Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu Kovid-19 Zirvesi’ne video konferans yoluyla katılan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Azerbaycan’da salgınla mücadele sürecini anlattı.
Aliyev, ülkesindeki 46 devlet hastanesinde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) hastalarının tedavi gördüğünü, 40’tan fazla laboratuvara sahip olduklarını bildirdi.
Hükümetin salgın döneminde 2,5 milyar dolar tutarında sosyal yardım ve mali destek paketi uyguladığını belirten Aliyev, “Sosyal yardım faaliyetimiz 5 milyon insanı kapsadı, bu da ülke nüfusunun yarısı demektir. Salgınla mücadele hiçbir yurt dışı mali destek almadan sadece kendi iç kaynaklarımızla finanse edildi.” bilgisini verdi.
Aliyev, salgın döneminde Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ile sıkı temasta olduklarını vurgulayarak, “DSÖ’ye toplam 10 milyon dolar yardım ettik. Azerbaycan aynı zamanda bugüne kadar 30’dan fazla ülkeye insani ve mali yardım sağlamıştır.” diye konuştu.
BM Genel Sekreterinin salgın döneminde küresel ateşkesle ilgili çağrısını Azerbaycan olarak desteklediklerini ifade eden Aliyev, fakat bu çağrının Azerbaycan topraklarını 30 yıldır işgal altında tutan Ermenistan tarafından hiçe sayıldığını bildirdi.
Aliyev, Erivan yönetiminin son 2 yılda müzakere sürecini bilinçli şekilde sekteye uğrattığının altını çizerek, Ermenistan’ın 27 Eylül’de Azerbaycan’a karşı geniş kapsamlı askeri provokasyon gerçekleştirdiğini dile getirdi.
Ermenistan ordusunun 44 gün boyunca Azerbaycan’ın sivil yerleşim birimlerine top ve füze saldırıları gerçekleştirdiğini hatırlatan Aliyev, 11’i çocuk 94 sivilin yaşamını yitirdiğini, 400’den fazla sivilin de yaralandığını kaydetti.
“TÜRKİYE VE RUSYA, ATEŞKESİN SÜRDÜRÜLMESİNDE ÖNEMLİ ROL OYNUYOR”
Aliyev, Azerbaycan ordusunun başlattığı karşı saldırıda işgal altındaki topraklardan bir kısmını kurtardığını, diğer kısmının da Ermenistan’ın imzalamak zorunda kaldığı ateşkes bildirisi gereği Azerbaycan’a iade edildiğini hatırlatarak, şunları söyledi:
“Yaklaşık 1 aydır ateşkese uyuluyor. Türkiye ve Rusya, Ortak Ateşkes İzleme Merkezi aracılığıyla ateşkesin sürdürülmesinde önemli rol oynuyor. Böylece Dağlık Karabağ sorunu askeri ve politik yollarla çözüldü. Uluslararası hukuka (Ermenistan tarafından) aldırış edilmemesi nedeniyle, BM Güvenlik Konseyi kararlarının güç kullanılarak uygulanması kaçınılmazdı. Sonuç olarak, saldırgan devlet barış yapmak zorunda kaldı.”