Koray DURKAL – A Milli Kadın Voleybol Takımımız, Kanal D ekranlarından yayınlanan maçta Almanya’yı muhteşem bir oyunun ardından 3-0 yenerken, mikrofonun başında bu zaferi aktaran Başak Koç da dikkatleri üzerine çekti. Eski bir milli voleybolcu olmanın yanı sıra uzun süre gazetecilik yapan, 2008’den bu yana voleybol maçları anlatan, adeta 10 parmağında 10 marifet olan Koç ile hem spikerlik hayatını hem de Filenin Sultanları’nı konuştuk. Türkiye-Almanya maçında
ki anlatımın çok beğenildi. Bağırmadan çağırmadan da insanların maçtan keyif alabileceğini gösterdin. Bununla ilgili neler söylemek istersin? İçimde ne varsa onu yansıtmaya çalıştım. 2008’den beri de bunu yapmaya çalışıyorum. Sahada gördüğüm şeyler üzerine hikâyeyi kurgulamak ve abartmadan yansıtmak. Karşı takım iyi oynuyorsa gerçekten onları da tebrik edebilmek saygıdır. Bağırmaya çağırmaya gerek yok. Oynanan spor bir eğlence kültürü. Olimpiyat Oyunları da bu yüzden var.
‘İçimden geldiği gibi anlattım’
Beğenildiği kadar da eleştirildi… Bilinçli olarak mı seçtin bu anlatım tarzını?
Ben içimden nasıl geliyorsa öyle anlatıyorum. Meryem oynarken ‘Mavi Şimşek’ adını takıyorum. Tüm bunları içimden geldiği için yapıyorum. Meryem bundan hoşlandı mı hoşlanmadı mı bilmiyorum. Ben kızlarımız sahada olduğu sürece onlara inandım ve onların büyüklüğünü ve kanatlarıyla bizleri nasıl Tokyo’ya taşıdıklarına şahit oldum ve onları içimden
geldiği gibi anlattım.
Tokyo’da da senin sesinden maçları izleyebilecek miyiz?
Gerçekten çok istiyorum. Orada olmam yönünde de çok sayıda mesaj alıyorum herkesten. Bir görev verilirse gururla bunu yapmaya hazırım. Millilerimizin finale çıkacağına inayorum, ben de o maçta mikrofon başında olmak istiyorum.
Millilerimiz Türkiye’de ‘Wimbledon etkisi’ yarattı
Eski bir voleybolcu olarak Almanya maçı sonunda neler hissettin?
Yüreğim kıpır kıpırdı sahada olasım vardı. Dışarıdan izlemek gerçekten daha da zor. Vakıfbank’ta bir yıl takım menajerliği yaptım o zamanda öyle hissediyordum. Sahanın içinde olmak daha kolay ama kenarda olmak çok ama çok zor. O heyecanla birlikte o kadar gurur duydum ki onlarla. Wimbledon Etkisi diye bir gerçek vardır sporda. Maçlardan sonra bir anda çocukların da başarı grafiği yükselir. Kızlarımız toplumsal bir momentuma neden oldu. İşe herkes daha gülerek gitti, iş yerinde “Merve nasıl bir smaç vurdu, Meliha maçı nasıl bitirdi, Simge nasıl top çıkardı” diye konuştu. Bu tüm ekibin başarısı. O yüzden bu kıymetli başarıyla bende çok fazla heyecan ve gurur duydum.
Başantrenör Guidetti hakkında neler söyleyeceksin?
Guidetti çok özel bir antrenör. Bizim en özel kazançlarımızdan biri. Onunla ilk kez 2012’de gittik ve dokuzuncu olduk. O zaman gittiğimizde ilk kez olimpiyat köyü görmenin şaşkınlığı vardı. LeBron James oradan geçiyor, diğer sporcular oradan geçiyor, ‘Neler yapılıyor burada’yı hissettiğimiz zamanlardı. Tecrübeyi orada kazandık ama sportif manada istediğimizi gerçekleştiremedik. Bu jenerasyondan çok daha iyi işler çıkacak. ‘Yarının Sultanları’ dedi ve Türkiye’de büyük bir maceraya atıldı. Ekmeğini yediği ülkeye daha fazla ne katabilirimin derdinde. Başarıyla derdi olan bir maestromuz var. O yüzden bu özel adamın kıymetini bilmeliyiz.
Bir belgeseL kitap hedefim var
Yeni hedeflerin neler?
Mesleğimi çok seviyorum, tutkuyla yapıyorum ve bu ivmenin devam etmesini arzuluyorum. Maç anlatmaktan büyük keyif duyuyorum. Voleybol adına soruyorsak maç anlatımı adına mikrofon emanet edilirse, Tokyo’da olursam çok mutlu olurum. Dünya voleybolundaki gelişimi ortaya koyabilecek bir belgesel bir kitap en özel hedeflerimden biri. Eğlence voleybolundan modern voleybola geçiş sürecinde birçok kıstas var. Bunun hikayesi ve belgeseli benim için çok önemli.