“Akıllı Şehirler ve Belediyeler Kongre ve Sergisi” programı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ile Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Fatma Şahin’in katılımıyla ATO Congresium’da düzenlendi.
Bakan Varank, burada yaptığı konuşmada, şehirleşmenin öncelikli alanlarından biri olduğunu, insanı merkeze alan, yaşam kalitesi yüksek ve değer üreten şehirler oluşturmaya gayret ettiklerini söyledi.
Türkiye’de belediyelerin 1950’li yıllarda başlayan ve yeni sorunlarla sosyolojik değişimleri beraberinde getiren “kırdan kente göç dalgası”na karşı yetersiz kaldığını hatırlatan Varank, söz konusu dönemin en çarpıcı örneklerinden birinin İstanbul olduğuna dikkati çekti.
Varank, 1994’te İstanbul’un nüfusunun 8 milyona, gecekondu sayısının da 640 binlere dayandığını anımsatarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, büyükşehir belediye başkanı seçildiğinde bu konulara ciddiyetle yaklaştığını dile getirdi. Bakan Varank, şöyle devam etti:
“Belki birileri sizin 5 yıllık görev sürenizi tamamlamanıza müsaade etmedi ama vatandaşlarımızı, suyu, havası, sokakları tertemiz bir İstanbul’la buluşturmanızı engelleyemediler. Ben o dönemlerde henüz 17-18 yaşlarında bir gençtim. Yedikule’deki evimizde ne çileler çektiğimizi hiç unutmuyorum. En çok da İstanbul’a bir çivi çakmaya, şehre faydalı bir iş yapmaya kalktığınızda karşınıza çıkanların olduğunu hatırlıyorum. Aynı zihniyet maalesef Türkiye’ye hizmet döneminde de hep karşınıza çıktı. Köprüler, havalimanları, tüneller için kolları sıvadığınızda onlar da ‘Yaptırmayız’ dediler. Siz hiçbirine aldırış etmeden milletimizin sesine kulak verdiniz. O ‘Yaptırmayız’ diyenlerin çoğu bugün siyaset sahnesinden silindi ama ‘Yaptırmayız’ dedikleri tüm projeler hamdolsun, milletimizin hizmetinde.”
“BELEDİYECİLİK BİR VİZYON MESELESİ”
İnsanlar ve şehirleri tehlikeye atan asırlık sorunlara karşı ortaya konan projelere yönelik bugün de “Yaptırmayız” diyenler çıktığına işaret eden Varank, “Yatırıma ve hizmete düşman bu anlayışın ülkemizin ve şehirlerimizin ihtiyaçlarını ötelemesine elbette müsaade edemeyiz. Çünkü belediyecilik, şehircilik bir vizyon meselesidir. Millete hizmet etmek bugünü değil, 10 yılı, 20 yılı hatta 50 yıl sonrasını düşünmeyi gerektirir.” diye konuştu.
Varank, bakanlık olarak teknolojik imkanların en iyi şekilde değerlendirilmesini teşvik ettiklerini ve bu nedenle akıllı şehirlere önem verdiklerini vurgulayarak, akıllı şehirciliğin enerji yönetimi, sıfır atık, perakende ticaret, ulaştırma, güvenlik, eğitim ve sağlık gibi pek çok alanda yenilikçi çözümler sunduğunu ifade etti.
Farklı alanlardan akan verinin işlenmesi, gerçek zamanlı şekilde şehrin dijital ağına yansıtılması ve küçükten büyüğe çok sayıda cihazın birbiriyle konuşmasının gerekliğini belirten Varank, “Yapılan son analizlere göre, akıllı şehir çözümleri önümüzdeki 10 yılda en az 20 trilyon dolarlık yeni bir ekonomi oluşturacak. Dolayısıyla nesnelerin interneti, büyük veri, yapay zeka, otonom araçlar ve enerji depolama gibi alt teknolojilerde topyekun bir entegrasyonun sağlanması gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“TÜRKİYE’NİN OTOMOBİLİ AKILLI ŞEHİR VİZYONUNUN TAMAMLAYICISI”
Varank, şehirlerin akıllı geleceği için Ar-Ge ve inovasyonun önemine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
“Bu manada Türkiye’nin Otomobili’nin de akıllı şehir vizyonumuzun tamamlayıcısı olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Bu girişimi sadece bir otomobil projesi olmanın ötesine taşıyan beraberinde getirdiği mobilite ekosistemidir. Artık otomobiller 5G teknolojisinin çığır açıcı etkisiyle hem tüm yaşam alanlarıyla hem de etrafındaki nesnelerle bağlantılı ve etkileşimli olacak. Şehirler akıllandıkça, mobilite daha hızlı dönüşecek, mobilite akıllandıkça şehirleri de dönüşüme zorlayacak. İşte biz de bu fırsatı gördük ve bu alandaki çalışmalarımıza hız kazandırdık.”
2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi’nin Türkiye’nin akıllı şehir ekosisteminin sağlıklı, kapsamlı ve sürdürülebilir bir biçimde oluşturulmasını hedeflediğini vurgulayan Varank, tüm süreç boyunca milli teknolojileri ve milli çözümleri teşvik ederek vatandaşların hizmetine sunacaklarını ifade etti.
Varank, akıllı şehir çözümlerinin vatandaşların aktif katılımıyla merkezi ve yerel kurumların iş birliğinde topyekun bir gayretle yapılmasına özen gösterdiklerini ifade ederek, “Bu kapsamda oldukça somut bir projemiz de var. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Esenler Belediyesi ile birlikte çalışıyoruz. Esenler’de 8 milyon metrekarelik bir alanda, akıllı şehir uygulamalarının hem yaşandığı hem de kent sakinleriyle birlikte geliştirildiği bir yaşam alanını beraber inşa edeceğiz. Kavşaklar, aydınlatmalar, sulama sistemleri ve atık yönetimi gibi uygulamalar akıllı sistemler üzerinden çalışacak. Altyapı ve üstyapı sistemlerini sensörlerle donatacağız.” dedi.
KAMU ALIMLARINDA “YERLİLİK” VURGUSU
Akıllı şehir pazarında kritik oyunculardan biri olmayı hedefledikleri bilgisini veren Varank, “Esenlerde kuracağımız bilişim ve yazılım teknolojilerine odaklanan TeknoŞehir ile akıllı mobilite alanında, küresel pazarı hedefleyen girişimciler çıkaracağız. Emin olun Türkiye bunu başarabilecek her türlü altyapıya sahip.” ifadelerini kullandı.
Belediye başkanlarına yerli ürün kullanma çağrısında bulunan Varank, şunları kaydetti:
“Kamu yatırımları ve alımlarının oluşturacağı ölçek sayesinde aslında pek çok alanda yerlileşmeyi ve millileşmeyi başarabiliriz. Belediyelerimize diyoruz ki mevzuatta açıkça yazılan yerli malına ilişkin yüzde 15 fiyat avantajını, teknoloji seviyesi yüksek ürünlerde lütfen etkin şekilde uygulayın. Yatırımları uzun vadeli planlama ve yerli ürünlerle hayata geçirme konusunda Bakanlığımız ile sanayi iş birliği projelerinde beraber çalışabilir, teknik danışmanlığımızdan en üst seviyede yararlanabilirsiniz. Hazırlanan ihale şartnamelerinde yerli malını dışlayan uygulamalara asla müsaade etmeyin. Yaptığınız yatırımların aciliyeti olabilir ancak bu durum sizi yerli malı temininden asla uzaklaştırmamalı. Topyekun kalkınma için yerliliği ve milliliği olmazsa olmaz bir ilke olarak hep beraber kabul etmeliyiz. Bu iradeyi ortaya koyabilirsek, savunmadaki başarımızı pek çok alanda hayata geçirmemizin önünde hiçbir engel kalmayacak.”