Gezip gördükten sonra heyecanla arkadaşlarıma bu köyden bahsederken telaffuzu epey zorlamıştı beni. O yüzden ‘Yvoire’ yerine ‘Fransa’nın çiçekli köyü’ de diyebiliriz. Yemyeşil ve çiçekli birçok köy gördüm ama bu kadar özenle çiçeklendirilmişini görmemiştim. Arnavut kaldırımlı sokaklarında dolaşırken her tarafından rengârenk çiçekler fışkırıyor. Yvoire, Avrupa’nın en iyi çiçeklendirilmiş köyü ödülünü almış. Etrafı surlarla çevrili Yvoire’nin bir de giriş kapısı var, kapıdan girer girmez sizi büyüsü altına alıyor.
Fransızlar genelde soğuk bir millet olarak bilinir ancak yaklaşık 1000 kişinin yaşadığı Yvoire’nin yerlileri bilinenin aksine oldukça samimi ve misafirperverler. Sokaklarındaki cam üfleme atölyeleri, kristal cam eşya satıcıları ve hediyelik eşya dükkânları arasında dolaşırken burnunuza mis gibi çikolata kokusu gelecek. Kokuya doğru ilerleyin ve mutlaka durup Fransa’nın meşhur tatlarından krep yemek için bir mola verin.
Köyün rengârenk çiçekli sokaklarında gezdikten sonra başka neler yapabilirsiniz?
Yvoire, yürüyerek kısa bir sürede gezilebilecek küçücük şirin bir köy. En önemli ziyaret noktalarından biri Beş Duyu Bahçesi. Görme, duyma, dokunma, koklama ve tatma duyularınıza hitap eden bir bahçe burası. Mevsimlere ve ziyaret ettiğiniz saatlere göre değişen renk, tat, koku, doku ve sesleri keşfetme şansınız var. Çeşitli meyve ağaçları, şifalı ve aromatik bitkiler ve çeşmelerle dolu bahçe.
Köyde ayrıca Saint Pancras adlı 11.yy’dan kalma bir kilise ve 14.yy’dan kalma da bir şato var. Ancak şato Bouvier ailesinin özel mülkiyetinde olduğu için ziyarete açık değil. Karnınız acıkınca köyün yakınlarındaki Chez Jules adlı restorana gidip Leman Gölü’nün taze balıklarından yiyin. Restoran 1938’den beri hizmet veriyor. Mutlaka rezervasyon yaptırın.
Şehri yürüdükten sonra dinlenmek için göl kenarındaki banklara oturduk. Manzaramızda ağlarından tuttukları balıkları ayıklayan balıkçılar ve özel iskelesine bağlı botuna atlayıp gezmeye çıkmaya hazırlanan köy sakinleri var. Tabii bu manzara martılar ve kafalarını suya batırıp çıkararak adeta bize şov yapan kuğularla daha da güzelleşiyor.
Martıların ve teknelerin dalgalarla buluşma sesleri eşliğinde göl kenarındaki banklarda oturduğumuz bir saat bize terapi gibi geldi. Bu manzaranın üzerine ayağa kalktığımızda göl kenarında yaşadığı iki katlı taş evin balkonunda arkadaşlarıyla sohbet edenleri de görünce ‘burada yaşamak nasıl bir duygu acaba?’ sorusuyla köy sakinlerinin yaşamlarına imrenerek ayrıldık köyden.
Suyuyla meşhur Evian kasabasını Yvoire planınıza dahil edin
Yvoire gezi planınıza buraya sadece yarım saat uzaklıktaki Evian kasabasını da mutlaka dahil edin. Leman Gölü’nün Fransa tarafında diğer huzur bulacağınız adreslerden birisi de suyun cenneti olan bu kasaba. Evian’ın adını birçok ülkede su şişelerinde görmüş olabilirsiniz. Adını kaynak sularından alıyor. Tarihte birçok ünlü Evian kaplıcalarına şifa bulmaya gelirmiş. Bölgenin maden suyu dünya çapında ihraç ediliyor. Burada yapabileceğiniz en güzel şey göl kenarında yürüyüş yapmak.
Yvoire’e nasıl gidilir?
Yvoire, İsviçre’nin Cenevre şehrine araçla sadece yarım saat uzaklıkta. İsviçre-Fransa arasında sınır geçişi oldukça kolay. Ayrıca Cenevre’den kalkan feribotlarla göl üzerinden de ulaşmak mümkün.