Tarsus Evleri: Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden olan Tarsus, zengin mimari yapısıyla hâlâ günümüzde canlılığını koruyan evleriyle sokakları süslüyor. Taş, kerpiç ve ahşap kullanılarak yapılan evlerin alt katları ambar, üst katları ise yaşam alanı olarak kullanılıyormuş. Günümüzde 300’ü tescillenen ‘Eski Tarsus Evleri’, mimari güzelliği ile kimileri dizi ve filmlere sahne olurken kimileri otel, pansiyon olarak restore edilmiş. Burada Instagram’da bolca beğeni alacağınız fotoğraflar çekeceğiniz garanti…
Mersin Atatürk Evi Müzesi: Mersin merkezde yer alan müze, en önemli caddelerinden Atatürk Caddesi üzerinde konumlanıyor. 20 Ocak- 2 Şubat tarihleri arasında Atatürk ve eşi Latife Hanım’ın Mersin ziyaretlerinde kaldıkları yer burası… 12 Ekim 1992 tarihinde Atatürk Evi ve Müzesi olarak ziyaretçilerine açılmış. Müzeye giriş ücretsiz. İki katlı müzenin zemin katında çeşitli etkinlikler için düzenlenmiş 50 kişilik bir konferans salonu yer alıyor. Ayrıca Atatürk’ün Mersin seyahati sırasında çekilmiş fotoğrafları çerçevelenerek duvarları süslüyor. Üst katlarda Atatürk’ün yatak odası, çalışma odası ve oturma odları dâhil olmak üzere yedi oda bulunuyor. Dönemin mobilyaları ve Atatürk’ün bu evde kullandığı eşyalar ile dekore edilen müze, ülkenin çeşitli etnografya müzelerinden getirilmiş eşyalarla tamamlanmış.
Mersin Arkeoloji Müzesi: 2014 yılında yapımına başlanan müze, 18 Mayıs Müzeler Günü’nde ziyaretçilerine açılmış. Mersin genelinde Soli-Pompeipolis, Yumuktepe ve Ayaş kazılarında bulunan eserler müzede sergileniyor. Taş eserler salonu, arkeolojik salon ve etnograf salonu olarak üç bölümden oluşan müze, pazartesi günleri dışında mesai saatleri içerisinde meraklılarına ücretsiz olarak kapılarını açıyor.
Cennet-Cehennem Mağaraları: Silifke’den 22 km uzaklıkta olan mağaralar, yeraltı deresinin meydana getirdiği kimyasal erozyonla yerin çökmesi sonucu oluşmuş.Yerden 75 metre aşağıda olan ve asansörle inilen Cennet obruğu ve yerden 130 metre aşağıda olan Cehennem obruğuna tek bilet alarak giriş yapıyorsunuz.
Yedi Uyurlar (Eshab-ı Kehf Mağarası): Tarsus’ta mutlaka gezilmesi gereken yerlerin başında geliyor. Müslüman ve Hristiyan halk tarafından kutsal sayılan mağara, mitolojik tanrılara dayanan bir hikâye ile bağdaştırılır. Birçok din ve toplum farklı hikâyeler ile anlatılan Yedi Uyurlar- Eshab-ı Keyf Mağarası, yaşadığı toplumdan uzaklaşan ve topluma sırtını dönen altı gencin yanlarında köpekleri ‘Kıtmir’ ile birlikte 300 yıl boyunca derin bir uykuya dalmasından bahseder.
Silifke Taş Köprü (Roma Köprüsü): Silifke ilçe merkezinde olan köprü, MS 77-78 yıllarında Kilikya Valisi L. Octavius Memor tarafından, Roma İmparatoru Vespasianus ve oğulları Titus ile Domitianus adına yaptırılmış. Göksu Irmağı üzerindeki taş köprü birçok kez tamir ve tadilat geçirmiş. Günümüzce modern bir görünüme sahip olan köprü, özellikle yaz aylarında nehir kenarındaki park ve kafelerde ziyaretçilerine hoş bir manzara eşliğinde dinlenme fırsatı sunuyor.
Gilindere Mağarası (Aynalıgöl): Mersin’in Aydıncık ilçesi sınırlarında bulunan mağaranın tarihi antik çağlara kadar uzanıyor. Geçmişte ancak kayalıkları aşarak ziyaret edilen mağaraya, günümüzde demir merdivenler sayesinde kolayca ulaşılabiliyor. Hem karadan hem denizden ulaşımı mümkün olan mağaranın etrafındaki koylar da Akdeniz Foklarının yaşam alanları. Bir çobanın karşısına çıkan kirpinin peşine takılmasıyla birlikte keşfettiği mağaraya sadece ülke çapında değil, dünya çapında da ilgi büyük.
Nerede denize girmeli?
Yapraklı Koy: Mersin’in Silifke ilçesine 17 kilometre uzaklıkta Yapraklı Koy… Şehrin en temiz ve en güzel denizi olarak biliniyor. Suyu çok soğuk. Sebebi araştırıldığında ise beş ayrı noktadan su kaynağının olduğu ortaya çıkmış. Deniz suyunun güzelliği de buradan geliyor. Çevresinde oldukça büyük kayalar olmasına rağmen denize girilmesine engel olmuyorlar. Koyda yüzme bilmeyenler için rahat yüzülebilecek alanlar oluşturulmuş. Ayrıca koyda büfe ve kafelerle de bulunuyor.
Narlıkuyu: Merkez’e 65, Silifke’ye 20 km uzaklıkta olan Narlıkuyu, özellikle Güneydoğu illerinden gelen tatilcilerin uğrak noktası. Buraya denizin turkuaza rengini görmek için bile gidilir. Sıcaklığı ortalama 15-16 derece olan Narlıkuyu, çok tuzlu bir yapıya sahip değil. Cennet Cehennem Mağaralarına 2 km uzaklıkta.
Mersin Kız Kalesi: UNESCO Dünya Mirasları Geçici Listesi’ne giren Kız Kalesi, her yıl yerli-yabancı birçok turisti ağırlıyor. Erdemli ilçesinde bulunan plajdaki kale, tarihi dokusu ve geçmişten günümüze birçok destansı hikâyeleriyle merak uyandırıyor. Öyle ki kendisine hedef koyarak kıyıya 600 metre uzaklıktaki kaleye yüzüp gelenler oldukça fazla. Yaz aylarında çeşitli festival ve etkinliklere de ev sahipliği yapan plajın çevresinde çok sayıda pansiyon ve otel de bulunuyor.
Susanoğlu Plajı: Mavi bayraklı plaj en çok rağbet gören ve oldukça uzun bir kıyaya sahip halk plajlarından. Tatil dönemlerinde fazlasıyla kalabalık olan plajda etrafta midye ve çilek satıcılarına rastlamak mümkün. Plajın içerisinde yeme-içme mekânı yok. Ama plajın hemen önünden geçen araba yolunun hizasında kendinizi kafe ve restoranları bulabilirsiniz. Plaj, 30 metreye kadar yaşlı ve çocukların denize girebilmesi için uygun…
Akçakıl: Şehir merkezine yaklaşık bir saatlik uzaklıkta olan Akçakıl, kıyısında kum yerine çakıl taşları olan yapıya sahip. Yeme- içme ihtiyacının kolaylıkla karşılandığı sosyal tesis, en çok tercih edilen yerlerden biri. Tesis yakınlarında kamp alanları bulunuyor. Fiyatlar oldukça makul…
Kargıpınar: Şehir merkezinden ve Erdemli’den kalkan halk otobüsleri ile ulaşımı oldukça kolay. Yol en fazla yarım saat sürüyor. Günümüzde hâlâ Yörük kültürünün hâkim olduğu Kargıpınarı’nın nüfusu yaz aylarında epey artıyor. Merkezden ve çevre illerden gelen yazlıkçılar Kargıpınarı’nda tatillerini geçiriyorlar.
Soğuksu: Soğuksu plajı, şehir merkezine 170 km uzaklıkta. Antalya yolu üzerinde bulunuyor. Dağdan gelen su, Soğuksu’nun deniziyle birleşiyor. Bu da suyun sıcaklığını düşürüyor. Yani su, çevredeki diğer plajların sıcaklığına oranla daha soğuk. Suyun soğukluğuna dayanabilen kişi sayısı sınırlı olsa da burada yüzmenin keyfi bir başka…
Hangi lezzetleri tatmalı?
Tantuni: Mersin’e gelip tantuni yemeden dönmek olmaz. Lavaşa sarılı bir şekilde servis edilen tantuninin son yıllarda üzerine yoğurt dökülerek yenileni oldukça popüler. Şehirde her köşe başında en az iki tane tantunici bulmak mümkün. Ama elbette kaliteli ve gerçekten lezzetli mekân sayısı dükkân çokluğunun aksine az. En iyileri: Yaprak Tantuni, Şişko Tantuni ve Özkan Tantuni.
Kerebiç: Mersin’in kendi özgü tatlılarından olan kerebiç, yerel halk dışında pek fazla bilinmiyor. Kendine özgü yapılan köpüğüyle içine fıstık doldurularak top haline gelen irmikli bir tatlı… Genelde Ramazan aylarında iftardan sonra tercih ediliyor. En güzel kerebiçi, Kerebiçci Oğuz ve Haydar Usta’da tadabilirsiniz.
Humus: Humus, Ortadoğu kültüründen gelen Mersin’e özgü bir lezzet. Nohutu kaynattıktan sonra iyice ezerek tahin ve limon katılarak yapılıyor. Üzerine zeytinyağı dökülerek ikram ediliyor.