Çavuşoğlu, çalışma ziyareti kapsamında geldiği Kuveyt’te, Al Anda gazetesine iki ülke ilişkilerine, Kuveyt’in yakın zamanda çözülen Körfez Krizi’ndeki rolüne, yatırım ve ticari iş birliklerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bakan Çavuşoğlu, “Kardeş Kuveyt ile mükemmel ilişkilere sahibiz. İkili ilişkilerimiz iyi kurulmuş ve kurumsallaşmıştır.” dedi.
Türkiye’nin, Kuveyt’in güvenliğine ve istikrarına önem verdiğini ifade eden Çavuşoğlu, Türkiye’nin 1990-1991 işgali sırasında Kuveyt’e verdiği güçlü desteğin bu ülkenin bağımsızlığına ve egemenliğine olan bağlılığın bir kanıtı olduğunu dile getirdi.
Çavuşoğlu, iki ülke iş birliğini kurumsallaştırmak ve farklı alanlardaki ilişkileri geliştirmek amacıyla 2014’te “Ortak İşbirliği Konseyi” kurulduğuna dikkati çekti.
Parlamentolar arası da güçlü temaslar olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, Kuveyt’in Körfez bölgesinde güçlü bir parlamento geleneğine sahip olduğunu hatırlattı.
Çavuşoğlu, ekonomik tarafta, ekonomik ve ticari ilişkileri ilerletmek için doğru platformları sağlayan “Ortak Ekonomik Komite” ve “İş Forumu” bulunduğuna değinerek, “Kuveyt ve Türk halkının yanı sıra tüm bölgemizin yararına yürütmeyi planladığımız mükemmel ilişkilerden zevk alıyoruz.” ifadesini kullandı.
“KUVEYT, BÖLGEDE İYİ BİR MUHAKEME, BARIŞ VE DAYANIŞMA ÖRNEĞİDİR”
Kuveyt’in Körfez krizinin çözülmesindeki aktif rolüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
“Türkiye, Kuveyt’in bölgesel çatışmalardaki arabuluculuk rolünü ve diyalog ve karşılıklı anlayış yoluyla barışı ve güvenliği sürdürme konusundaki konumunu çok takdir etmekte ve değer vermektedir. Kuveyt’ten ayrıldıktan sonra Umman ve Katar’ı ziyaret edeceğiz. Önce Kuveyt’i ziyaret etmenin Körfez sorunu bağlamında da sembolik bir önemi var. Kuveyt’in arabuluculuğunun, Katar ile Arap Dörtlüsü arasındaki yüzeysel çatışmayı sona erdirme konusundaki katkılarını takdir ediyoruz. Kuveyt liderliğini ileriye dönük vizyonlarından dolayı tebrik ediyoruz. Kuveyt, bölgede iyi bir muhakeme, barış ve dayanışma örneğidir. Kuveyt’in çabaları, Körfez anlaşmazlığının tam ve kapsamlı çözümü için çok olumlu bir atmosfer yarattı. Körfez krizini artık arkamızda bıraktığımıza göre, tüm Körfez bölgesi ile iş birliğimizi güçlendirmeye ve kendisi de Kuveyt’in vizyoner liderlerinin bir ürünü olan Körfez İşbirliği Konseyi (GCC) ile stratejik ortaklığımızı geliştirmeye hazırız.”
Çavuşoğlu, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının küresel ticareti olumsuz etkilediğini ve bir düşüşe yol açtığını hatırlatarak, Kuveyt ile 2019’da 700 milyon dolar olan ticaret hacminin, 2020’de 600 milyon dolar civarına gerilediğini aktardı.
Önümüzdeki dönemde bu rakamı artırmak için çok büyük bir potansiyel olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, “Türk şirketleri, ekonomik ve sosyal kalkınmanın anahtarı olan Kuveyt’teki altyapı projelerinde çok aktifler. Kendini dünya çapında kanıtlamış birçok başarılı inşaat şirketimiz var. Etkili ve uygun maliyetlidirler.” diye konuştu.
Çavuşoğlu, savunma sanayinin bir diğer önemli iş birliği alanı olduğuna dikkati çekerek, Türk şirketlerinin ortak üretime açık olduğunu ve bu fırsatın, istihdam yaratma ve ekonomi üzerindeki etkileri nedeniyle önemli olduğunu vurguladı.
Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
“Turizm, kültür ve eğitim daha fazla iş birliği yapabileceğimiz bazı alanlar. Türk turizm sektörü, dünyanın dört bir yanından gelen seyahat kısıtlamalarına rağmen hala olumlu yolda. Sağlık iş birliğinde de büyük bir potansiyel var. Kovid-19 salgını herkese sağlık turizmine olan ihtiyacı hatırlatıyor. Sağlık sektöründeki yetkililerimiz de bu cephedeki seçenekleri inceliyor. Bunu kardeşim Şeyh Ahmed ile de konuştum. Salgınla mücadele etmek ve gıda güvenliğini ele almak için birlikte çalışmaya karar verdik. Yakında ortak projeler üreteceğiz. Kişiler arası alışverişler mükemmel ilişkilerimizi daha da zenginleştiriyor. Kovid-19 kısıtlamaları nedeniyle kapalı geçen zor aylardan sonra Kuveytli kardeşlerimizi Türkiye’de tekrar ağırlamayı dört gözle bekliyoruz. Türkiye, yüksek öğrenim için önemli potansiyeller sunmakta.”
Bakan Çavuşoğlu, Türk şirketlerinin Kuveyt’te birçok önemli ve prestijli projeye imza attığını belirterek, “Kuveyt’in 2035 kalkınma vizyonu çerçevesinde ek sorumluluklar almaya hazırlar.” ifadesini kullandı.
“İSRAİL’İN YENİ YERLEŞİM YERLERİ VE FİLİSTİNLİLERE AİT EVLERİN YIKILMASIYLA İLGİLİ YASA DIŞI EYLEMLERİNİN SON AYLARDA ARTMASI TESADÜF DEĞİLDİR”
Bazı Arap ülkeleri ile İsrail arasındaki normalleşme sürecine ve Filistin meselesine dair Türkiye’nin görüşünü paylaşan Çavuşoğlu, “Bu sözde normalleşme anlaşmalarına ilişkin çekincemizi kaydettik çünkü bu anlaşmaların, BM kararlarında da yer alan, iki devletli vizyonu ve bu uzun süredir devam eden çatışmanın çözümü için yerleşik uluslararası parametreleri zayıflatma potansiyeline sahip olduğuna inanıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Çavuşoğlu, bahsi geçen anlaşmaların imzalanmasının, 2002 Arap Barış Girişimi’nin temel ilkeleri olan “barış için toprak” ve “normalleşmenin ardından barış” ile de çeliştiğine dikkati çekti.
Çavuşoğlu, şunlara değindi:
“Bu anlaşmalar, İsrailli liderlerin, bölgede normalliği sağlamak için işgal altındaki Filistin topraklarından çekilmek zorunda olmadıklarına inanmalarına yol açtı. Bu bağlamda, İsrail’in yeni yerleşim yerleri ve Filistinlilere ait evlerin yıkılmasıyla ilgili yasa dışı eylemlerinin son aylarda daha fazla Filistinlinin yerlerinden edilmesine yol açması tesadüf değildir. İsrail artık yasa dışı eylemlerine daha fazla cezasızlıkla devam edebileceğini düşünüyor. Bu zihniyet, Filistin sorununun çözümüne katkı sağlamayacak, aksine çok daha zor hale getirecektir. Normalleşme, Filistin davası pahasına olmamalıdır.”