Ürün, hizmet ve altyapıdaki ihtiyaçların teknolojik gelişmelerle birlikte karşılanabilir duruma gelmesiyle dünyayı etkisi altına alan dijital dönüşüm; sağladığı yüksek verim, hız, kalite gibi pozitif unsurların yanında altyapı ve verinin korunması konularını daha da önemli hale getiriyor. Dijital dönüşümü destekleyen IoT, yapay zekâ, makine öğrenimi gibi teknolojiler geliştikçe dijital güvenlik sorunları da artış göstermeye başladı. Fiber altyapı ve mobil haberleşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte özel sektör ve kamu kurumları elektronik ortamı her geçen gün daha yoğun kullanıyor. Böylece daha fazla değerli bilgi elektronik ortama taşınmaya devam ediyor.
Çalışmaları devam eden yeni nesil kablosuz telefon teknolojisi 5G’nin dördüncü nesil teknolojisine göre çok daha fazla veri iletim hızı sağlayacağı, uçtan uca gerçekleştirilen bağlantıların hızlarında ciddi bir artış söz konusu olacağı ve büyük veri kavramının daha fazla gündemde olacağı konuşuluyor. Artan iletişim ihtiyaçlarına yüksek düzeyde cevap verecek bir teknoloji olması beklenen 5G’nin yaygın şekilde kullanılmasıyla birlikte birçok aygıtın teknik olarak internete bağlanması mümkün olabilecek. Akıllı otomobil, beyaz eşya ve aydınlatma ürünlerinden sonra çok sayıda elektrikli ev eşyasının da “akıllı” statüsüne geçeceği biliniyor.
Dijital güvenlik olmadan 5G düşünülemez
5G teknolojisiyle ilgili Türkiye’de de adaptasyon çalışmaları devam ederken, Türkiye’nin yerli ve milli Donanımsal Güvenlik Modülü (HSM-Hardware Security Module) üreticisi Procenne’nin Genel Müdürü Resul Yeşilyurt, dijital dönüşümün baş döndürücü bir hızla sürdüğü bu dönemde 5G teknolojisinin dijital güvenliğe olası etkileriyle ilgili şunları söyledi: “Dijital dönüşümün hızlanmasıyla ciddi oranda yeni veri doğarken verilerin korunması ve siber saldırıların önlenmesi de iş hayatı için çok büyük önem teşkil etmeye başladı. Ağa bağlı olan sistemlerin yazılımının, donanımının ve verilerinin yetkisiz erişimlere karşı korunmasını ifade eden ‘dijital güvenlik’ kavramı, önümüzdeki dönemde 5G teknolojisiyle birlikte kritik düzeyde önem kazanacak. Son zamanlarda daha çok konuşulmaya başlanan 5G teknolojisinin yaygın hale gelmesiyle şirketler, kurum ve kuruluşlar dijital güvenliğe daha fazla eğilmeye başlayacak. Özetle, dijital güvenlik olmadan 5G düşünülemez.”
5G en çok IoT’yi etkileyecek
5G teknolojisinin en çok etki edeceği alanlardan birinin de IoT olacağını belirten Procenne Genel Müdürü Resul Yeşilyurt, açıklamalarına şu şekilde devam etti: “Araştırmalara göre, şu an için 2025 yılında tüm dünyada internet ağına bağlı cihaz sayısının 75 milyar seviyesine ulaşacağı öngörülüyor. Daha akıllı, daha verimli yaşamlar sürdürülmesine olanak tanıyan internet ile iletişim kurabilen akıllı cihazların kullanımı yaygınlaşıyor. Bu ürünleri pazarlayan firmaların cihazları korumak için çok daha fazla çaba sarf etmeleri gerekiyor. Tüm sektörlerdeki işletmeler, profesyonel çalışmalarında verimliliklerini artırmak için IoT teknolojisinden faydalanmaları gerektiğinin ve bu minvalde risklerin belirlenmesi ve geç kalmadan güvenlik önlemlerinin alınması gerektiğinin farkındalar. Kullanılacak güvenlik ve kontrol uygulamalarıyla alınacak basit önlemler sayesinde cihazlar yönetilebilir. Dijital güvenliğin en baştan itibaren sürekli ve sürdürülebilir bir stratejiyle cihaz tasarım süreçlerine dâhil edilmesi gerekiyor. İş uygulamalarıyla iş analitiği yazılımları tarafından üretilen verinin toplanması ve depolanmasının da sağlanabildiği IoT teknolojisinde, güvenli bir ortam yaratılabildiğinde akıllı nesnelerle verimli bir kullanım alanı da oluşturulabiliyor. Riskli durumları önlemek adına cihazların şifreli haberleşmesi ve hassas bilgilerin üçüncü kişiler tarafından erişilemez olması gerekiyor.”
Riski ortadan kaldırmak için mobil cihazların da şifreli haberleşmesi gerekiyor
Mobil cihaz kullanımının artışının da güvenlik uzmanlarını mobil uygulama güvenliği süreçlerini geliştirmeye yönlendirdiğini söyleyen Yeşilyurt, “Veriler mobil cihazlarda yazılımla korunuyor. Verinin korunmaması ise gizlilik ihlali, kartlı ödeme standartlarının ihlali, kimlik hırsızlığı ve sahtecilik gibi durumlara sebep olabiliyor. Tüm bunlar, risklerin belirlenmesi ve geç kalınmadan gerekli güvenlik önlemlerinin alınmasının önemini ortaya koyuyor. Riskli durumları önlemek adına cihazların şifreli haberleşmesi ve hassas bilgilerin üçüncü kişiler tarafından erişilemez olması gerekiyor.” diyerek sözlerini tamamladı.