ABD ile Avrupa Birliği (AB) arasında son dönemde yaşanan gerilimlere kritik havacılık sektörünün de dahil olması, iki taraf arasında ticaret savaşı beklentisini yükseltti.
ABD Başkanı Donald Trump’ın uygulamaya koyduğu ekonomik ve ticari kararlar, Avrupalı müttefikleri ile arasında ayrışmayı derinleştiriyor.
Özellikle son dönem AB ve ABD arasında yaklaşık 15 yıldır devam eden Boeing-Airbus anlaşmazlığına ilişkin Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kararı ile birlikte söz konusu ticaret savaşının başlama ihtimali artıyor.
Dünyanın en büyük uçak üretici firmaları olan ABD merkezli Boeing ile Fransa, Almanya, İngiltere, İspanya ve Hollanda ortaklığındaki AB şirketi Airbus, karşılıklı olarak birbirlerini yasa dışı kamu desteklemeleri almakla itham ediyor.
Bu firmalar, DTÖ yapısı içinde sektörde haksız rekabet edildiği gerekçesiyle birbirine karşı hukuki süreç yürütürken, ABD, Avrupa ülkelerinin Airbus firmasına sağladığı teşviklerin yasa dışı olduğunu, AB ise ABD’nin Boeing’e sağladığı vergi imtiyazları ile şirketle yapılan askeri sözleşmelerin hukuki olmadığını öne sürüyor.
ABD’nin Airbus’a sağlanan yasa dışı desteklemelerden ötürü AB ürünlerine yıllık 7,5 milyar dolarlık ilave gümrük vergileri uygulamasına onay veren DTÖ kararının ise gerginlikleri bir üst seviyeye tırmandırması bekleniyor.
Kararla eş zamanlı biçimde AB tarafı ABD’nin, DTÖ’nün izin verdiği gümrük vergilerini uygulanması halinde buna misilleme yapılacağını açıklamasına rağmen, Trump yönetiminin geri adım atmaması tansiyonun daha da artacağına işaret ediyor.
Washington, DTÖ kararıyla birlikte ekim ayı ortasından itibaren Fransa, Almanya, İspanya ve İngiltere’den sivil havacılık taşıtlarına ve AB üyesi ülkelerin çeşitli ürünlere yüzde 10 ile 25 arasında ilave vergi uygulamaya koyacağını bildirerek, anlaşmazlığın çözümlenemediğini ortaya koyuyor.
DTÖ’de devam eden bir başka dosyada ise AB’nin ABD’ye karşı Boeing desteklemeleri ile ilgili açtığı başvuru yer alıyor.
Bu dosyanın 2020’nin ilk aylarında sonuçlanmasıyla AB’nin benzer biçimde ABD’ye ilave gümrük vergileri uygulama imkanı doğması bekleniyor.
Söz konusu kararların uygulanmasının ardından misillemelerle taraflar arası ticari gerginliğin daha da tırmanması ve böylelikle tüm taraflara ciddi ekonomik zarar verecek bir sürecin başlaması öngörülüyor.
ÇELİK VERGİSİ
AB ile ABD arasında ticari gerilimlerde ilk kıvılcım, Trump’ın 2018 yılında ulusal güvenlik gerekçesiyle başladığı ithal çelik ve alüminyuma ilave gümrük vergileri uygulaması kararına başta muaf tuttuğu AB ülkelerini de dahil etmesi ile atıldı.
Karşılıklı yoğun görüşmelere rağmen AB tarafı, ABD’yi çelik ve alüminyuma sırasıyla yüzde 25 ve yüzde 10’luk gümrük vergisi uygulama kararından
vazgeçiremedi.
ABD’ye karşı ticari misilleme olarak dengeleyici tedbirler alan AB, bu ülkeden ithal edilen mısır, barbunya, pirinç, mısır gevreği, fıstık ezmesi,
yaban mersini, portakal suyu, viski, puro, sigara, tütün, ruj, kot pantolon, nevresim, ayakkabı, lavabo, merdiven, vantilatör, motosiklet, yat, tekne, tüp ve çelik gibi yüzlerce farklı ürüne yüzde 25 oranında gümrük vergisi yürürlüğe koydu.
OTOMOBİL TEHDİDİ
AB’nin misilleme kararının ardından ABD Başkanı Trump, Avrupa’yı en hassas sektörlerinden biri ile tehdit etti.
Trump, Avrupalı üreticileri ABD otomotiv sektörünün işlerine engel olmakla suçladı ve Avrupa’dan ithal edilen tüm araçlara yüzde 20 ek gümrük vergisi uygulama tehdidinde bulundu. Böylece zaten gergin devam eden transatlantik ilişkilerdeki kırılma noktalarını artırdı.
ATEŞKES
Trump ile AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker arasında ticari gerginliği azaltmak için Temmuz 2018’de gerçekleştirilen görüşmeden ise, otomotiv sektörü dışındaki sanayi ürünlerine ilişkin gümrük vergilerini ve tarife dışı kısıtlamaları sıfıra indirmeye yönelik birlikte çalışma kararı çıktı.
Liderler, ticari uzlaşmazlıkların müzakere edilerek çözülmesi konusunda anlaşma sağlamış, karşılıklı ticareti kolaylaştırmak üzere diyalog yürütülmesinde mutabık kalmıştı. AB, kritik olan otomotiv sektörüne, ABD ile ticari müzakereler sürdükçe ilave gümrük vergisi uygulanmamasını sağlamıştı.
AB ve ABD arasında uzun süredir devam eden ekonomik uzlaşmazlıkların havacılık sektörüne de sıçraması ve yeni vergi tehditlerinin uygulanması durumunda iki taraf arasında ticaret savaşı başlaması kaçınılmaz olarak değerlendiriliyor.