Denizlerde av yasağının 1 Eylül itibarıyla kalkmasına günler kalırken, balıkçıların, sürdürülebilir balıkçılık için boy, zaman, yer ve tür yasaklarına uyması gerekiyor.
Gırgır ve trol ağlarıyla avcılık faaliyetinde bulunan balıkçılar için 15 Nisan’da başlayan genel av yasağı, Akdeniz’de 15 Eylül’de, diğer denizlerde 1 Eylül’de sona erecek. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından su ürünleri avcılığında deniz ve iç sulardaki kaynakların sürdürülebilirliği ana amaç olarak belirlenirken, buna yönelik olarak da av sezonu boyunca denetimler gerçekleştirilecek. Bu kapsamda, Balıkçı Gemilerini İzleme Sistemi ile endüstriyel balıkçılık yapan gemilerin avcılık faaliyetleri anlık takip edilecek.
Bakanlık tarafından geçen yıl Sahil Güvenlik Komutanlığının da katkısı ve iş birliğiyle su ürünleri av yasaklarına ilişkin toplam 120 bin 603 denetim yapıldı. Denetimlerde, kaçak avcılıkla elde edilen 828 ton su ürününe el konuldu. Yasa dışı avcılık faaliyetinde bulunan ve satışını yapan 8 bin 640 kişi ve iş yerine toplam 18 milyon 215 bin 402 lira idari para cezası uygulandı.
Denizlerde faaliyet gösteren 10 metreden küçük balıkçı gemileri destekleme kapsamına alınırken, geçen yıl bu kapsamda 10 bin 297 balıkçıya, 8 milyon 200 bin lira destekleme ödemesi yapıldı. Uygulamaya bu yıl da devam edilecek.
AŞIRI AVCILIK UYARISI
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Su Ürünleri Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasan Hüseyin Atar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, av yasağında amacın, balıkların üreme dönemlerinde en az bir kez üremelerine imkan sağlamak olduğunu söyledi.
Bu yasağın eylül ayı itibarıyla sona ereceğini anımsatan Atar, “Avcılığın yasak olduğu dönem su ürünleri kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir işletilmesi bakımından büyük önem taşıyor. Bu arada avcılığı düzenlemek ve kontrol etmek amacıyla balık boyu, zaman, yer ve tür yasakları gibi bu düzenleme ve yasakların tamamı yıllardır süregelen bilimsel çalışmaların sonuçlarıdır. Balıkçılığımızın sürdürülebilir olması, gelecek nesillerin de bugün yakalanan hamsi, palamut, sardalye, istavrit gibi sağlıklı balıkları tüketebilmeleri için bu düzenlemeler ve yasaklar kaçınılmaz bir zorunluluktur.” dedi.
Denizlerdeki balık miktarının sınırsız olmadığını belirten Atar, denizlerdeki balık stoklarına yapılan aşırı av baskısının, sürdürülebilir balıkçılık açısından tehlike yarattığını bildirdi.
Atar, bu nedenle Bakanlıkça, avcılık filosunu azaltmak için tekne geri alım programı başlatıldığını, bugüne kadar 10 metreden büyük bin 250 balıkçı gemisinin filodan çıkarıldığını aktardı. Buna rağmen aşırı avcılık, hedef dışı avcılık ve yasal boyun altında avlanan balıkların balıkçılığın en önemli sorunları olduğunu vurgulayan Atar, küresel ısınma ve çevre-deniz kirliliğinin de balıkçılığı olumsuz etkilediğini dile getirdi.
“HAFTADA İKİ KEZ BALIK TÜKETELİM”
Atar, yaşanan tüm olumsuzlukların etkisiyle balık stoklarında, tür kompozisyonunda, stoka katılımda, ürün ve verimlilikte, türlerin dağılım ve göçlerinde değişimlerle karşılaşılabileceğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“İklim değişikliğinin boyutlarının ne olacağı konusundaki bilinmezlik su ürünleri avcılığı ve yetiştiriciliğinde öngörülemeyen durumlar ortaya çıkarabilecektir. Örneğin istilacı diyebileceğimiz pek çok yeni tür denizlerimize girmiştir. Tüm bunlara rağmen, insan beslenmesinde 40’tan fazla zorunlu temel besinin hemen tamamına yakınını sağlayabilen yegane besin kaynağı olan balığı haftada en az iki kere tüketelim.”