“Türklerin Anadolu’ya giriş kapısı” olarak bilinen Bitlis’in Ahlat ilçesindeki Eski Ahlat Şehri İç Kalesi’nde yapılan kazılarda “Oğuz damgaları” bulundu. “Anadolu’nun tapusu” olarak nitelendirilen ve her yıl çok sayıda ziyaretçiyi ağırlayan ilçede, Müze Müdürlüğünün başkanlığında Eski Ahlat Şehri İç Kalesi’nde yürütülen kazı çalışmaları tarihe ışık tutuyor. Ahlat’ta mağara evlerinin bulunduğu Harabeşehir’de yer alan kaya bloklarının üzerine kurulu iç kalede, Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle yapılan kazı çalışmalarında, ortaya çıkarılan yapılardaki taşların üzerinde Oğuzlara ait damgalar tespit edildi.
Eski Ahlat Şehri Kazıları Bilimsel Koordinatörü, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Kulaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ahlat Müze Müdürlüğü nezaretinde temmuzun ilk haftasından beri kazı çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi. Kalenin doğu cephesindeki girişte bulunan iki kule arasında ve üst kısımda üç noktada açma çalışması yaptıklarını anlatan Kulaz, şöyle konuştu:
“Açma yaptığımız yerlerden biri de kalenin üst kısmındaki sekizgen yapı. İşlevi hakkında kesin bilgiye sahip değiliz. Kazı ilerledikçe yapının işlevi hakkında bilgi edineceğiz, detaylı tanım imkanı bulacağız. Açma çalışmalarımızda çeşitli Oğuz damgalarına rastladık. Oğuz boylarından biri de Avşar boyudur. Avşar boyu imleri de yine taşlar üzerinde yer alıyor. Bu bizde bazı bulguları çağrıştırıyor. Buraya ilk gelen Oğuz boyları olduğuna göre, kale de muhtemelen özellikle Ahlatşahlar’a, erken döneme ait bir yapı olmalıdır. Bunu şu anda kesin söyleyebilmek mümkün değil. Kazı ilerledikçe belki kitabe bulacağız veya başka bulgular elde edeceğiz. Kalenin surlarında tespit ettiğimiz bir kitabe de bu yönde bize ip uçları sunuyor.”
“Toprağın altında ne varsa ortaya çıkarmayı amaçlıyoruz”
Avşarların, Oğuzların bir kolu olmasından dolayı imlerin tamamının “Oğuz damgaları” olarak nitelendirilebileceğini belirten Kulaz, “Daha önce başka yerlerde işaretler bulunmuş ama iç kalede ilk kez düzenli kazı yapılıyor. 1950 ile 1960’lı yıllarda sondaj şeklinde basit çalışmalar yapılmış. Onun dışında herhangi çalışma yapılmamış. Buradaki Oğuz damgaları da ilk defa tarafımızca bulunuyor.” ifadelerini kullandı. İç kalenin farklı alanlarında da açma çalışması yapacaklarını bildiren Kulaz, “İç kaleler yönetim merkezleridir. Yönetim merkezlerinde bir veya iki yapı olmaz. Birçok yapı olduğunu düşünüyoruz. Toprağın altında her ne varsa ortaya çıkarmayı amaçlıyoruz. Sağlıklı sonuç verebilecek bir jeoradar çalışması da yapacağız.” dedi.