ABD’nin eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in “ABD’nin Suriye’nin kuzeydoğusundaki varlığını korumak için ana bileşenini terör örgütü PKK/YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile işbirliği yapmak zorunda olduğunu söyleyip, Türkiye’yi İdlib’de var olmak için bir başka terör örgütü Heyet Tahrir eş Şam’la (HTŞ) ilişki içinde olmakla itham etmesine” Ankara’dan yanıt geldi. Hürriyet’e konuşan kaynakların, James Jeffrey’in bir internet sitesine yaptığı açıklamalarına karşılık değerlendirmeleri şöyle oldu:
“DEAŞ ile mücadelede koalisyona destek verdik, üslerimizi kullanıma açtık, uçak tahsis ettik, eğit-donat programlarına katkı sağladık. Münbiç ve Rakka’da DEAŞ’a karşı birlikte harekât önerdik, planlama çalışmaları bile yapıldı, ancak ABD, PKK/YPG terör örgütünü tercih etti. Bir terör örgütü ile mücadelenin yöntemi başka bir terör örgütü ile işbirliği yapmak olamaz. DEAŞ’la mücadelede Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), diğer koalisyon ülkelerinin yapmadığı kadar göğüs göğüse çarpışan tek ordudur.”
PKK’NIN SIZMA PLANI
“DEAŞ tehdidini fırsat bilen terör örgütü PKK, meşruiyet kazanmak için elemanlarının çoğunu ‘DEAŞ’la mücadeleye destek’ adı altında Irak ve Suriye’ye göndermiştir. Burada kazandığı çatışma tecrübesini ve vekalet ettiği ülkelerden elde ettiği silah ve teçhizatı kullanarak elemanlarını yurt içine aktarmaya ve Türkiye’yi çatışma alanına çevirmeye yönelik gayret göstermektedir.”
‘HTŞ TERÖR ÖRGÜTÜDÜR’
“İdlib’de ateşkes devam ediyor. Bazı radikal grupların ateşkesi bozmak için girişimleri oldu. Bunlara karşı muhataplarımız ile gerekli tedbirleri alıyoruz. Burada tehdit oluşturan tüm radikal gruplarla mücadelemiz devam etmektedir. HTŞ, Türkiye tarafından yıllardır terör örgütü ilan ve kabul edilmiş bir yapılanmadır.”
“Mücadelemiz terörledir, teröristledir. DEAŞ nasıl Müslümanları temsil etmiyorsa, PKK/YPG terör örgütü de Kürt kardeşlerimizin temsilcisi değildir. Sınırlarımızda, terör örgütü tarafından oluşturulmaya çalışılan terör koridoru, icra ettiğimiz operasyonlarla engellenmeseydi, bugün çok daha farklı tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya kalmamız kaçınılmaz olurdu.”