Erken tanı ve tedavi ile meme kanserindeki tedavi başarısı oldukça yüksek olmakla birlikte her yıl yaklaşık 7 bin kişi meme kanseri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Meme kanseri, memede süt üreten bezlerden veya sütün taşınmasını sağlayan kanallardan köken alabiliyor. Memedeki yağ dokusu veya firez dokulardan da kanser gelişebiliyor. Ailede meme kanseri öyküsü ve obezitenin meme kanseri riskini tetiklediğini belirten Prof. Dr. Güney, kadınlarda evlilik ve anne olma yaşının gün geçtikçe arttığını söyleyerek 30 yaşından sonra anne olan kadınların da risk grubuna dahil olduğunu anlattı.
“HER 8 KADINDAN BİRİ MEME KANSERİ OLABİLİR”
Her sekiz kadından birinin yaşamı boyunca meme kanserine yakalanma riskinin mevcut olduğunu söyleyen Prof. Dr. Güney, “Bu nedenle meme kanseri ile ilgili farkındalığın yüksek olması, kanser taramalarının belirlenen yaş grubundaki kadınlara düzenli bir şekilde yapılması ve böylece kanserin erken dönemde teşhis edilip tedavisine başlanması hayati bir öneme sahip.” sözleri ile kanser taramalarının düzenli bir şekilde yapılması gerektiğinin altını çizdi.
Meme kanseri oluşumunda pek çok faktörün etkili olabileceğini belirten Prof. Dr. Güney sözlerine şöyle devam etti: “Meme kanseri, meme dokusundaki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalmasına bağlı oluşabiliyor. Bu kontrolsüz çoğalmaya hücrelerin genetik yapısında meydana gelen mutasyonların neden olduğu biliniyor. Bazı biyolojik ve çevresel faktörler hücrelerdeki bu değişime katkıda bulunabiliyor. Özellikle kadınların son yıllarda iş yaşamında daha aktif rol oynaması gibi çağın getirdiği zorunluluklarla birlikte evlilik ve anne olma yaşı gün geçtikçe artmakta. Meme kanserinde risk faktörlerinden biri de geç yaşlarda, özellikle ilk kez 30 yaşından sonra anne olmak olarak gösterilebilir.”
MEME KANSERİ TEDAVİSİ
Prof. Dr. Güney meme kanseri tedavisine ilişkin ise, “Tedavide cerrahi ve onkolojik olarak iki farklı yöntem uygulanabiliyor. Kanserli dokunun cerrahi olarak çıkarılması temel yaklaşım olarak görülmektedir. Fakat cerrahinin mümkün olmadığı durumlarda meme kanseri tedavisinde kemoterapi ve radyoterapi de uygulanmakta. Bu yöntemler, cerrahi öncesi tümör boyutunu küçültmek için uygulanabildiği gibi ileri evre meme kanserinin tedavisinde de uygulanabiliyor.” dedi.
Prof. Dr. Güney meme kanseri için risk faktörlerini şöyle sıraladı: “Önceden meme kanserine yakalanmış olmak, anne, kız kardeş, kız gibi birinci derece kadın akrabalarda meme kanseri öyküsü, BRCA1 ve BRCA2 gibi meme kanseri gelişimde rol oynayan genlerde mutasyon, radyasyon maruziyeti, obezite, östrojen maruziyeti ile ilgili olarak erken yaşta adet olmak, geç yaşta menopoza girmek, gebelik yaşamamak, ilk çocuğunu 30 yaşından sonra doğurmak, hormon replasman terapisi almak.”