2021 ve sonrasında öne çıkacak teknoloji trendleri neler olacak? Pandemi bu trendleri ne şekilde etkiledi?
COVID-19 salgını sağlık ve ekonomi başta olmak üzere hayatın her alanında olduğu gibi teknoloji için de bir kırılma noktası oldu. Teknoloji, belki de geçmişte hiçbir zaman son aylardaki kadar belirleyici bir rol oynamadı. İş ve sosyal hayatta teknolojinin kullanım alanı hiç olmadığı kadar genişlerken, 2021 ve sonrasında şirketlerin daha esnek ve ortaya çıkabilecek beklenmedik zorluklara daha hazırlıklı olabilmesi için dijital dönüşüm ve teknoloji yatırımlarına öncelik vermesi kaçınılmaz bir hal aldı. Pandeminin etkisiyle, 2024 yılı için öngörülen teknolojik trendlerin çok daha erken hayata geçmeye başladığını gözlemliyoruz. Yakın gelecek, dijital deneyimler, sanal ve artırılmış gerçeklik, 16K veri iletimi, Yapay Zekâ (AI), 5G, 10G, kuantum bilgi-işlem, uyarlanabilir ve öngörülebilir siber güvenlik, akıllı Nesnelerin Interneti (IoT) ve henüz icat edilmemiş bir dizi gelişmiş teknolojiyle şekillenecek.
2021 ve sonrasında öne çıkacak teknoloji trendlerini ve gelişmeleri, 6 başlıkta toplamak mümkün:
Dijital uçurumun kapanması: 5G ve Wi-Fi 6 ağlarının kullanımı ve genişlemesi, internetin fiber optik ağların ulaşamayacağı yerlere de ulaşmasına olanak tanıyacak. Sağlık hizmetleri, üretim ve eğitim gibi alanların tümü bu durumdan faydalanacak. Bu yeni teknolojilerin büyüme ve inovasyona güç vermesiyle, dijital uçurum biraz daha kapanacak.
Sensörlerin deneyime ve güvenliğe katkısı: Sensörler, 2021’de insan sağlığı ve çalışan güvenliğinde çok önemli rol oynayacak. Spor sensörleri beyin sarsıntısını izleyecek. Yorgunluk sensörleri ise zorlu koşullarda performansı takip edebilecek. Sensörlerin sunduğu veriler, daha güvenli, daha sağlıklı ve daha verimli bir ofis ortamına da imkân tanıyacak.
Çeviklik ve esneklik: BT ekipleri, artık çok daha fazla çevikliğe ihtiyaç duyuyor. Ekipler, gözlenebilir çözümleri kullanarak, herşeyi izlemekten ziyade, işleri için önemli olan veri ve bilgileri izleyebilecek. Mevcut dönüşümlerinde büyürken, işe katkı sağlayan veriler ve otomasyon da gelecekteki büyümeleri, rekabet edebilmeleri ve esnek olabilmeleri açısından çok daha kritik hale gelecek.
Müşteri deneyiminden marka heyecanına: Mobil uygulamalar, kamu ve özel sektörün, kullanıcılarıyla birkaç yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz şekillerde iletişim kurmasını sağlarken, çoğu iş süreci de bu uygulamalar üzerinden gerçekleşiyor. Çoğu gelişmiş uygulama, anlık yanıtların yanı sıra daha kişisel ilişkilerin yürütülmesini de sağlıyor. Müşteri memnuniyetini müşteri bağlılığı ve heyecanına dönüştüren de bilgi temelli kişiselleştirme.
Parolasız gelecek: Parolalar, güvenliğin temel taşı ancak aynı zamanda da en büyük zaafı. Verizon Veri İhlali Araştırması’na göre ihlallerin %81’inin nedeni, parolaların çalınması veya yeterince güçlü olmaması. Şirketler parola sıfırlamaya her yıl milyonlarca dolar harcıyor. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, biyometrik çözümler tüketici ve işletme sistemlerinde yaygın hale geliyor. Şirketler de parolasız bir geleceğin, kullanıcılar ve veri güvenliği açısından avantajlarını keşfetmeye başladı.
Gerçekte ihtiyaç duyulan teknolojiler için tüketim modelleri:
Şirketler, uzun zamandır herkes için aynı şekilde geliştirilmiş dijital çözümlere yatırım yaparak, sıklıkla kullanıcıların ihtiyaç duymadığı özelliklere para ödüyor. Günümüzde, hizmet olarak sağlanan yazılım çözümleri, şirketlerin belirli bir zamanda ihtiyaç duyduğu özellikler için para ödemesini sağlıyor. Özellikle daha fazla özellik ve olanak yazılım yoluyla sağlandıkça, tüketim modelleri değişmeye devam edecek. Bu “kullandığın kadar öde” modelleri, göz ardı edilemeyecek kadar esnek ve düşük maliyetli.
Pandeminin güvenlik boyutuna etkisi ne boyutta oldu? 2021’de bu alanda hangi başlıklar öne çıkacak?
Pandemi BT ekipleri üzerindeki yükü artırırken yeni siber güvenlik tehditlerini de beraberinde getirdi. Salgının yarattığı ortamdan yararlanmak isteyen art niyetli unsurların da artmasıyla da güvenlik, işletmelerin faaliyetlerinde merkezi bir konuma yerleşti. Güvenlik entegrasyonu, kuruluşların tamamının benimsediği en önemli etken konumunda.
Cisco’nun 25 ülkede 4 bin 800 uzman ve yetkiliyle yaptığı araştırmaya göre, proaktif olarak teknolojilerini yenileyen ekipler, güvenlik yönetimi konusunda daha hızlı yol alırken, siber güvenlik başarısında en öncelikli etken olarak “değişim” gösterildi. Türünün en iyisi teknolojinin uygulanması, güvenlik alanında %13.7 daha yüksek başarı demek. Ancak her şirket, bunun için yeterli bütçe ve uzmanlığa sahip değil. Buna “Güvenlik Dip Çizgisi” adı veriliyor.
Süreçleri otomatikleştiren, tehditlerin algılanmasına yardımcı olan ve hassas veriler ve varlıklar kaybedilmeden tehditleri durduran doğru araçlara yatırım yapmak bir öncelik halini aldı. Dolayısıyla giderek değişen bir tehdit ortamı ve küçülen bütçelere rağmen başarılı güvenlik bir yönetimi hayata geçirmek mümkün.
Güvenlik bizim olmazsa olmazımız. Dünyada farklı ağlarda günde 20 milyar siber saldırıyı engelliyoruz. Cisco olarak müşterilerimizin güvenlik beklentilerini karşılamak için proaktif bir strateji benimsiyoruz.
Uzaktan çalışma ve yeni iş yapış şekillerine bağlı olarak çalışanların beklentileri ve öncelikleri…
Pandemi ile dijital teknolojilerin hızla benimsenmesi, çalışmanın doğasını temelden değiştiriyor. Eskiden tüm dünyada ofis ortamında yapılan pek çok iş, sanal ortama kaymış durumda. Dünya genelinde işletmeler, pandemi nedeniyle öngörülmemiş bir ölçekte ve neredeyse bir gecede uzaktan çalışma sistemine geçti ve görünen o ki salgın kontrol altına alınsa dahi bu uygulama devam edecek. Tabii iş yapış şekillerindeki bu radikal değişimin avantajları olduğu gibi çalışanlara yüklediği yeni zorluklar da bulunuyor.
Cisco’nun yaptığı iki ayrı global araştırmaya göre, tüketiciler ve çalışanlar, sağlık, eğitim, iş ve sosyal yaşamlarına ilişkin veriler her geçen gün daha fazla çevrimiçi ortamda paylaşıldıkça, uzaktan çalışma teknolojilerine ve şirketlerin kişisel verileri koruma konusundaki güvenilirliklerine şüpheyle yaklaşıyor. Cisco’nun dünya genelinde 3.000 BT yöneticisi ile gerçekleştirdiği Güvenli Uzaktan Çalışmanın Geleceği çalışmasına göre çalışanların her yerden ve her türlü cihazdan güvenli bir biçimde çalışmasına olanak tanıyan teknolojilerin benimsenmesi hızlanırken, işletmeler sıradaki gelişmeler için esnek olmaya hazırlanıyor. Dünya genelinde 2.600 kişinin katıldığı bir başka anketin sonuçlarına göre de tüketiciler gizlilik gereksinimlerinin çok az değişmesini veya hiç değişmemesini ve şirketlerin, müşterilerinin verilerini nasıl kullandıkları konusunda daha şeffaf olmasını talep ediyor.
Uzaktan çalışma ve iş yapış şekillerindeki değişim çalışanların öncelik ve beklentilerini de şekillendirdi. Nitekim Cisco’nun Avrupa, Orta Doğu ve Rusya genelindeki 12 pazarda 10.000 katılımcıyla yaptığı Geleceğin İş Gücü anketinin sonuçlarına göre, çalışanların %87’si ofiste ve uzaktan çalışma sürelerini belirleme konusunda bundan böyle daha fazla söz sahibi olmak istiyor.
Cisco’nun devam eden ve son dönemde hayata geçen KSS projeleri…
Cisco Türkiye olarak gerek inovasyonlarımız gerekse de sosyal sorumluluk projelerimizle Türkiye’nin ekonomik ve teknolojik potansiyelinin daha etkin kullanımını mümkün kılmaya çalışıyoruz. Bu projelere en çarpıcı örneklerden biri, geleceğin dijital dönüşümünde etkin olacak nesillerin kritik olduğu düşüncesinden hareketle 1999’da kurulan Networking Akademi’dir (NetAcad).
Akademide teknoloji sayesinde geleceğin iş gücünü oluşturarak öğrencilerin, eğitimcilerin ve toplulukların yaşamlarını dönüştürüyoruz. Eğitimin her kademede online ortama kaydığı pandemi döneminde, NetAcad’de eğitim görenlerin sayısında kayda değer bir artış sağlandı ve öğrenci sayısı 2019’a göre yüzde 150 oranında arttı. MEB ile Cisco’nun ortak yürüttüğü ve öğretmenlerimizin yetkinlik dönüşümünün sağlanmasının amaçlandığı “Akıllı Teknolojiler ve Yazılım Geliştirme Mesleki Gelişim Programı” kapsamındaki eğitimler de yine NetAcad kanalıyla gerçekleştiriliyor. 1 milyon öğretmenin yetkinlik dönüşümünün sağlanması hedeflenen bu anlamlı projede, 29 binden fazla öğretmene ulaşıldı bile. Öğretmenlerimizin dijital yetkinliklerinin arttırılması, dijital çağın gereklerine uygun kuşakların yetişmesine de zemin hazırlayacaktır.
Yine NetAcad aracılığıyla, eylül ayında hayata geçirdiğimiz, siber güvenlik alanında kariyer fırsatları yaratmayı ve kadınları sektöre kazandırmayı amaçlayan “Siber Güvenliğe KAtılım” programına, yüzde 60’ı kadın yaklaşık 2600 kişi kayıt yaptırdı. Beş gün süren ve online ortamda ücretsiz verilen eğitimler sonucunda sınavla seçilen 36 üniversite öğrencisine (%62 kadın, %38 Erkek) 26 Ekim – 13 Aralık tarihlerinde, Cisco çalışanları tarafından 70 saatlik Siber Güvenlik Operasyon Merkezi Uzmanlık Eğitimi verildi. Öğrenciler yine Cisco çalışanlarından güvenlik ürün yelpazesini öğrendikleri ‘Threat Hunting Workshop’a katıldılar. Final sınavında başarılı olan 26 üniversite öğrencisi ise sektörde geçerli olan “Cyber Ops Associate” sertifika sınavına ücretsiz katılmaya hak kazandı.
Türkiye’nin geleceğine yönelik bir diğer önemli yatırımımız da İnovasyon Merkezimiz. Merkezde, ulaşım, lojistik ve tele-sağlık gibi alanlarda projeler geliştiriliyor. İnovasyon Merkezi, müşterilerin, iş ortaklarının, yeni girişimlerin, devlet kurumlarının ve akademinin buluştuğu canlı bir inovasyon ekosistemi yaratacak bir mükemmellik merkezi olarak faaliyet göstermektedir. Merkezde yakın zamanda geliştirilen çözümlerden biri de pandemi döneminde pek çok avantaj sağlayacağına inandığımız “akıllı hastane yönetimi”dir. Bu sayede sağlık kuruluşlarında operasyonel süreçlerin izlenebilirliği ve verimliliği artacak, süreçler hızlanacak ve kaynakların âtıl kullanımı da azalacaktır.