Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki olumlu atmosfer sürüyor. AB’nin dönem başkanlığını 1 Ocak’ta Portekiz’e devreden Almanya Dışişleri Bakanı Maas bugün çalışma ziyareti için Ankara’ya gelecek ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüştü.
Görüşme sonrasında iki bakan basın toplantısı düzenledi, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bakan Çavuşoğlu’nun açıklamaları şöyle:
Bugün önce baş başa daha sonra heyetlerimizle beraber çok verimli toplantılar gerçekleştirdik. Gerek ikili ilişkileri, gerek AB ilişkileri gerekse bölgesel konuları ele alma fırsatımız oldu. İkili ilişkilerimiz pandemiye rağmen geriye gitmedi. Salgına rağmen ticaret hacmi 38 milyar dolar oldu. Önümüzdeki süreçte ikili diyalog mekanizmalarımızı canlandırma konularında mutabık kaldık.
Ve özellikle değişik alanlardaki işbirliğimizi güçlendirmek için birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Avrupa’da yabancı ve İslam düşmanlığı Almanya’da yaşayan Türk toplumunu da olumsuz etkiledi. Güvenli turizm konusunda vardığımız mutabakat herkese örnek olmaya başladı.
Biz bugün Kültür ve Turizm Bakanımızdan da aldığımız bilgilerle geleceğe yönelik aşılama süreci, bizim iki milyon aşı yapma kapasitemiz var. İleriki süreçte aşılama çalışmamızı devam ettirirken, güvenli turizmi daha da yürüteceğiz. Türkiye – AB ilişkilerinde pozitif atmosfer var.
Vize serbestisi hayata geçebilir, bu bir sözdür. Terörle mücadele daha somut adımlar atabiliriz. Yine kaçak göçle mücadelede yine olumlu adımlar atabiliriz. Ve bu olumlu adımları biz de Türkiye olarak görmek istiyoruz. Suriye’deki son gelişmelerle ilgili Maas’a bilgi verdim.
Şimdi çok önemli bir fırsat var, bunun heba edilmemesi gerekiyor. Bu konuda Ermenistan’ın da cesaretlendirilmesi gerekiyor. Filistin – İsrail meselesini de konuştuk.
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ise şu açıklamalarda bulundu:
Son dönemde çok sayıda pozitif sinyal olduğu için bu seyahati gerçekleştirmek istedik. Sık sık bir araya geliyoruz. Burada olmaktan çok mutluyum.
Elbette son yılın Türkiye ile AB arasındaki olaylar bazı izler bıraktı. Ve zor tartışmalarımız oldu Doğu Akdeniz konusunda örneğin… Müttefiklerin savaş gemileri karşı karşıya geldi. Bu tip olayları artık yaşamak istemiyoruz. Bu nedenle bu olumlu sinyallere eşlik etmek bizim için önemli.
Barbaros gemisinin Kıbrıs açıklarından çekilmesi de olumlu bir sinyal olarak olumlu tepki uyandırdı tüm taraflar tarafından…
Sevgili Mevlüt, bu tür doğrudan görüşmelerle birlikte 2016 yılında kararlaştırılan yeniden diplomasi yoluna girilmesi çok olumlu. Her iki tarafın da bu görüşmeleri pragmatik bir şekilde somut bir şekilde sürdürmesi olumlu sonuçlar ve engellerin kaldırılacağını düşünüyorum.
Tabi tartışmalı konuları da ele aldık. Fakat çözümsüz değil. Bu alanda birçok mekanizma var. Devletler hukukunun sunduğu mekanizmalar var. Böylece adil çözüme kavuşulabilir bu alanda.
Türkiye – AB arasındaki ilişkiler geçen yıl aslında çok memnuniyet verici değildi. Bir Alman Dışişleri Bakanı memnun olamaz, çünkü ülkelerimiz yakın bağlara sahip. Hep geriye bakıldı, artık ileriye bakmalıyız.
Biz Alman hükümeti olarak Türkiye’nin örneğin çok sayıda mülteciyi kabul ederek başarı sağladığını görebiliyoruz. İstanbul’daki sayın Şansölye’nin son ziyareti sırasında bizim bu konudaki örneğin yarı kalıcı mülteci barınakları konusundaki katkımız ele alınmıştı.
Soru: NATO nezdinde görüşmeler başladı, Türkiye ile Yunanistan arasında. Haftaya da istikşafi görüşmeler başlayacak. Türkiye tarafını hangi heyet temsil edecek? Brüksel ziyaretinizden neler beklemeliyiz?
Yunanistan’ın NATO bünyesinde kurulan mekanizma toplantılarına tekrar katılmaya başlamasından memnuniyet duyuyorum. Yunanistan hangi sebeple sadece deniz yetki konularını ya da Doğu Akdeniz ile ilgili meseleleri görüşeceğiz dedi bilmiyorum ama bu gerçekten doğruysa faydalı bir yaklaşım değil. Neden? Yunanistan ile Türkiye arasında çok kez gerginliğe yol açan konular var. Tüm bu konuları nasıl çözeceğimizi Yunanistan ile görüştük. 60 tur ne konuştuysak 61’incide de onu görüşeceğiz.
Doğu Akdeniz konferansı teklifinde bulunmuştu sayın Cumhurbaşkanımız. AB tarafına ilettik, henüz bir cevap gelmedi. Türkiye raportörü ile görüşeceğiz. Brüksel’e gitmişken ev sahibi ülkenin dışişleri bakanıyla baş başa görüşme gerçekleştireceğiz.
SORU: Yunanistan Başpiskoposunun sarf ettiği ifadeler tepki çekti. Bu konuda islamofobik söylemler içeren açıklamaların istikşafi görüşmelere denk gelmesi için ne diyorsunuz?
Maas: Ben ne patriği tanıyorum ne sözlerini duydum, biliyorum. Bu yüzden somut bir yorum yapamam. Bize göre din özgürlüğü çok önemli. Ve insanların dinlerini istedikleri şekilde icra edebilmelerini savunuyoruz.
SORU: Aralık ayındaki yaptırımların geri alınmasını bekliyor musunuz? Navalny konusunda ne diyeceksiniz?
Maas: Öncelikle Navalny konusunda şunu söylemek istiyorum. Kendisi kendi iradesiyle Rusya’ya geri döndü. Oraya varır varmaz tutuklanmış olması kabul edilebilir, anlaşılabilir bir husus değil. Rusya kendi anayasası açısından ve uluslararası sorumlulukları açısından hukuk devleti ilkelerine ve vatandaşların haklarını koruma ilkelerine bağlı ve bunlar da uygulanmak zorunda. Sayın Navalny’nin serbest kalması gerekir.
Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerde ise ben son haftaki gelişmeler açısından müteşekkir olduğunu ve bunları sürdürmeyi arzu ettiğimizi ifade ettim. Ve geleceğe bakmamız gerektiğini söyledim.
Çavuşoğlu: Türkiye olarak, gerek AB ile gerek Yunanistan ile başlattığımız temasların yaptırımlarla ilgisi yok. Yaptırımlardan korktuğumuz için değil, Aralık ayında olumlu cevap aldığımız için verdik. Yunanistan ise bazı ön koşullar ortaya koyuyordu. Yine bazı girişimler oldu, o zaman da Yunanistan’ın ön koşullarının devam ettiğini gördük. Biz o gün de hazırdık, bugün de hazırız. Önümüzdeki süreçte olumlu havayı devam ettirmek istiyoruz. Yunanistan maalesef provokasyonlara devam ediyor. Sürekli askeri tatbikatlar gerçekleştiriyor. NAVTEX ilan ediyor, orada hiçbir şey yapmıyor. Başpiskoposun açıklaması oldu. Tüm bunların amacını biliyoruz. Türkiye’yi provoke edip adım atacağız, AB’ye dönüp Türkiye
Biz yaptırımlardan korkan bir ülke değiliz. Korksaydık daha önceki adımı atmazdık. İnanıyoruz ki karşılıklı olumlu adımlarla devam eder.
Başpiskopos da bir din adamı. İslam’ın da bir din olmadığını iddia ediyor. İslam düşmanlığını insanlarda gördük, siyasetçiler de gördük. Ama ilk defa bir din adamının böyle bir söylem içinde olduğunu gördük, hayret ettik gerçekten. Umarım Yunanistan’da bu tür provokasyonlar yerine aklı selim hakim olur.
Ayrıntılar geliyor…