17 yaşındaki yüzde 90 görme engelli Helin İdil Özdemir, konuşmasına “Dokuz aylıkken annesini ve dünyaya yeni açtığı gözlerini kaybetmiş, sekiz yaşına geldiğinde ise sekiz yıla sanki 80 yılmışçasına deneyimini aktarmış bir babayı uğurlayan biri olarak sizi selamlıyorum” diyerek başlıyor. Helin, Türk Eğitim Vakfı’nın (TEV) ‘Üstün Başarı Bursiyerleri’ programına yeni giren öğrencilerden. Başarının, azmin önüne geçecek hiçbir engelin olmadığını kanıtlayanlardan. Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü hazırlık sınıfı öğrencisi Helin ile başarı hikâyesini konuştuk.
LİSE 9 VE 10’DA OKUL BİRİNCİSİYDİM
Malatya’da öğretmen bir anne ve babanın kızı olarak dünyaya gelen Helin, henüz dokuz aylıkken ailecek geçirdikleri bir trafik kazasında annesini kaybediyor. Kaza nedeniyle retina yırtılması sonucu yüzde 90 görme yetisini yitiriyor. Birçok kez göz ameliyatı geçiriyor. İlkokulda sınıf atlayarak bir üst sınıfa devam ediyor. Sekiz yaşına geldiğinde ise yine bir trafik kazasında babasına veda ediyor ve halasının yanında yaşamaya başlıyor. Şöyle anlatıyor hikâyesini:
“Sekiz yaşında katıldığım yüzme yarışmalarında Türkiye dereceleri elde ediyordum. Bir etkinliğe giderken trafik kazası geçirdik. Babamı kaybettim. Malatya’da halam ve ailesiyle büyüdüm. Yazları anneanneme giderdim. Lisede İstanbul’da okuyabilecek bir puanım vardı ama etrafımdaki insanlar ‘göremiyorum, küçüğüm gibi sebeplerle’ buna hazır olmadığımı düşünüyorlardı. Genel bir algı bu. Malatya’da kalarak fen lisesine devam ettim. 9 ve 10’da okul birincisiydim. İstediğim meslek dalları eşit ağırlıkta olduğundan tam burslu olarak TED Koleji’ne geçtim. Akademik yetkinliklerin yanında sosyal yetkinlikleri de önemsedim; Young Guru Academy’de gönüllülük yaparak donanımlı ve vicdanlı, yani çift kanatlı bir lider olmayı öğrendim. Lisenin sonlarında çocukluğumdan beri tutkum olan ‘yazma’ eylemi bana yarışmalarda derece aldırdı.
GÜN YAPAN TEYZELERE SORU OKUTTUM
Sağ gözüm yüzde 10 görürken sol gözüm hiç görmüyor. Günlük hayatımda mercek kullanıyorum. Bazen de insanların desteğine ihtiyacım oluyor. Üniversiteye hazırlık sürecim biraz çetrefilliydi. Farklı olarak benim sınavdan önce bir sınavım daha vardı: Bana soru okuyabilecek insanları bulmak. Okullardan, öğretmenlerden, anneannemin evinde gün yapan teyzelerden bana soru okumalarını rica ettim. Hayatta biz koşmadıkça bir şeylerin bize gelemeyeceğine inandım, okuyucularım bana gelemeyince ben onlara koştum. Bugün git gide artan mücadele gücüme ve beni kalpten destekleyen insanlar sayesinde buradayım.”
BİLİMSEL ÇALIŞMALARA YÖN VERMEK İSTİYORUM
Üniversitede kitaplarımı tarıyorlar, bilgisayardan dinlemeye çalışıyorum. Biriyle ders çalışmak bana daha yakın bir sistem ama onu bırakmayı planlıyorum. Çünkü o her zaman sizi birine bağımlı ediyor. Ben bağımsızlık hikâyesinin peşindeyim. Tekrar profesyonel olarak yüzmeye başlamayı düşünüyorum. Bağlama çalıyordum. Küçükken piyano çalışmıştım. Onu geliştirmek istiyorum. Gönüllülük projelerine devam etmeyi planlıyorum. Bilişsel ve sosyal yetkinliklerle yoğrulmuş bir şekilde bunları psikolojiyle harmanlayarak araştırma çalışmalarıma yön vermek istiyorum. Gelecekte de eğitim hayatıma yurtdışında devam etmeyi planlıyorum.
HİKÂYE BIRAKMA BORCUM VAR
Büyürken hayatın benden çok şey aldığını, bana borçlu olduğunu düşünüyordum. Kendimi hayattan alacaklı görüyordum. Büyüdükçe hayattan aslında o kadar da alacaklı olmadığımın, daha çok verecekli olduğumu farkına vardım. Bana çizilen çerçevenin içine en güzel fotoğrafı koyabilme, ilham, umut olabilme, ardımdan gelenler daha ileriye gidebilsin diye rol model olabilme gibi çok borcum vardı. Çocukluğumdan itibaren bunun için çabalamaya başladım. Sadece benim değil, benden sonra geleceklere de hikâye bırakma borcum var. Bu hikâyeyi bırakırken hayatın getirdikleriyle değil, hayata geçirdiklerimle bilinmek istiyorum.
BABAMDAN GÜÇ ALIYORUM
Şu anda Koç Üniversitesi yurdunda kalıyorum. Münazarayla ilgileniyorum, birçok farklı turnuvaya katılarak kendimi bu konuda da geliştirmeye çalışıyorum. İngilizceyi geliştirmeye çalışıyorum. Karşımda tanışmaya ve şekillendirmeye çalıştığım yepyeni bir hayat var. Zamanla öğrendim ki siz onu ne kadar şekillendirmek isteseniz de asıl yontucu görevini gören hayatın ta kendisi. Benim şekil almamda ise sanırım en çok babamın hayata bakışı ve öğretileri etkili oldu. Babama ‘Kızınızı büyütmüşsünüz’ dediklerinde, ‘Biz birlikte büyüyoruz. O, beni daha çok büyütüyor’ derdi. Ben de hayatıma aldığım insanlarda, yaptığım işlerde birlikte büyüyebilir miyiz diye bakıyorum.