Komisyon, Türkiye Raporu’nda önceki yıllardaki eleştirilerinin büyük bölümünü tekrarladı.
ÖNEMLİ ORTAK: Raporda Türkiye’nin göç, terörle mücadele, ekonomi, ticaret, enerji ve ulaşım gibi ortak çıkar alanlarında AB’nin önemli ortağı olmayı sürdürdüğü vurgulandı. AB’nin, Türkiye’yle işbirliğine ve karşılıklı yarara dayalı bir ilişki geliştirilmesinde stratejik çıkarı olduğu belirtildi.
REFORM BEKLENTİSİ: Türkiye’nin hukukun üstünlüğü, insan hakları alanlarındaki gelişmeler nedeniyle AB’den uzaklaşmayı sürdürdüğünü vurgulayan Komisyon, üyelik hedefine bağlı olunduğu yönündeki açıklamaların gerekli önlem ve reformlarla desteklenmemesinden yakındı.
MÜLTECİ ÖVGÜSÜ: Raporda en olumlu vurgu, daha önceki raporlarda olduğu gibi, Türkiye’nin Suriyeli mültecilere yönelik politikasına yapıldı. Türkiye’nin 4 milyona yakın mülteciye ev sahipliği yapmak için övgüye değer çabalarını sürdürdüğü belirtildi.
TERÖRLE MÜCADELE: Terörle mücadelenin Türkiye’nin meşru hak ve sorumluluğu olduğunun belirtildiği raporda, alınan önlemlerin orantılı olması istendi. Terör örgütü PKK’nın AB’nin terör listesinde olduğu hatırlatıldı.
DIŞ POLİTİKA: Doğu Akdeniz’deki gelişmeler konusunda Yunan ve Rum tezlerine destek verildi.
EKONOMİ: Türk ekonomisinin ileri düzeyde olduğunun altını çizen AB Komisyonu, bununla birlikte piyasa ekonomisinin işleyişi konusunda ciddi endişelerin sürdüğünü belirtti.
DIŞİŞLERİ’NDEN TEPKİ: ÖNYARGILI VE HAKSIZ
Dışişleri Bakanlığı, AB Komisyonu tarafından açıklanan Türkiye Raporu’nun “önyargılı, yapıcılıktan uzak ve çifte standartlı” olduğu eleştirisinde bulundu. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, “Özellikle yönetim sistemimiz, seçimler, temel haklar, bazı yargı kararları ve idari kararlar ile terörle mücadeleye yönelik olarak alınan meşru önlemlerin yanı sıra dış, güvenlik ve ekonomi politikalarımıza ilişkin önyargılı, haksız ve orantısız eleştirileri raporun objektiflikten ne kadar uzak olduğunu göstermektedir” denildi. Türkiye’nin “engellemelere rağmen” müzakere sürecine sahip çıktığı vurgulanan açıklamanın devamında özetle şunlar kaydedildi:
ÖVGÜ DEĞİL, KÜLFET PAYLAŞIMI BEKLİYORUZ
“Raporun Doğu Akdeniz, Ege ve Kıbrıs meselelerine ilişkin bölümleri tamamen Yunan-Rum tezlerine dayanmaktadır. Bu durum Komisyonun tarafsızlığına leke düşürmektedir… AB’nin 23. Yargı ve Temel Haklar ile 24. Adalet, Özgürlük ve Güvenlik fasıllarını halen müzakerelere açmamış olması ciddi bir tezat teşkil etmektedir. Türkiye, insani temele dayanan düzensiz göç yönetimi politikasında AB’den övgü değil, külfet paylaşımı ve 18 Mart Mutabakatının tüm taahhütlerini yerine getirmesini beklemektedir.”