değiliz ya” ifadesini kullandığı “Adli yıl renklenirken” başlığıyla yayımlanan (18 Ağustos 2019) yazısının bir bölümü şöyle:
(…)Tam adı:
“Türkiye – Katar, Hukuki ve Adli Eğitim İşbirliği Mutabakat Zaptı.”
İki ülke hukukunun da demek zapturapt altına alınacak yanları var.
Emir Şeyh Temim bin Hamad el Sani ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın birbirlerinin bilgi, birikim ve deneyim eksiklerini gidermeleri tek temennimizdir.
İnşallah “mutabakata” Emir’in 500 milyon dolarlık hibe uçağının egzoz kokusu sinmiş olmasın!
Gerçi, bir kısım koku “sözde işletme hakkı” Katar’a devredilen Tank Palet Fabrikası tezgâhlarına bulaşmış olabilir.
Yine de Boeing 747- 8’in gövdesi o kadar ağır ki Katar ile atılacak her adıma bulaşabilir!
(…)
Katar’da bireylere ve ailelere şeriat – İslam hukuku, öteki alanlarda da medeni yasalar uygulanıyor. (Worldfact Book- Qatar- August 2019)
“Ulu’l emre itaatsizlik” veya yıkıcı muhalefet sayılmazsa şimdi tek soru kalıyor:
“Bizim yargıç, savcı ve kamu avukatları bizim yasaları ve Yargıtay içtihatlarını anlatıp, Katar şeriat mahkemelerinin fetvalarını öğrenecekler ise, bu bilgi ve görgülerini ülkemizde nerede ve hangi davalarda kullanacaklar?”
Yeni adli yıl açılırken, Reyiz lütfedip bu konuda da bir bilgi sunsa!