Raporda ayrıca, COVID-19 salgını sırasında hayatın devam etmesi ve ailelerin birbirleriyle bağlantıda kalmasında ağların ve dijital altyapının taşıdığı önem detaylı bir şekilde inceleniyor.
Ericsson’un Şebekelerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Fredrik Jejdling konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “COVID-19’un hızla yayılması, dünya genelinde birçok insanın günlük yaşamında değişiklik yapmasına ve birçok durumda evden çalışmaya yönelmesine neden oldu. Bu, ağ trafiğinin hızlı bir şekilde iş bölgelerinden yerleşim alanlarına kaymasıyla sonuçlandı. En son yayınlanan Ericsson Mobilite Raporu, mobil ve sabit ağların kritik ulusal altyapılar olarak giderek çok daha önemli bir rol oynadığını gösteriyor.”
Bazı pazarlarda COVID-19 salgını nedeniyle 5G aboneliklerinde büyüme yavaşlasa da, abonelik sayısının arttığı pazarlar daha ağır basarak Ericsson’un 5G abonelikleri ile ilgili 2020 tahminlerini artırmaya teşvik ediyor.
Jejdling sözlerine şöyle devam etti: “5G’nin etkileri abonelik sayısındaki başarıdan ziyade insanlara ve işletmelere sağladığı faydalar ile değerlendirilecek.İnovasyon için tasarlanan 5G, içinde bulunduğumuz bu krizde bağlanabilirliğin gerçek değerini ortaya koyarak ekonomilerin yeniden ivme kazanmasındaki önemini gösterdi.”
Dijital altyapıların değeri
Sokağa çıkma kısıtlamaları nedeniyle meydana gelen davranış değişiklikleri hem sabit hem de mobil ağların kullanımında ölçülebilir değişikliklere neden oldu.
Trafik artışının en büyük payı, yüzde 20-100 oranında büyüme gösteren yerleşim alanlarındaki sabit ağlar tarafından karşılandı. Ayrıca birçok servis sağlayıcı, mobil ağlarında büyük bir talep artışı olduğunu kaydetti.
Ericsson Consumer Lab tarafından 11 ülkede gerçekleştirilen bir çalışmada, katılımcıların yüzde 83’ü tecrit önlemleriyle başa çıkmada en büyük yardımcılarının bilişim teknolojileri olduğunu ifade etti. Çalışmanın sonuçları, tüketicilerin yeni gerçeklere uyum sağlamasına yardımcı olan e-öğrenim ve sağlık uygulamaları gibi BT hizmetlerinin daha çok benimsendiğini ve kullanıldığını gösteriyor.
İleriye dönük bakıldığında, katılımcıların yüzde 57’si finansal güvenlik için tasarruf yoluna gideceğini, üçte biri ise potansiyel bir ikinci COVID-19 dalgasına daha iyi hazırlanmak için 5G’ye ve evde daha iyi bir bant genişliğine yatırım yapmayı planladığını belirtti.
Sabit kablosuz erişim büyük bir rol üstleniyor
Sabit kablosuz erişim bağlantılarının 2025 sonunda yaklaşık 160 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu sayı, toplam küresel mobil ağ veri trafiğinin yaklaşık yüzde 25’ini oluşturuyor. 2019 yılının sonunda, küresel sabit kablosuz erişim veri trafiğinin, küresel veri trafiğinin yüzde 15’ini oluşturduğu tahmin ediliyor. 2025 yılında yaklaşık 8 kat büyüyerek 53 exabayta ulaşması ve küresel toplam mobil ağ veri trafiğinin yüzde 25’ini temsil etmesi bekleniyor.
4G veya 5G üzerinden sunulan sabit kablosuz erişim, genişbant hizmetleri sunmada giderek daha düşük maliyetli bir alternatif haline geliyor. Ayrıca devlet destekli programlar ve sübvansiyonlarla birlikte dijital servisler için tüketiciler ve işletmelerden gelen talepler gibi çeşitli unsurlar da sabit kablosuz erişime olan talebi artırıyor.
Rapor, aynı zamanda veri trafiği büyümesi, bölgesel abonelikler ve bulut tabanlı oyunlara ilişkin öngörülerin yanı sıra özel ağlar ve Verizon’un hedefli büyükşehir bölgeleri için geliştirdiği milimetre dalga stratejisi ile ilgili tahminleri de içeriyor.
Ericsson’ın iletişim servis sağlayıcıları ile şu anda yaklaşık 40’ı halihazırda kullanımda olan 93 5G anlaşması veya sözleşmesi bulunuyor.