Son yıllarda olumsuzluk tonu sürekli artış eğiliminde olan belgede bu yıl da bu çizgi korunuyor. Özellikle hukukun üstünlüğü, insan hakları ve demokrasi alanlarında gerileme vurgusunun işleneceği belgede, Türkiye’nin adaylık statüsünü ve önemli ortak konumunu tartışmaya açacak bir yaklaşım ise söz konusu olmayacak. AP’den gelen yoğun baskıya rağmen müzakerelerin askıya alınmasına yönelik bir Komisyon hamlesi de gündemde değil.
Türkiye’nin AB’den uzaklaştığı görüşünü koruyan Komisyon, geçen yılki tespitlerine ek olarak, başta olağanüstü halin kaldırılmasına, Reform Eylem Grubu kararlarına, Yargı Reformu Stratejisi ve İnsan Hakları Eylem Planı’na yönelik çalışmalara olumlu vurgu yapacak. AB, Türkiye’nin üyelik hedefine bağlılığını not etmekle birlikte bu söyleme uygun önlem ve reformların devreye sokulup uygulanmasına yönelik beklentisinin altını çizecek.
Türkiye’nin mevcut olumsuz eğilimi tersine çevirme beklentisini koruyan AB, Suriyeli mülteciler konusunda atılan adımları bir kez daha övecek. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konusunda üye ülkelere oranla çok daha olumlu bir çizgiye sahip olan Komisyon’un terör örgütlerine bakışında da bir değişiklik yok. Terörle mücadelenin hükümetin meşru hakkı olduğunu vurgulayan Komisyon, PKK ve türevlerinin, AB’nin terör örgütleri listesinde olmayı sürdürdüğünü hatırlatacak. FETÖ için ise yine terör örgütü ifadesini kullanmayacak.
EKONOMİK REFORM VURGUSU
Kıbrıs açıklarındaki sondaj tartışması, İstanbul seçimlerinin tekrarlanması, Osman Kavala ve benzer durumdaki tutukluların durumu da Komisyon’un belgeye yansıtacağı gelişmeler arasında. Merkez Bankası’na özel atıf yapması beklenen Komisyon, ekonomide hem şimdiye kadar atılan adımları metne yansıtacak hem de yapısal reform ve iş ortamının iyileştirilmesi mesajı verecek.