Yaz tatilinde çocuk ve gençlerin sanal dünyadan mümkün olduğunca uzak tutulması, oyunla ve doğada vakit geçirmesi, imkanı olan ailelerin çocuklarına “köy hayatı” deneyimi yaşatması öneriliyor. Uzmanlar ailelere, okulların kapanmasıyla 3 aylık yaz tatiline giren çocuk ve gençlerin gelecek eğitim-öğretim yılında adaptasyon sorunu yaşamaması ve teknolojiye bağımlı hale gelmemesi için yapılması gerekenler konusunda tavsiyelerde bulundu. Sosyal Medya Uzmanı Deniz Unay, yaptığı açıklamada, öğrencilerin tatilde mümkün olduğunca sanal dünyadan uzak tutulması gerektiğini belirtti.
Sanal dünyadaki tehlikelerin çocukların ruhsal yapısını bozabildiğine işaret eden Unay, ailelerin bu konuda dikkatli olmasını istedi. Tatilde internet kafede saatlerce vakit geçiren, evinde odasından çıkmayan ve elinden mobil cihazını düşürmeyen çocukların aile, akraba ve arkadaşlarından hızlıca uzaklaştığını vurgulayan Unay, “Bundan 20 sene önceki çocukluk ile bugünün çocukluğu çok farklı. Sokaklar artık o eski sokaklar değil.
Arkadaşlıkların dahi ‘sanal’ olduğu bu dönemde çocuklarımızın yeniden oyunla ve doğayla buluşması gerekiyor” diye konuştu. Unay, çocukların yardımlaşmayı, sevgiyi ve saygıyı öğrenmelerinin gelecek açısından önemini vurgulayarak, siber zorbalığı bertaraf edebilmeleri için de teknolojik aletleri ve sosyal platformları daha verimli kullanabilmelerinin sağlanması gereğine dikkati çekti.
“GÜNDE İKİ SAATTEN FAZLA TEKNOLOJİK ALETLERİ KULLANMAMALI”
Ailelere, “çocukların günde iki saatten fazla bilgisayar ve tablet gibi teknolojik aletleri kullanmasına müsaade edilmemesi” tavsiyesinde bulunan Unay, şunları kaydetti: “Çocuklarımızın yaz tatillerini daha anlamlı geçirmeleri ve ileride anlatacağı güzel anıları biriktirmesi için aile, akraba ziyaretleri ve arkadaşlık ilişkilerini geliştirmesinde onlara yardımcı olmalıyız.
Bugün kendini yalnız hisseden çocukların tek sığınağı hale gelen sanal dünyadan onları uzaklaştırmanın tek yolu sağlıklı aile, akrabalık ve arkadaşlık ilişkilerini geliştirerek mümkündür.
Ayrıca eğer imkanımız varsa çocuklarımızla köyümüze gidip onlarla birlikte tarım ve hayvancılıkla ilgili çalışmalara katılmak, beraber ekip biçmek, süt sağmak ve hayvanlara bakmak gibi köy hayatının güzel ve anlamlı yönlerini onlara yaşatmalıyız. Bu şekilde deneyim kazanan çocuklarımız hayatın ve elindekilerinin değerini anlayacaktır. Biz çocukken köy hayatı bize nasıl eğlenceli ve güzel geliyorsa emin olun onlarda aynı duyguları hissedecektir”
Unay, ebeveynlerin iş hayatı ne kadar yoğun olsa da mutlaka çocuklarına vakit ayırması gerektiğini belirterek, “Onlara değerli olduklarını hissettirmeli ve onların iyiliği için mücadele ettiğimizi göstermeliyiz. Televizyon, telefon, tablet ve bilgisayar çocuklarınızın bakıcıları değildir. Onlarla ilgilenmek ve zaman geçirmek bizim görevimizdir” değerlendirmesinde bulundu.
“ZİHİNSEL, FİZİKSEL VE PSİKOLOJİK GELİŞİMİNİ OLUMSUZ ETKİLİYOR”
Marmara Üniversitesi (MÜ) İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Murat Kırık da öğrencilerin tablet, telefon ve televizyon bağımlılığının yanı sıra “dijital oyun” bağımlılığı tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını belirtti.
Kırık, sanal oyun bağımlılığının öğrencinin zihinsel, fiziksel ve psikolojik gelişimini olumsuz yönde etkilediğini, temel ihtiyaçlarını karşılayamayıp okul başarısının düşmesine neden olduğunu aktararak, şunları söyledi:
“Yaz aylarında öğrencilerin dijital dünyayla ödüllendirilmesi çocuğun bağımlı hale gelmesine, okula adapte olamamasına, 5-6 ay kadar bir süre zarfında motivasyonunu sağlayamamasına neden oluyor. Dijital oyunları bir kenara bırakarak öğrencileri, zihnini ve beynini kullandırıcı içeriklere yöneltmeli, ‘akıllı telefon orucu’ ve ‘dijital detoks’ yaptırmalıyız. Dijital detoks derken belli bir süre için dijital iletişim araçlarını bir kenara bırakma ve aileyle daha fazla vakit geçirmekten bahsediyoruz”