1- İstanbul gibi yedi tepeli şehir Roma… Bunlardan en meşhuru ise Capitol Tepesi. Burada antik kalıntılar karşınıza çıkacak. Şehrin üç tapınağının bulunduğu Capitol’de ayrıca Vittorio Emanuele II Abidesi de bulunuyor. Meydanın ortasında bulunan heykel, Marcus Aurelius’un replikası… Burada ayrıca, Michelangelo’nun tasarladığı Palazzo Nuovo ve Palazzo dei Conservatori’de sergilen eserlerin bulunduğu Capitoline Müzeleri de var. Şehrin tam merkezinde bulunan Capitoline, Piazza Venezia’ya ise yürüme mesafesinde…
2- İmparatorluk dönemi Roma’sının son anıtlarından olan Zafer Takı, Constantinus’un, başkenti Bizans’a taşımasından önce, kazandığı bir savaşın onuruna inşa edilmiş. 21 metre yükseklikteki bu tak, Kolezyum yakınında bulunuyor.
3- Dünyanın en büyük arkeolojik alanlarından olan Roma Forumu, Roma İmparatorluğu döneminde sebze-meyve pazarı olarak kullanılmış, daha sonra törensel bir merkeze dönüştürülmüş. Roma Forumu’nun içinde tapınaklar, bazilikalar, taklar ve bir dönem mahkeme ve iş merkezi olarak kullanılan yapıların kalıntıları bulunuyor. Kolezyum yakınında olan Roma Forumu’na giriş ücretli…
4- Roma’nın yedi tepesinden biri olan Palatino Tepesi, tıpkı Capitol Tepesi gibi tarihi kalıntılarla dolu. Augustus Evi, Livia Evi, Domus Flavia gibi yapılar burada bulunuyor.
5- Kolezyum, MS 80’de gladyatör ve vahşi hayvan gösterilerini halkın izlemesi için yaptırılmış. Oturma düzeni sınıflara göre değişen Kolezyum’un seyirci kapasitesi 55 bin. Popülerlik kazanmak isteyen imparatorlar tarafından düzenlenen bu kanlı dövüşleri ve sonrasında kaybedenin ölümünü izlemek o dönem Romalıların en büyük eğlencesiydi.
6- Barok tarzı kiliseler, gösterişli çeşmeleri, şık kafe ve restoranları, lüks mağazalar ve her yönüyle tarih kokan yapılarıyla Piazza Navona (Navona Meydanı) ise Roma’nın sosyal hayatının kalbinin attığı yer. Meydan, zamanında 30 bin kişilik bir stadyum olarak inşa edildiğinden halen stadyum görünümünde… Gece-gündüz dolu olan bu meydan sokak sanatçılarına da ev sahipliği yapıyor.
7- ‘Tüm tanrıların tapınağı’ anlamına gelen 43 metre yükseklikteki beton kubbeli Pantheon, Antik dönemden kalma. Daha sonra Katolik kilisesine dönüştürülen Pantheon, anıt mezarlarla çevrili…
8- Turistlerin gözde mekânı olan Piazza di Spagna, İspanyol Merdivenleri, Triniti dei Mondi Kilisesi, Fontana della Barcaccia ve çok sayıda kafesiyle iyiden de öte… Adını yakınlardaki İspanyol büyükelçiliğinden alan İspanyol Merdivenleri, turistler kadar yerel halkın da buluşma noktası. Merdivenlerin yapılış amacı yukarıdaki Triniti dei Mondi Kilisesi’ne ulaşmak olsa da merdivenlerin ünü, bu kiliseyi neredeyse unutturmuş. 135 basamaktan oluşan İspanyol merdivenleri aslında öyle olmasa da adeta adımlanıp çıkılmaktan ziyade, oturup etrafı seyretmek ve soluklanmak için yapılmış.
9- Birçok festivale ve sayısız açık hava aktivitesine ev sahipliği yapan Piazza del Popolo (Popolo Meydanı), sayısız kafe ve restoranıyla da Roma’nın en geniş meydanları arasında… Bu meydanı, Mısır’dan getirilen dikilitaş ile diğerlerinden hemen ayırabilirsiniz. Santa Maria del Popolo Kilisesi de burada bulunuyor.
10- Türkler tarafından Aşk Çeşmesi olarak adlandırılan Trevi Çeşmesi, Roma’nın en ünlü çeşmesi… Ortada bulunan Deniz Tanrısı Neptün, Triton tarafından çevrelenmekte. ‘Üç çeşme’ anlamına gelen Trevi Çeşmesi’ne bu ismin verilmesinin nedeni, altındaki üç yeraltı suyunun birleşmesi. Rivayete göre kral ve askerler susuzluktan ölmek üzereyken bu çeşme şu an bulunduğu yerde belirivermiş. Buraya gelen turistler, dilek tutup havuza para atıyorlar. Havuzda bulunan para daha sonra toplanarak, bu parayla yoksullara yiyecek ve içecek yardımı yapılıyor.