Bakan Varank, SAHA İstanbul ve İstanbul Sanayi Odası iş birliğiyle çevrim içi düzenlenen “Savunma Sanayiinde Yerli ve Milli Üretim” temalı “3. Savunma Sanayii Buluşmaları” etkinliğinde yaptığı konuşmada, terörün bu topraklardan tamamen kazınması amacıyla gerçekleştirilen Eren Operasyonlarında görev alan güvenlik görevlilerine başarı diledi.
Savunma sanayisinin ülkeler için bağımsızlığın teminatı olduğunu vurgulayan Varank, bu sektörün aynı zamanda büyük ekonomik etkilerinin bulunduğunu, bilimsel ve teknolojik gelişmelerde lokomotif görevi gördüğünü bildirdi.
Varank, 2019 itibarıyla global savunma sanayisi harcamalarının 2 trilyon doları aştığı bilgisini vererek, “Ülkemizde savunma ve havacılık sanayi cirosu 12 milyar dolar seviyesine yükseldi. 2005’te 340 milyon dolar olan ihracatımız bugün 3 milyar doları buldu. Yerlilik oranlarımız günden güne artıyor, 2023’te yeni yerlilik hedefimiz yüzde 75.” diye konuştu.
Savunma sanayisinin bugünkü noktaya geliş sürecini anlatan Varank, şu değerlendirmede bulundu:
“Kıbrıs Barış Harekatı sonrası ülkemize uygulanan ambargo millileşme konusunda önemli bir başlangıç noktasıydı. Ben asıl dönüm noktası olarak 2004’teki Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısına dikkati çekmek istiyorum. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan o gün dirayetli, cesur ve kararlı bir duruş sergilemeseydi, bugün marka haline gelmiş Türk savunma sanayisini konuşmamız mümkün değildi. Altay tankı, Atak helikopteri, Anka ve Bayraktar insansız hava araçları hatta milli piyade tüfeği bile o günkü kararların sonucunda ortaya çıkabildi. 2002’de 5,5 milyar dolar olan savunma sanayisi proje hacmimiz bugün 60 milyar dolar seviyelerini o kararlar sayesinde gördü.”
“Son 8 senede, 8 milyar liralık savunma sanayisi projesine teşvik verdik”
Varank, Bakanlık olarak savunma sanayisi girişimci ekosistemine ilişkin önemli adımlar attıklarına dikkati çekerek, girişimcilerin finansman ihtiyacına yönelik hayata geçirilen fonları anlattı.
TÜBİTAK aracılığıyla yürütülen programlarla 813 savunma sanayisi projesine 5 milyar liraya yakın destek verdiklerini vurgulayan Varank, destek programlarında firmaları iş birliğine özendirdiklerini dile getirdi.
Varank, yüksek ticarileşme potansiyeline sahip ve müşterisi hazır Ar-Ge projelerine eş finansman desteği sağlanan Siparişe Dayalı Ar-Ge Destek Programı’nın ilk çağrısında savunma sanayisinden 14 başvurunun değerlendirme sürecinin devam ettiğini belirterek, proje başına 2,5 milyon liraya kadar destek vereceklerini, KOSGEB aracılığıyla son 2 yılda savunma sanayisi sektöründe faaliyet gösteren 131 işletmeye kaynak kullandırdıklarını aktardı.
Savunma sanayisi alanında son 8 senede, yatırım tutarı 8 milyar lirayı bulan 346 projeye teşvik belgesi düzenledikleri bilgisini veren Varank, “Bu projeler sayesinde, 6 bin 700 yeni istihdamın önünü açtık. Ayrıca, proje bazlı yatırım teşvik belgesiyle hayata geçirilecek 5 büyük ölçekli stratejik projenin yatırım tutarı yaklaşık 6 milyar lira olacak. Bu yatırımlardan öngördüğümüz istihdam da 6 binin üzerinde.” ifadelerini kullandı.
“İşletmeler iş birliğini tercih değil, zorunluluk olarak görmeli”
Rekabet ortamında maliyetleri düşürmenin ve kaynak verimliliğini sağlayabilmenin önemine işaret eden Varank, işletmelerin iş birliğini tercih olarak değil, zorunluluk olarak görmesi gerektiğini söyledi.
Varank, Bakanlık olarak iş birliği ortamını güçlendiren ihtisas organize sanayi bölgeleri (OSB) ve belirli teknolojilere yönelik endüstri bölgelerine büyük önem verdiklerine dikkati çekerek, bu alandaki Kırıkkale Silah Sanayi İhtisas OSB ile Ankara Uzay ve Havacılık İhtisas OSB’nin kurulmasını örnek gösterdi.
SAHA İstanbul’un da savunma ve havacılık şirketleri için bir ekosistem oluşturduğunu ve bu alandaki insan kaynağının yetkinliğinin geliştirilmesine yönelik önemli çalışmalar yaptığını belirten Varank, “SAHA İstanbul EXPO sanal fuarı yoğun ilgiyle devam ediyor. Fuar ziyaretçi sayısı 70 bine dayanmış ve fuar kapsamında şu ana kadar 23 bin B2B görüşmesi planlanmış. Firmalarımızın ve genç yeteneklerimizin bu ilgisi emin olun geleceğe dair ümitlerimizi daha da perçinliyor.” dedi.
“115 doktoralı araştırmacı savunma sanayi ekosistemine katılacak”
Varank, verdikleri desteklerin yanı sıra kendi altyapılarıyla da savunma sanayisine yönelik çalışmalar gerçekleştirdiklerini vurgulayarak, TÜBİTAK enstitülerinde savunma sanayisine yönelik büyük gelişmeler kaydedildiğini ve gelişmiş altyapılarla sektöre hizmet verdiğini dile getirdi.
Ekonomik ve teknolojik gelişmede insan faktörünün önemine değinen Varank, “TÜBİTAK aracılığıyla insan kaynağını geliştirmeye yönelik adımlar atıyoruz. Sanayi Doktora Programı kapsamında üniversite-sanayi iş birliğiyle savunma sanayisinde 27 projeyi destekledik. 115 doktoralı araştırmacı yakın zamanda savunma sanayi ekosistemine katılacak. Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı kapsamında 4 üst düzey araştırmacı ülkemize geri dönerek savunma sanayisi alanında çalışmalara başladı.” diye konuştu.
Varank, savunma sanayisinin maksimum seviyede yerli ve milli olmak zorunda olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Çünkü bu bir beka meselesi. Dış politika ana faktör, o ülkenin askeri gücü daha doğrusu savunma sanayisi yetkinliğidir. Bu coğrafya adeta bir ateş çemberinin ortasında yer alıyor. Köklü ve kadim bir devlet olan ülkemizin geçmişten gelen sorumlulukları sebebiyle güçlü olması tercih değil, zarurettir. Sorumluluklarımız Türkiye’nin güvenliğinin çok ötesinde. Bunun en son örneğini Karabağ’da gördük.”
“Bugünkü başarılar güle oynaya elde edilmedi”
Bugüne kadar Türk savunma sanayisinin çok iyi işler başardığını vurgulayan Varank, şunları kaydetti:
“İnanıyorum ki özellikle son 5 yılda yaptığımız yatırımlar çok daha kısa süre içinde ülkemizi savunma sanayisinde devler ligine çıkaracak. Aslında bunun sinyallerini son yaptığımız büyük çaplı yurt dışı satışlarla almaya başladık. Ukrayna’ya, Katar’a, Azerbaycan’a ve Tunus’a yaptığımız SİHA satışları. İnanıyorum ki çok yakın zamanda Avrupa semalarında da Türkiye’den satın alınan ‘Bayraktar’ların ve ‘Anka’ların uçtuğunu göreceğiz. Birleşik Krallık Savunma Bakanı Ben Wallace’ın SİHA’larımız için kullandığı ifade ‘Game changer’ yani oyunun kurallarını değiştiren teknoloji. Bu açık bir şekilde bu alanda Türkiye’nin üstünlüğünün kabul edilmesi, artık kuralları Türkiye’nin belirlediğini itiraf etmek demek.”
Varank, bu noktaya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öncülüğünde geldiklerine işaret ederek, “Kamunun, üniversitelerin ve en önemlisi özel sektörün iş birliği büyük bir sinerji oluşturdu. Bugünkü başarılar güllük gülistanlık bir ortamda, güle oynaya elde edilmedi. En stratejik kurumlarımızın içinde asla bulunmaması gereken gayrimilli yapılarla, kurumsal taassupla, küçük olsun ama yeter ki benim olsun anlayışıyla mücadele ede ede bugünlere geldik.” ifadelerini kullandı.
Savunma Sanayii Başkanlığındaki ihalelerle ilgili casusluk ve rüşvet şebekesinin 2 hafta önce başarılı bir şekilde çökertildiğini anımsatan Varank, savunma sanayisi gibi hayati bir alanda rehavete kapılmadan, gayrimilli odaklara karşı her an tetikte olarak çalışmaya devam etmek gerektiğini bildirdi.
“Bölge ve dünya dengelerinde çok daha belirleyici bir konuma geleceğiz”
Varank, bu alanda daha sağlıklı ve verimli bir yapı kurmanın rekabetçi bir ortamda daha çok özel sektör şirketinin savunma sanayisine girmesiyle mümkün olacağını söyleyerek, “Sadece alt yüklenici değil, özellikle kritik teknolojilerde çok daha fazla platform üreticisi şirket çıkarmalıyız.” değerlendirmesinde bulundu.
Türk firmalarının dünyanın en prestijli savunma sanayisi şirketleri listesinde üst sıralara tırmandığını vurgulayan Varank, Türkiye’nin savunma sanayisi paydaşları sayesinde gelecek dönemde bölge ve dünya dengelerinde çok daha belirleyici bir konuma geleceğini, “gündemi takip eden değil, gündem belirleyen ülke” olacağını kaydetti.