Almanya’nın, değeri 1 milyar doları aşan şirketler için kullanılan ‘unicorn-tek boynuzlu’ şirketlerinden Flixbus’ın geçen haftalarda Kamil Koç’u satın alarak Türkiye pazarına girişi, karayolu yolcu taşımacılığı sektöründe heyecan yarattı. Flixbus’ın kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Andre Schwammlein ise asıl heyecanı kendilerinin yaşadığını belirterek, “Biz geçen yıl 30 ülkede 2 bine yakın otobüs ağımızla 45 milyon yolcu taşıdık. 1000 otobüslük bir filoya sahip olan Kamil Koç ise geçen yıl tek başına Türkiye’de 20 milyon yolcu taşıdı. 7 yıllık bir firma olarak toplam büyüklüğümüzün yarısı kadar büyüklüğü olan bir şirketi satın aldık. Bu en büyük satın almamız. Daha önce İsveç’te ve Polonya’da da şirket aldık ama Kamil Koç ile birlikte ilk kez Asya’ya da adım attık. Bu da bizim Türkiye’ye olan inancımızın kuvvetini ve Kamil Koç’un bizim için ne kadar önemli olduğunu gösteriyor” dedi.
2 YIL TÜRKİYE’Yİ İNCELEDİ
2 yıldır Türkiye pazarına nasıl gireceklerini değerlendirdiklerini kaydeden Schwammlein 93 yıllık Kamil Koç’u satın alma sürecini ve gelecek planlarını Hürriyet’e anlattı. Schwammlein şöyle konuştu: “İncelemelerimiz sonucunda Türkiye’de otobüs taşımacılığında çok büyük bir pazar olduğunu ve daha da büyümek için çok fazla fırsat olduğunu gördük. Aslında ilk etapta Türkiye’ye kendimiz gelip, organik büyümeyi düşünüyorduk. Sonra Kamil Koç’u gördük. Biz bir otobüs şirketi değiliz, bir teknoloji şirketiyiz. Dolayısıyla Kamil Koç’un otobüs filosuna ve müşterilerine sahip olursak, çok iyi bir başlangıç yaparız diye düşündük. 5’er-10’ar otobüs alarak yavaş yavaş büyümek yerine bize birden bire önemli bir pazar payı kazandıracak Kamil Koç’u satın almayı seçtik.”
Schwammlein, gelecek planlarına ilişkin şunları söyledi: “Türkiye ekonomisinde şu an bazı dalgalanmalar olsa da biz ülkenin geleceğine ve sektöre çok inanıyoruz. Sadece diğer otobüs firmaları ile değil havayolu ve tren yolculuğu opsiyonlarıyla da rekabetteyiz. Hedefimiz bulundukları ülkelerde bir şehirden başka bir şehire gitmek için bilet arayan herkesin uçak ve tren gibi Flixbus’ı da bir opsiyon olarak görmelerini sağlamak. Belki her zaman her durumda Flixbus’tan bilet almayabilirler, bunu biliyoruz. Ama en azından her bilet arayışında bir opsiyon olarak Flixbus’ın da akla gelmesini istiyoruz. Bunu Avrupa’da başardık.”
SEKTÖR STRES ALTINDA
Türkiye’de özellikle trafik kazaları nedeniyle sektörün stres altında olduğunu söyleyen Andre Schwammlein, şöyle devam etti: “Sanıldığının aksine karayolu yolcu taşımacılığı Türkiye’de düşüşte olan bir sektör değil. Pazarda talep var ama güvenlik algısı nedeniyle stres altında. Daha güvenli ve kaliteli hizmetle bu algıyı değiştirmek mümkün. Avrupa’da 300-350 otobüs firması ile çalışıyoruz. Bizim en büyük denetçimiz müşterilerimiz.”
NEDEN UÇAĞA RAKİP OLMASIN
Andre Schwammlein’a Türkiye’de hız ve kaliteli yolculuğu ifade etmek için sık sık kullanılan ‘Tek rakibim Türk Havayolları’ deyişini duyup duymadığını ve bu konuda ne düşündüğünü de sorduk. Duymadığını ama çok yerinde bir söz olduğunu ifade eden Schwammlein, “Biz bulunduğumuz her ülkede oradaki tüm ulaşım opsiyonlarına rakip olmak istiyoruz. Buna havayolu şirketleri de dahil. Otobüs bazen saat, rota ve fiyatından dolayı iyi bir alternatif olabilir. Daha önce Avrupa’da ve ABD’de hiç otobüsle yolculuk yapmamış insanları, otobüse çekmeyi başardık” dedi.