‘Sanat Güneşi’ Zeki Müren’in yeğenleri Sevtuğ Olgaç ve Hasret Güner, verilen anıt mezar kelamının tutulmadığını açıkladılar. Olgaç, “Gerek belediye yetkilileri, gerekse Bursa’daki kıymetli bireyler anıt mezar yapılacağını söyleyince tabutuyla birlikte gömdürdüm. O anıt mezar nedense hala yapılmadı” dedi.
Zeki Müren, vefatının 25’inci yıl dönümünde, Bursa’da da merasimle anılıyor. Zeki Müren’in yeğenleri Sevtuğ Olgaç ve Hasret Güner, mevt yıl dönümünde, dayılarıyla olan anılarını anlattı. Vefatının üzerinden yıllar geçse de acılarının dinmediğini söyleyen Sevtuğ Olgaç, “Her mevt yıl dönümünde öne çıkarıp söylemeye çalıştığım şey şu, çok güzide değerli vakfa mirasını bıraktı. Vaktinde o mirası bize bırakmışken, biz istemiyor duruma düşmüş bir aileyiz. Fakat biz vefatından bir ay evvel bile beraberdik. Her şeyi, her türlü mevzuyu konuştuk, ayrıntıları konuştuk, yedik, içtik, bu kadar birbirine aile yakınlığı varken Zeki Müren’le ilgili yapılan çalışmalarda bize danışılmaması içimizi acıtan bir bahis. Zeki Müren’in hayatıyla ilgili ‘Sanat Güneşi’ ismi altında bir sinema çekilmek isteniyor. Muhtemelen önümüzdeki aylarda çekimine başlanacak. Bir defa bile sorulmadı, danışılmadı” dedi.
“Anıt mezar kelamı tutulmadı”
Zeki Müren için yapılacağını söylediği anıt mezar hakkında konuşan Sevtuğ Olgaç, “Gerek belediye yetkilileri, gerekse Bursa’daki kıymetli şahıslar, Zeki Müren’in bir anıt mezara gömüleceğini tabir ettiler. Bu türlü dendiği için ben Zeki Müren’i tabutuyla birlikte gömdürdüm. Kısa bir mühlet sonra oradan çıkaracağız, kemikleri çürüyüp parçalanmış olmasın diye, tabutuyla alıp anıt mezara götürmek istedim. O anıt mezar nedense yapılmadı. Gerek mirasçıları olan kurumlar, gerekse belediye yetkilileri verdikleri kelamı tutmadılar. Ona yakışır bir anıt mezar ve mezarın yanında bir Zeki Müren Müzesi düzenlemediler. Zeki Müren’e bu vaat edilenler yapılmadı. Buna kederimiz var” diye konuştu.
“Zeki Müren hastanesi kurulmasını istiyordu”
Müren’in hastane vasiyetinin yerine getirilmediğini belirten Olgaç, “Mirasını bıraktığı yetkililer o vasiyeti tekrar okusunlar ve o vasiyette Zeki Müren’in isteği doğrultusunda yapılması gerekenleri sorgulasınlar. Bir Zeki Müren Vakfı kurulsun. Bu vakıf, özelliği olan, kabiliyeti olan Türk gençlerine bir sanat müziği konservatuvarı biçiminde çalışsın. İsteğinin biri buydu. İkincisi de tam teşekkülü bir Zeki Müren Hastanesi’nin kurulmasını istek ediyordu. Bunları, mirasıyla alakalı bana bıraktığı vakitte bu gerçekleşmiş olsaydı, ben o hastaneyi ve sanat müziği vakfını da artık kurmuştum” sözlerini kullandı.
“Ben sizin güneşinizim”
Zeki Müren ile olan anılarını anlatan Hasret Güner, “Bize daima şunu söylerdi, ‘Ben herkes için sanat güneşi olabilirim ancak sizin güneşinizim. Ben herkes için Zeki Müren olabilirim ancak ben sizin dayınızım. Beni yaşatıp, koruyup, kollayacak olan sizlersiniz’ dedi ve bunu tekraren tekrarladı. Ben bunu her yerde anlattım. ‘Benim sevenlerim benim baş tacım, benden sonra da onlar sizin başınızın tacı’ dedi. Hasebiyle o denli büyük bir kitle var ki, onu kestirim demezsiniz. Onun seven kitlesi varsayımların çok üzerinde. Bir akşam onun meskeninde kalırken, eşimle ben arkadaşlarımızla buluşmak için kaçtık. Zeki Müren’e, arkadaşlarımızın geldiğini, başka bir akşam geçireceğimizi söyledik. O da bizimle vakit geçirmeyi çok seviyordu. ‘Tamam’ dedi. Eşimle gittiğimiz yerde bir anda kapılar açıldı. İçeri Zeki Müren girdi. Başımı önüme eğdim. ‘Sizi kaçaklar sizi’ dedi ve beni dansa kaldırdı. Bu anımızı hiç unutamıyorum” dedi.
“Maddi mirasçısı değiliz fakat ailesiyiz”
Miras konusunda konuşan Güner, “Biz Zeki Müren’in maddi mirasçıları değiliz. Maddi olarak bütün mirasını iki vakfa bıraktı. Bu bizim için çok güzide olan iki kurum. Lakin biz ailesiyiz. Mirasçısı değiliz. Biz onun ‘Beni siz koruyup kollayıp yaşatacaksınız’ dediği kişileriz” diye konuştu.
