Svetlana yaklaşık 3 yıldır İtalya’da yaşıyor ve başka bir ülkede yaşamanın zorluklarını tüm gerçekliğiyle anlatan nadir insanlardan biri.
İtalyan kadınları:
-
İtalyan kadınlarının sonsuza kadar anne ve babalarının prensesleri olarak kaldığını söylemek mümkün, tahmin edebileceğiniz üzere eşlerinden de aynı tutumu bekliyorlar. Bu yüzden en ufak bir kavgada anne evinin yolunu tutuyorlar.
-
8 Mart hakkındaki şaşırtıcı yaklaşımlarından bahsetmek gerekirse normal şartlarda iş gününe denk gelen bugünde İtalyan kadınları sabahtan eğlenmeye başlıyor ve eve gitme vakti geldiğinde kocaları o günün faturasını ödeyip eşlerini eve götürüyorlar. Bunun sadece 8 Mart için geçerli olduğu gerçeğini unutmamak lazım.
İtalyan erkekleri:
-
İtalyan erkekleri için güneye olan yakınlıklarıyla duygusal olma yüzdelerinin doğru orantılı olduğu bir gerçek.
-
Her zaman nasıl tarz ve şık olacaklarını çok iyi biliyorlar. Saç spreyi kullanmaya bayılıyorlar, stillerini oluşturmak için kullandıkları fular, kemer ve dar tişörtler vazgeçilmez parçaları.
-
Yalan söyleme konusunda aşırı beceriksizler, sadece kendileri uydurdukları yalanlara inanıyor. Kendilerine olan güvenleri fazlasıyla yüksek bu yüzden akıllarına gelen ilk şeyi söyleyiveriyorlar. Eşim özür dilemek konusunda o kadar inatçı ki, bunun yerine markete gidip çocuğumuzun o an ihtiyacı olan şeyleri alıyor, bu da onun özür dileme şekli ve ben artık umursamıyorum.
-
Ne yaparlarsa yapsınlar asla aceleye getirmiyorlar. Bütün işlerini ‘domani’ye yani yarına ertelemeleri yeterince sinir bozucu değilmiş gibi o ‘yarın’ asla gelmiyor.
Çiçeksiz flörtler:
-
Kadınlar için bir İtalyan ile flört etmek rüya gibi bir şey. Sizi bir prenses gibi el üstünde tutuyorlar, sonsuz jestlere boğup sürekli güzel mesajlar atıyorlar. Yalnız asla çiçek beklemeyin, düğünlerde bile çiçek verilmiyor.
-
Erkekler buluşmalarda restoran tercih ederken her zaman halihazırda bildikleri ve güvendikleri yerleri seçiyorlar. Tüm menüye ve fiyatlara hakim oldukları yetmezmiş gibi garsonlarla tanışık olup şefle bile iletişim halinde oluyorlar. Bu onlara evdeymiş hissiyatı veriyor ki, bu onlar için çok önemli. İlk buluşmalar ise her zaman güzel yemekler ve yıldızların altında geçen müzikli bir geceden ibaret oluyor ve karşılarındaki kadının kalbini kazanmak için tüm iyi özelliklerini açığa çıkarıyorlar.
-
Tahmin edebileceğiniz gibi erkekler çok cömert hediyeler verip yüzünüzü güldürmeyi seviyorlar ancak bunun da bir sonu var. Bir arkadaşım, ailesiyle birlikte, erkek arkadaşı tarafından Venedik’e davet edilmişti. Söylediğine göre seyahat inanılmazmış ve tabii tüm masrafları sevgilisi karşılamış ancak ailelerinden ayrılıp eve döndükleri zaman erkek arkadaşı ona “Tamam, artık normal insanlar gibi yaşama vakti. Param suyunu çekti.” demiş. Yani bir noktadan sonra zorlanabilirsiniz, alışmak lazım.
İlişkiler:
-
İtalyanlar dramaya bayılıyor bu yüzden de kimse mantığınızla hareket etmenizi beklemiyor sizden, sadece duygularınız yeterli onlar için. Düğünümüzden bir gün önce bana gelip pasaportunu kaybettiğini söylüyor, ertesi gün ise bana bir yüzük verip çocuk sahibi olmak istediğini…
-
Bir arkadaşıma erkek arkadaşı arabası için karışık kaset doldurmuş ve günün birinde arkadaşımdan listedeki tüm şarkıları saymasını isteyince ve arkadaşım doğal olarak sayamayınca ortalığı birbirine katmış.
-
Eşimin bir arkadaşı çok önceden planladığımız bir yemeğe arayıp gelemeyeceğini söylemişti. Eşi çok ani bir kararla annesini görmeye şehir dışına gitmiş ve birkaç gün orada kalacakmış. Ona tüm hafta sonu yalnız kalmaması için bizimle yemeğe gelmesini teklif ettiğimde “Eşim bunu hoş karşılamaz, biz böyle şeyler yapmıyoruz.” demişti.
-
İtalyan erkekleri konu yemek ve seyahat olduğunda asla ucuza kaçmaz. Ancak konu eşlerinin, sevgililerinin kişisel ihtiyaçları olunca bir anda patronluk taslıyorlar ve her şeye karar verebileceklerini zannediyorlar. Bu aşamalı olarak ilerliyor. Başlangıçta sizle alışverişe çıkmayı teklif edip günün birinde neden yeni kıyafetlere ihtiyaç duyduğunuzu sorguluyorlar.
-
‘Seperato’ adını verdikleri çok ilginç bir kanunları var bu evli insanların başkalarıyla beraber olabilmeleri için verilen izin olarak tanımlanabilir. Medeni durumları değişmiyor ancak ilişkiye ara veriyorlar çünkü boşanma süreci 7 ay ile 1 yıl arasında değişkenlik gösteriyor.
Mamma mia!
-
İtalyanların duygusal olduğu bir gerçek fakat şöyle bir kuralları var ki, evde ne kadar tartışmış olursanız olun dışarı çıktığınızda eşinize bağırıp çağıramazsınız. Eğer bir kadın bunu yapıyorsa büyük ihtimal depresyonda olduğu tanısı konulmuştur (!) o yüzden bu kadar abartılı tepkiler veriyordur.
-
“Mamma Mia” sadece Celentano filmi klişesi değil. Sinirlendiklerinde gerçekten de böyle bağırıp abartılı jestler kullanıyorlar.
-
İtalyanları sözleriyle değil yaptıklarıyla yargılayın çünkü onlarla medeni bir tartışma yaşamak neredeyse imkansız. Kavga esnasında onlara mantıklı bir şey anlatmak imkansız. Bırakın biraz sakinleşsinler ve dedikleri şeyleri unutsunlar.
Ufak tüyolar:
-
İtalyan erkekleri bazı şeylere fazlasıyla kırılabiliyor. Örneğin sizi davet ettikleri bir akşam yemeğine tok karınla giderseniz bunu büyük bir olaya çevirirler hatta kendinizi bir tartışmanın içinde bulabilirsiniz, ancak mantıklı bir açıklamanız varsa çok da sorun olmaz. Mesela yemek öncesinde bir arkadaşınızla oturup dondurma yediyseniz hiç sorun değil. Bu taktiği her an sinirlenmeye hazır bir İtalyan üzerinde rahatlıkla deneyebilirsiniz.
-
Gizli silahınız iltifatlar olmalı ancak nasıl kullanacağınızı bilmelisiniz. “Çok yakışıklısın!” demek kadar etkili bir cümle olamaz her seferinde işe yarıyor ve inanılmaz mutlu oluyorlar.
İtalyan düğünleri:
-
Düğünler 3 tipten oluşuyor: ilk olarak kilisede olanlar (töreni izleyip çifti kutlayıp, ayrıldığınız cinsten), başka bir davet tipi ise kiliseye gidip sonrasında verilen yemeğe katılmak ya da sadece yemeğe katılmak, son olarak da akşam düzenlenen kutlamalar var. Bütün bu açıklamalar size gönderilen davetiyelerde yer alıyor.
-
İtalya’da düğünler genelde sıkıcı geçiyor. Danstan, uzun konuşmalardan, çift adına kadeh kaldırmaktan söz etmek mümkün değil. Davetliler sessiz kalıp yemeklerini yemeği tercih ediyorlar.
-
Gelin ve damat salonun merkezine yerleştiren masada oturur ve davetliler de gelip onlarla fotoğraf çektirir.
-
Hediyeler genelde nakit olarak verilir. Ya da gelin ve damadın tercih ettiği birkaç dükkandan hediyeler alır. Çiçekler ise genel olarak tercih edilmez.
-
Düğünlerde beyaz giymez kesinlikle hoş karşılanmaz ancak siyah serbesttir hatta çoğunluğun tercih ettiği renk budur. Herkesin siyah giyindiği bir davet görürseniz bu cenazeden ziyade düğün olabilir.