JamIe Foxx
◊ Karantina sürecinde birçok kişiden önemli saydıkları birçok konuyu yeniden değerlendirdiklerini duydum. Sosyal hayatımızın sınırlı olduğu bu dönemden siz neler öğrendiniz?
Jamie Foxx: Ailemle geçirdiğim içten bir zaman dilimi oldu. Covid döneminde kız kardeşimi kaybettim. Bütün aile bir araya geldik ve birbirimizi gerçekten ne kadar sevdiğimizi anladık. Bu süreçte ayrıca üç film yazdım. Önceden aklıma fikirler gelirdi ama oturup geliştirmeye fırsatım olmazdı. Karantina, bana zaman ayırıp yazma fırsatı verdi. Üç projenin ikisini sattım bile.
Bu süreç, benim için derinden düşündüğüm ve kendimi sıfırladığım bir dönem oldu aynı zamanda. Bilgisayarı yeniden başlatmak gibi. Yapacak çok işimiz var, iyileştirmemiz gereken çok fazla yara var. Büyük, çok büyük görevlerle karşı karşıyayız. İnsanlığa meydan okunuyor. Bizler, insanlar boyun mu eğeceğiz, yoksa en iyisini yapmak için uğraşacak mıyız?
Ben Covid süresince insanların kötü yönlerini değil, iyi yönlerini görmeye başladım. Karşımızdaki kişilerin sevmediğimiz taraflarını görmekle o kadar meşgulüz ki, ben ve ailem tüm bunları boş verme kararı aldık. Artık sadece insanların sevdiğimiz yönlerine odaklanacağız.
◊ Kız kardeşinizle ilgili sosyal medya paylaşımınızda “hayatını kaybetti” yerine “geçiş yaptı” demeyi tercih ettiniz. Biraz bu konu hakkında konuşmak istiyorum. “Soul” adlı yeni animasyon filminizde de “bedenin ölümü-ruhun doğuşu” konusu işleniyor…
– Kız kardeşime her baktığımda bir ışık görüyordum. Down sendromlu olmasına rağmen dünyamızı aydınlatırdı. Böyle bir kayıp olduğunda aile olarak üzülüyorsun ama bize bıraktığı keyifli zamanları düşününce ölümü farklı görüyorsun. O şimdi güzel bir yerde tam olarak burada yaptığının aynısını yapıyor, insanları güldürüp iyi hissetmelerini sağlıyor.
OYUNCAK DÜKKANINDAKİ ÇOCUK GİBİYDİM
◊ Daha önce de animasyon filmlerinde seslendirme yapmıştınız. Diğerleriyle Disney-Pixar’ı karşılaştırmanızı rica etsem, neler söylersiniz?
– Pixar’da oyuncak dükkanındaki çocuk gibiydim. Disney-Pixar markası ile çalışabilmek için belli kriterlere sahip olmanız lazım. Pixar’da çalışırken hissettiğiniz, kelimelere dökemeyeceğiniz bir sürü soyut şey var. Onların setine gidince farklı bir alanda, farklı bir seviyede olduğunuzu anlıyorsunuz. Sanatsal olarak tek bir satırı doğru söylemek için gerçekten uğraşan ve ilgilenen insanlarla çalışıyorsan, doğru yerdesin demektir.
◊ “Soul”un seslendirme sürecini de anlatır mısınız biraz? Doğaçlama yaptınız mı mesela?
– Hayır. Yönetmenimiz ve yazarlarımız her diyaloğu satır satır söylememi istedi. Kelimenin tam anlamıyla onların dediklerini yaptım. Seslendirmede güzel olan şey ne biliyor musun? Küçük parçalar yapıyorsun. Yavaş yavaş, biraz biraz ilerliyorsun. Sonra yaptığın şeyin ne olduğunu gösterdiklerinde aklına durgunluk veriyor. Çok büyülü geliyor…
FARKLI ZAMANLARDA FARKLI RUH EŞLERİ VAR
◊ Sesinizle hayat verdiğiniz karakterin nasıl göründüğünü, neye benzediğini biliyor muydunuz, yoksa bilmeden direkt stüdyoya mı girdiniz?
– Biliyordum. Yakışıklı siyahi adam. Bana neye benzediğini görme fırsatı verdiler. Onun iyimser yüzünü gördüm. Her şeyin yoluna gireceğini düşünen, nazik ve şefkatli yüzünü…
◊ “Soul” (Ruh) demişken; siz ruh ikizinizi buldunuz mu?
– Bence “ruh eşi”, ilişki içinde olmaktan çok daha fazlasını ifade ediyor. Benim ruh eşim, kız kardeşim. Ruh ikizi saatlerce sıkılmadan konuşabildiğin kişidir… Senin bu soruyu ilişki açısından sorduğunu biliyorum. Bruce Willis’in dediği şeyi söyleyeceğim: Bir kişi belirli süre ruh eşiniz olabilir. Sonra iki taraf farklı şekillerde değişir, gelişir ve başka ruh eşleriyle karşılaşır. O yüzden farklı kapasitelerde, farklı zamanlarda, farklı ruh eşleri olduğuna inanıyorum.
SİYAHİ “OCEAN’S ELEVEN” GELİYOR
◊ Üzerinde çalıştığınız çok fazla proje var. “Örümcek Adam”ın çekimleri devam ediyor. Diğer yandan dijital platformlara yaptığınız işler var…
– Evet ama çok fazla bahsedemem. Şunu söyleyeyim; siyahi “Ocean’s Eleven” gelecek. Will Smith, Kevin Hart, Michael B. Jordan, Halle Berry ve belki Mike Tyson… Profesyonel açıdan benim için gerçekten harika bir zaman. Kariyerimin bu noktasında kendimi bu şekilde hiç düşünmemiştim. Okula yeni başlayan çocuk gibi her rol için heyecan duyduğum projeler geliyor.
◊ Hollywood değişiyor, değil mi?
– Hayat gibi… Artık sınırlar yok. Sosyal medya hayatımıza girdiğinden beri bize gösterilenler dışında bir şeylerin de var olduğunu biliyoruz artık. Herkes farklı zevklere sahip. Bir avuç insanın “güzel” dediği güzel sayılmıyor şimdi. Her şey açık ve herkes için büyümeye yer var.
TÜM KÖTÜLÜKLERE KARŞI İYİ OLMAYI SEÇİYORUM
◊ “Black Lives Matter” protestoları, seçimler, korona… Amerika uzun zamandır oldukça yoğun bir gündeme sahip. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz yaşananları?
Jamie Foxx: Artık güzel bir film izleme zamanı. İyi bir gülüş, güzel hisleri paylaşma zamanı. Hayatı cesurca ve özür dilemeden yaşıyorum. Tüm kötülükler ve çılgınlıklara karşı iyi olmayı seçiyorum. Şakalarımı artırıyorum, müziğimi yükseltiyorum. Hayat bazen aydınlık, bazen karanlık. Bazen iyi, bazen kötü. Ben iyi tarafta olduğumu düşünüyorum. Her ne yaşıyorsak yaşayalım, biraz neşeye ihtiyacımız var. Bazı şeylerin üzerinde çok fazla duruyoruz. Medyaya baktığında; içinde bulunduğumuz durumu seviyorlar ve korkunç şeyleri söylemek için sabırsızlanıyorlar. Sanki bitmesini istemiyorlar. Bütün bunlara rağmen gülmeye ve iyi vakit geçirmeye gayret edin…
Tina Fey
24 saatliğine Beyonce’nin vücuduna girmek isterdim
◊ Jamie Foxx, “Pixar’da çalışırken hissettiğiniz, kelimelere dökemeyeceğiniz bir sürü soyut şey var” dedi. Siz Pixar’la çalışmak hakkında neler söylemek istersiniz?
Tina Fey: Katılıyorum… Kayıt süreçlerini görmek, Pixar’da stüdyo turu yapmak, görsel sanatçılarla aynı odada olmak… En iyi animasyon filmlerini Pixar yapıyor. Orada çalışanların hepsi birer dahi.
◊ “Soul” güzel bir hikaye. Her film, okul gibi bir şeyler öğretir. “Soul” size neler öğretti?
– Hayatı başarıya dayalı ölçmemeliyiz. Hayatın değeri, neler başardığınızla alakalı değil. Film anı yaşamayı hatırlatıyor. 2020’yi düşününce film daha da anlam kazanıyor. Çünkü hayatın değerini artık farklı şekilde ölçüyoruz.
SOSYAL MEDYADA ÇOK FAZLA ÇİRKİNLİK VAR
◊ “Soul”da ruh farklı vücutlara giriyor ve olanlar oluyor. Sizin de 24 saatliğine başkasının vücuduna girme şansınız olsaydı, kimi seçerdiniz?
– 24 saatliğine Beyonce’nin vücuduna girme şansım olsa, hiç hayır demem! Büyük ihtimalle 24 saatin çoğunu egzersiz yaparak geçireceğim ama olsun, Beyonce’nin vücudunda olacağım. (Gülüyor)
◊ Sosyal medyaya karşı neden mesafelisiniz?
– Sosyal medyada çok fazla çirkinlik var. Hızlı yayılan bir çirkinlik. O platformlarda tek bir şeyi görmek dahi berbat hissettirebilir. Seninle ilgili olmak zorunda bile değil ama yine de kötü hissettirebilir. Kızgın yorumlar, fikir ayrılıkları… Bana uygun değil bu platformlar.
ÇOCUKLAR İÇİN DUBLAJ MANTIKLI
◊ Animasyon filmleri farklı ülkelerde çoğu zaman altyazıyla değil, o ülkelerin diliyle yeniden seslendirilerek vizyona sokuluyor. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?
– Evet… Eminim güzel iş çıkarıyorlardır. Altyazı okuyamayan çocuklar için dublaj mantıklı ama umarım orijinal performansa yakın seslendirmelerdir. Gerçi Jamie’nin seslendirmesini duymak, tamamen farklı bir deneyim…
◊ Televizyona yeni projeler yazıyorsunuz. Politik komediniz “Mr. Mayor” çekiliyor sanırım. Biraz bahseder misiniz?
– Dizi, Los Angeles belediye başkanlığına aday olan bir adam hakkında. Salgın öncesi başlamıştık.
Politik komedi değil aslında, işyeri komedisi. Los Angeles şehri için elinden gelenin en iyisini yapmak isteyen bir grup insan. Rahat, sevimli, sıcak bir işyeri komedisi.