Türkiye’den B787-8 Dreamliner’a da ilk deneyimleyen seyahat yazarlarından biri olarak, bu yeni uçağın Business servisine de hayran kaldığımı belirtmeliyim. İstanbul-Maskat arası dört saat, Maskat’tan ise dokuz saat yolculukla Filipinler’e ulaşabiliyorsunuz. Maskat’ta da sadece bir buçuk saatlik bir bağlantı olduğundan, yorulmadan son derece keyifli bir şekilde Manila’ya ulaştım. Pasaporttan hızlı bir şekilde geçtim, size tavsiyem uçak bileti, ara uçuşlar ve tüm otel rezervasyonlarınız için bir dosya yapın, seyahatiniz boyunca birçok kez size bunları soracaklar.
Ver elini Boracay…
İlk iç hat uçuşumuzda, bir saatte Boracay’a ulaştık. Siz siz olun Filipinler’e kasım-nisan arası gidin. O tarihlerde Boracay’ın denizi ve sahili efsane güzel, internetteki fotoğraflardan kolaylıkla anlayabiliyorsunuz. Boracay bembeyaz mercan kumlu 7 kilometrelik upuzun bir plaja sahip, buraya White Beach deniyor ve bölgede birçok otel bulunuyor. Talipapa denilen adanın bu en turistik, en keyifli bölgesinde plajın hemen arkasında sıra sıra dükkanlar, kafe ve restoranlar var. Ayrıca son derece kaliteli mağazaları bulunan d-mall adında bir açık hava alışveriş merkezi de var.
Boracay’da yapılacak, çok keyif alabileceğiniz iki aktivite var. Snorkelling yaparak rengârenk balıklar ve mercan resiflerle yüzebileceğiniz bir tekne turuna çıkmalısınız. Adanın hemen her yerinde satıyorlar, fiyatları kişi başı 75-100 TL arası değişiyor. Toplam dört saat kadar sürüyor, iki snorkelling molası, Entalula Beach denilen efsane bir plajda yüzme ve fotoğraf molası veriyorlar. Ücrete doyurucu bir öğle yemeği, tekne turu, limana araçla ulaşım ve şnorkel malzemesi de dahil oluyor. İşin garibi dönüşte otelinize değil, tekneye bindiğiniz limanda yarı yolda bırakıyorlar. Otelinize fiks tarife 15 TL’ye Tricycle olarak ifade edilen üç tekerli motorla dönüyorsunuz. Bir diğer Boracay aktivitesi ise gün batımından önce yelkenli teknelerle denize açılıyorsunuz. Her yerde yüzlerce yelkenli tekne ve gerçekten de muhteşem bir gün batımını Boracay’da gözlemliyorsunuz. Tur 45 dakika sürüyor ve kişi başı 150 TL. “Ne gerek var gün batımına tekneyle” diyorsanız, White Beach’ten yelkenlilerin plajdan denize açılmalarını fotoğraflayabilir, burada gün batımının tadını çıkarabilirsiniz.
Ölmeden önce görmen gerekenler!
Palawan ve El Nido efsanesi…
Sabah erken saatlerde Boracay’dan Palawan’a uçtuk. Havalimanını görmeniz lazım, avuç içi kadar! Konaklayacağım tesis, El Nido Resorts’a bağlı Lagen Island ve sahibi de Swift Air uçak firması olduğundan bavulunuzu sizin yerinize görevliler alıyor, otele vardığınızda odanızda buluyorsunuz. El Nido havalimanının bulunduğu yerde beyaz kumlu upuzun bir sahil, müthiş restoran-kafe ve barlar bulunuyor. Lio Beach olarak adlandırılan bu bölge Türk seyahat severlerin El Nido Resorts’lere göre daha uygun olduğundan, ana tercih edilen sahili diyebilirim. Lio Beach bölgesinde otellerin geceliği 1000 TL civarı iken, El Nido Resorts’ler 4 bin TL civarı. Arada ne fark var ki derseniz, Palawan bölgesinin en keyifli adalar topluluğu El Nido bölgesinde bulunuyor. El Nido bölgesi içinde yüksek dağ ve tepeler olan, birçok irili ufaklı adadan oluşuyor.
100-150 metre yüksekliğinde devasa bir kaya adanın tamamının üzerinde yükseliyor, adanın çevresinde bazı yerlerde 15-20 metre, bazı yerlerinde 50-100 metre uzunluğunda doğal plajlar oluşmuş. Pek çok ada bakir ve tesis yok. Dört tanesinin üzerinde ise El Nido Resorts’e bağlı tesisler var. Maldivler’deki gibi su üstü bungalowlarda, orman bungalowlarında veya beach olanlarında konaklayabiliyorsunuz. İsterseniz Tam Pansiyon paketi de satın alabiliyorsunuz. Eğer tam pansiyon kalıyorsanız her gün bir çevre gezisini de otel ücretsiz veriyor. Burada yapacağınız aktiviteler; Filipinler dendiğinde instagramda gördüğünüz ne kadar muhteşem görsellik ve aktivite varsa yapabiliyorsunuz. Kayak adı verilen bizim kano olarak bildiğimiz renkli-alüminyumdan oluşan kürekleri ile 2 kişilik kanolarla lagünlerde gezinti yapabilirsiniz.
Bu geziniz esnasında zaman zaman daracık kayalıkların arasından geçecek, zaman zaman sıra dışı doğaya açılan farklı rotalara çıkacaksınız. Bazen altınızda mercan resifleri ve rengarenk balıkları seyrederken, bazense kanodan inerek küçük mağaraları keşfedeceksiniz. Bir diğer aktivite ise Paddle Board. Paddle, hani şu instagram fotoğraflarında sıkça gördüğünüz kano tarzı bir board üzerinde ayakta durarak kürek çektiğiniz aktivite! Özellikle de Big Lagoon’da yapılacak Paddle Board aktivitesinde devasa dağlarla çevrili görkemli bir manzara eşliğinde keyif dolu saatler geçirebilirsiniz. Bir yandan kuş sesleri, diğer yandan denizin o muhteşem kokusu…
El Nido Resorts’e bağlı konakladığımız Lagen Island otelindeki keyifli bir aktivite olan tepe yürüyüşü için oteli üstünde konumlanan tepeye çıkmaya başladık. Bir süre sonra devasa ağaçların olduğu ormanlık alan içinden geçtik ve dağın tepesine çıktık. Sıra inişe gelmişti, o da ne! Her yerde onlarca kuş müthiş bir harmoni içinde öterken, ağaçtan ağaca atlayan onlarca maymuna rastladık. Tepenin inişini tamamladığımızda ise adanın tam ters tarafına varmış olduk. Karşınızda 50 metre uzunluğunda bembeyaz bir plaj ve plajda bizden başkası yok! Snorkelling yapmak için de son derece ideal bir plajdı.
Issız olması nedeniyle mercan resifleri hiç zarar görmemiş, binlerce balığın arasında keyifle yüzdük. Ertesi gün, sabahtan yine El Nido Resorts zincirinin bir tesisi olan Miniloc Island’a gittik. Sebebi ziyaretimiz snorkelling yapmak ve Jack Fish denilen devasa balıkları beslemekti! Filipinler’de yaptığımız en iyi snorkelling deneyimini burada yaşadık. Jack Fish balıkları beslerlerken biz suyun içinde balıkların karidesleri kapışlarını seyrettik. Jack Fish, 25-45 kg. ağırlığına ulaşan, boyları da 1 metre civarında olan siyah balıklar… O ağırlığı ve hantal görünümlerine karşın, suyun içinde onlarca insana çarpmadan keskin manevralar yapmaları şaşılacak türden bir deneyimdi.
Filipinler’le ilgili size önemli olduğunu düşündüğüm birkaç tavsiye bulunacağım. Kahvaltıda Kore-Japon ağırlıklı bir yemek menüsü görmek istemiyorsanız, 4 yıldız ve üstü standartta kalmanız gerekmektedir. Oteller döviz bozmuyor, dövizinizi turistik ana lokasyonlar yerine halkın daha çok gezdiği yerlerde bozdurursanız kayıp yaşamazsınız. Eğer Filipinler’e kendi rezervasyonlarınızı kendiniz yaparak geliyorsanız, ne kadar yazışma, otel rezervasyon çıktısı ve ana-ara uçuşlar olmak üzere tüm uçak biletlerinizi alınız, kendinize bir dosya yapınız. Filipinler nüfus yoğun bir ülke olduğundan havalimanı girişlerinde uçak bileti kontrolü yapılıp, sadece bilet sahipleri alana alınır. Yani diğer birçok ülkedeki gibi benim biletim elektronik nasılsa diye giderseniz, alana giremezsiniz.
Bir turizmci olarak tavsiyem, Filipinler bence ülkeyi çok iyi bilen bir rehber ve mümkünse her şeyin tur tarafından organize edildiği şekilde gezilse daha iyi olur. Hem ucuz bir ülke değil, hem de transferler-ulaşımlar-bazı imkanlar sizin için hem zorluk, hem de ucuza mal edeceğim derken daha pahalıya patlayacak bir turistik destinasyondur. 2020 Ocak ayı içinde Ejder Turizm’in Filipinler destinasyonu için hazırladığı 13 günlük bir promosyon tur programına rastladım, tur hem doyurucu içeriğe sahip, hem de fiyatı bence gayet uygun. Dilerseniz tur ile, dilerseniz kendi imkanlarınızla gidin ancak Filipinler’e mutlaka gidin. Bir turizmci olarak, o kadar ülke görmüş olmama rağmen özellikle de Palawan bölgesi beni kendisine hayran bıraktı. Eminim siz de seveceksiniz…