Ak Parti Genel Lider Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Rusya- Ukrayna Savaşı’na ait, ” Türkiye‘nin müzakereler ve orta buluculuk açısından durumu nettir. Hazırlıklarımız, tam olarak yapılmıştır. Barışa katkı vermeye bütün kurumlarımız hazır.” dedi.
Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin genel merkezinde milletvekilleri ile bir ortaya geldiği toplantının akabinde yaptığı açıklamada, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Avrupa Birliği (AB) ile müzakere sürecinde olumlu gündem oluşturulabilmesi için hem AB’nin hem de Türkiye‘nin atacağı adımlara ait soru üzerine Çelik, Türkiye‘nin tarihi boyunca Karadeniz, Akdeniz, Orta Doğu, Batı boyutunun yanı sıra bir istikametiyle de güçlü bir Avrupa devleti olduğunu vurguladı.
AB’deki muhatapların bunu hakkıyla değerlendiremediğini, yerli yerine oturtamadığını tekraren lisana getirdiklerini anımsatan Çelik, gönderilecek yardımlar üzerinden konuşulan mülteciler konusundaki muahedenin Gümrük Birliğinin güncellenmesi, fasılların açılması, üst seviye istişarelerin yapılması üzere çok geniş ögeleri da içerdiğine dikkati çekti.
“Avrupa Birliği, bir mahalle dayanışmasına dönüştü”
Çelik, muahedenin maddi yardım iletilmesi unsuruna uyulmadığı üzere öbür unsurların de tümüyle gündemden çıkarıldığını belirterek “Sonuçta ne oldu? Avrupa Birliği, bir mahalle dayanışmasına dönüştü. Bir mahalle dayanışmasından ibaret kalmaya başladı.” dedi.
Hudut sorunu olan bir ülkenin, Güney Kıbrıs Rum kesitinin Avrupa Birliği’ne alınması üzere bir ihlalin öteki alanlarda da gerçekleştirildiğini vurgulayan Çelik, Türkiye‘nin halihazırda üye ülkelerin birçoğundan daha fazla AB üyesi olma kriterlerini karşıladığını belirtti.
“Türkiye ile fasıl açmayı bile bir müzakere konusu yapıyorlar”
AK Parti Sözcüsü Çelik, Türkiye‘ye dönük eklenen birtakım fasılların bulunduğuna ve Türkiye‘nin bunların hepsini de yerine getirebileceğine dikkati çekerek “Enteresan bir şey yapıyorlar, Avrupa Birliği’nin temel genişleme sistemini bozdular. Bir ülkeyle bir sorun yaşıyorsanız o ülkeyle oturup bunu ilgili fasıl üzerinden tartışırsınız. Yani fasıl açarsınız ve daha sonra anlaşırsanız faslı kapatırsınız, anlaşamazsanız kapatmazsınız. Artık Türkiye ile fasıl açmayı bile bir müzakere konusu yapıyorlar.” diye konuştu.
“Türkiye, Avrupa’nın gücünü gerçek yörüngesine oturtacak büyük bir güçtür”
Burada siyasi bir ön yargının kelam konusu olduğunu vurgulayan Çelik, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Esas olan Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin üyesi yapılmasıdır”
AB’nin genişleme sürecini fiilen kapatıp yalnızca Doğu Balkanlar’daki kimi ülkelerle süreci ilerlettiğini anımsatan Çelik, akabinde da Türkiye’yi büsbütün dışlayan, üst seviye müzakereleri bile ortadan kaldıran bir noktaya geldiklerini tabir etti.
“Şimdi baksınlar bakalım, Türkiye olmasa Karadeniz’den ve bu bölgeden Avrupa’nın güvenliği nasıl sağlanacak?” diyen Çelik, bu durumun göç sıkıntısında de görüldüğünü, Türkiye’nin yürüttüğü insani siyasetin Avrupa demokrasilerinin büsbütün çokların eline geçme tehlikesini de engellediğini söyledi.
AK Parti Sözcüsü Çelik, “Dolayısıyla Türkiye, uyguladığı siyasetlerle Avrupa demokrasilerini kurtarmıştır. Avrupa’nın hem güvenliği açısından hem demokrasilerinin geleceği açısından Türkiye’ye borcu ve muhtaçlığı vardır. Gelinen nokta da natürel ki Ukrayna‘nın AB üyeliğine olumlu yaklaşmalarını bedelli ve değerli buluyoruz lakin burada temel olan Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin üyesi yapılmasıdır. Güçlü bir Avrupa devleti olan Türkiye’nin Avrupa Birliği içerisinde yanlışsız pozisyona yerleştirilmesidir.” tabirini kullandı.
AB’nin Türkiye’nin üyelik sürecine ait çeşitli vakitlerde kapalı kapılar gerisinde dini sebepler, nüfusun büyüklüğü, coğrafik pozisyon üzere bahisleri öne sürdüğünü lakin bunların hepsinin mazeret olduğunun görüldüğünü lisana getiren Çelik, AB’nin uzun vakittir Doğu Balkanlardaki Avrupa ülkelerinin Avrupa’nın genel entegrasyonunun dışına çıktığı üzere bir korkuyla uğraştığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Doğu Balkanları ziyaret ettiğinde “Türkiye’nin burada ne işi var?” üzere yorumların yapıldığını da anımsatan Çelik, şunları kaydetti:
“Bugün için Avrupa Birliği ve Türkiye ortasındaki bağ, stratejik bağlantının çok ötesinde Avrupa Birliği açısından hayati bir bağ haline gelmiştir. Münasebetiyle bunun yanlışsız bir biçimde değerlendirilmesinin vakti gelmiştir. Burada da Türkiye kimseden bir ayrıcalık beklemiyor. Yani Türkiye’nin ‘Şu unsurları yerine getirmeden bizi Avrupa Birliği’ne alın.’ dediği yok. Son derece büyük bir öz itimatla bir meydan okumayla ‘Bu fasılları açın, tartışalım, fasılların gereklerini yerine getirelim ve rastgele bir ön yargı, ikili standart olmadan düzenek işlesin.’ diyor Türkiye.”
“Türkiye’siz NATO olmaz”
Rusya- Ukrayna Savaşı’nın 7. gününe girdiği anımsatılarak Türkiye-NATO ilgileriyle ilgili değerlendirmesi sorulan Çelik, birkaç yıl evvel Fransa’nın başta olduğu kimi ülkelerin hadleri olmadan Türkiye’nin NATO üyeliğini tartışmaya açtığını söyledi.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Bugün, bir defa daha görülmüştür ki Türkiye’siz NATO olmaz. Türkiye ayrıyeten NATO’nun sıradan bir üye ülkesi değildir. Kilit ülkelerinden bir adedidir. NATO güvenlik konseptine bakın işin içinden Türkiye’yi çıkardığınız vakit bütün NATO güvenlik mimarisi çöker. Türkiye de şimdiye kadar NATO güvenlik mimarisi içerisinde yüksek performansla disiplinle ve gerçek bir zamanlamayla vazifelerini yerine getirmiş bir ülkedir. Münasebetiyle bütün bu ortak ittifaka, ortak bedeller temelinde büyük bir katkı vermiştir.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’ye uygulanan silah ambargosu
Çelik, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un iki yıl evvel “NATO’nun beyin vefatı gerçekleşti.” dediğini lakin artık NATO’nun doğu kanadının güçlendirilmesi için Fransa’nın üzerine düşeceğini yapacağı istikametinde açıklamalarda bulunduğunu anımsatarak şöyle konuştu:
“Yani gerçeklerle tanışmanız için illa ağır insani bir kriz mi ortaya çıkması gerekiyor? Türkiye NATO içerisinde ne doğu ne güneydoğu kanadına ne de rastgele bir formda sıradan bir alana yerleştirilmeyecek kadar büyük bir kapasiteye sahiptir. Bunu NATO müttefiklerimizin yeterli değerlendirmesi lazım.
İkinci konu hala kimi NATO müttefiklerimiz, bir NATO müttefiki olan ve ortak güvenliğin en büyük mimarlarından Türkiye’ye karşı silah ambargosu uyguluyorlar. Uçaklarımızı, istediğimiz birtakım materyallerimizi, birtakım ham hususları vermiyorlar. Rastgele bir biçimde NATO’nun üyesi bir ülkenin yasal, parası ödenmiş, gereksinimlerini karşılamamanız Türkiye’ye ziyan vermiyor, NATO’nun ortak güvenlik mimarisine ziyan veriyor.”
NATO’nun kriz çıktıktan sonra Ukrayna‘ya bu takviyeleri verdiğine ve bunların hükümran bir ülkenin korunması açısından gerekli olduğuna dikkati çeken Çelik, rastgele bir kriz çıktığında ülkelerin “Türkiye ne yapacak, nasıl durum alacak” diye sorduğuna işaret etti.
“Türkiye’ye uygulanan tek bir çivi ambargosu bile NATO’nun ortak güvenlik mimarisine ziyan verir”
AK Parti Sözcüsü Çelik, şöyle devam etti:
“Müttefiklerimiz de neyi soruyorlar artık; Montrö’yü nasıl uygulayacaksınız, yaptırımlar konusundaki konumunuz ne olacak, Rusya- Ukrayna tansiyonunda tam olarak nerede duruyorsunuz? Bunları niçin soruyorsunuz, Türkiye’nin durumunun sonucu belirleyici ve oyun değiştirici olduğunu bildiğiniz için soruyorsunuz. Bu kadar kritik, anahtar bir ülkenin gereksinimleri açısından uyguladığınız ambargoysa kendi kendinizle yüzleşmeniz gereken bir çelişki olarak ortaya çıkıyor.
Hasebiyle bugün NATO ittifakının güçlenmesinden, yine entegre olmasından bahsedilirken ‘NATO’nun beyin vefatı gerçekleşti.’ diyenler, NATO’nun doğu kanadının güçlenmesine en büyük dayanağı yapacağız derken şunu unutmasınlar, Türkiye’ye uygulanan her bir silah ambargosu, geçtim silah ambargosunu tek bir çivi ambargosu bile hem NATO’nun ortak güvenlik mimarisine hem de bunu yapan ülkelerin kendi güvenliğine ziyan verir. Türkiye kendi göbeğini kendi kesmeye alışmıştır. NATO müttefiki ülkelerin, bu ambargoyu uygulayanların kendi çelişkisi ve problemidir bu ambargolar. Bu çelişkiyi gidermeleri gerekir.”
“Karşımızdaki ülkelerden duymadığımız şeyleri duyuyoruz”
Rusya- Ukrayna Savaşı’nda Türkiye’nin orta buluculuk yapıp yapmayacağının sorulması üzerine Çelik, “Türkiye’nin müzakereler ve orta buluculuk açısından konumu nettir. Hazırlıklarımız tam olarak yapılmıştır. Barışa katkı vermeye bütün kurumlarımız hazır.” dedi.
Çelik, Ukrayna tesiri olan çeşitli ülkelere orta buluculuk için ileti gönderdiğini, Türkiye’nin birikiminin barış için kıymetli rol oynayacağını vurguladı.
CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Rusya-Ukrayna savaşının akabinde güvenlik doruğunun toplanmasını eleştirdiğinin hatırlatılması üzerine Çelik, kriz periyotlarında kendisi için en büyük eziyetin CHP hakkında konuşmak olduğunu söyledi.
Çeşitli krizlerde birtakım eski CHP Genel Liderlerinin katkılar sağlayan siyasi konumlar ürettiğini söz eden Çelik, “Şimdi ise karşımızdaki ülkelerden duymadığımız şeyleri buradan duyuyoruz.” değerlendirmesinde bulundu. Ömer Çelik, CHP’nin teklifler ve tahliller yerine kendi hükümetini ve Türkiye’nin siyasetleri karşısına alan şeyler söylediğini lisana getirdi.
CHP Genel Lideri Kılıçdaroğlu’nun kendisiyle ilgili “Niçin devlet ismine konuşuyor?” dediğini aktaran Çelik, AK Parti’nin kurumsal görüşlerini açıkladığına işaret ederek şöyle devam etti:
“CHP’den birisi ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti Ukrayna’daki vatandaşlarını yalnız bıraktı.’ dediği vakit, bunu söylediği vakit ben bunun palavra olduğunu biliyorum. Bununla ilgili bilgi, Dışişleri Bakanlığının sitesinde duruyor. Bu krizin her bir anında vatandaşlarımızla ağır temasımız var. Hem vatandaşlarımızla hem Kırım Tatarlarıyla ilgili yapılan çalışmaları biliyorum. ’24 saat temeline nazaran Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumlarına, çalışanlara bu iftirayı atmayın’ diyorum.”
“Ben bu halde konuşmaya devam edeceğim, onlar da eleştirmeye devam edecekler.” diyen Çelik, CHP Küme Başkanvekili’nin, Libya’da Türk askerini, Türkiye’nin çıkarlarını tehdit eden Hafter güçlerine takviye veren bir açıklama yaptığını anımsattı. Çelik, “Ben de buna karşı ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin yasal çıkarlarını maksat alan bir yapıyı destekliyorsunuz, bundan uzak durmanız lazım’ diyorum. Bu, devlet ismine konuşmak oluyorsa tabi ki devletimi savunacağım ben, kendi devletimi gaye alan şer şebekesine karşı.” tabirlerini kullandı.
Türkiye’nin, milletin tezlerini dillendirmek durumunda olduğunu, bunu da yapmaya devam edeceğini kaydeden Çelik, “Sayın Kılıçdaroğlu’nun sözcüleri niçin öteki devletler ismine konuşuyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nun bunu gündeme alması gerekir.” formunda konuştu.
Çelik, sorunun kendilerinin konuşma üslubunda ve duruşlarında olmadığını, CHP sözcülerinin diğer devletlerin tezlerini Türkiye’nin tezlerine karşı dillendirmesi olduğuna dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ulusal Güvenlik Konseyi ve Cumhurbaşkanlığı Kabinesi dahil bütün devlet düzeneklerini güçlü formda çalıştırdığının altını çizen Çelik, Erdoğan’ın devletin başı olarak resmi kurumların temsilcilerini, siyasetçileri, bürokratları, kriz devirlerinde deneyim kazananları bir masanın etrafında toplayıp kriz idareleriyle ilgili beyin fırtınası yaptırdığını, bunun da doğal olduğunu söyledi.
Amirallerin yayımladığı bildiriyi hatırlatan Çelik, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Şimdi tutmuşlar, ‘Aslında biz Montrö ile ilgili hassasiyet göstermiştik, bakın Montrö ile ilgili hassasiyetimiz ortaya çıktı.’ Gösterdiğiniz hassasiyetin Montrö ile ilgisi ne? Söz verenlerin kimilerinin sözleri gazetelere yansıdı, ‘Haberim yok, imzamı aldılar, imzamı koydular.’ Bir gece yarısı mantığıyla, geçmişteki Türkiye’deki muhtıraları hatırlatır biçimde, buna nazaran kodlanmış, güdümlenmiş, planlanmış biçimde hal ortaya koyacaksınız, bunun Montrö ile ne ilgisi var? Ayrıyeten Türk Silahlı Kuvvetleri, Ulusal Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı vazifesinin başında, Montrö ile ilgili bütün bilgilere yargıçlar. Birileri çıkıyor emekli olduğu halde Türk Silahlı Kuvvetleri ismine konuşma yetkisini kendinde görerek hem Mili Savunma Bakanlığının hem Türk Silahlı Kuvvetlerinin hak ve yetkilerini gasbetmeye çalışıyor. Hala tıpkı şeyi dillendirmeye çalışıyorlar. Ortaya konuldu Türkiye’nin Montrö konusundaki durumu. Herkes tarafından takdir ile karşılanan, kimsenin bir şey diyemeyeceği ilkesel bir durum.”
“Yakışıksız üslubu iade ediyorum”
Kılıçdaroğlu’nun, güvenlik tepesine katılanlara yönelik “İşe yaramaz adamlar.” dediğini aktaran Çelik, “Benim buna verebilecek son derece Adana metodu bir yanıtım olur lakin hem vakti değil hem bana yakışmaz. Kendisinin yaşını dikkate alarak, kendisine yakışmadığı halde ben ona karşılık vermeyeceğim. Bu yakışıksız üslubunu iade ederek onunla baş başa bırakıyorum.” halinde konuştu.
Ömer Çelik, hangi partiden olunursa olunsun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dirayetle yönettiği Türkiye’yi türbülanstan, kriz ortamından, savaşın tesirlerinden koruyabilecek siyasetlere takviye verilmesi gerektiğinin altını çizdi.
“Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına sahip çıkmadı, vatandaşlarımız uyarılmadı” üzere palavra bilgiyi yaymanın yakışmayacağını lisana getiren Çelik, “Adlarımız farklı olabilir lakin soyadımız Türkiye’dir.” dedi.
(Bitti)
