Ataşehir‘de hiç tanımadığı 28 yaşındaki Başak Cengiz‘i yolda yürürken samuray kılıcıyla öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanan Can Göktuğ Boz‘un (27) avukat olan annesi Ayşe Necla Yomralıoğlu yazılı açıklama yaptı.
“AYAKTA DURACAK GÜCÜM YOK”
Yomralıoğlu açıklamasında “Günlerdir basında yer alan ve kamuoyunun vicdanını derinden sarsan, bu elim olayın tarafı olmak, evladımın bu türlü vahim bir olaya sebebiyet vermiş olması sebebiyle çok büyük bir utanç duyuyorum. Gencecik bir kız çocuğunun hayatını böylesine vahim bir olay sonucunda kaybetmiş olması beni kahrediyor. Ömrüm boyunca Başak Cengiz ve ailesinin acısını vicdanımda taşıyacağım. Hayatını kaybeden yavrumuz ve ailesi için hiç dinmeyecek bir acı içindeyim. Ne bedenen ne de ruhsal olarak ayakta duracak gücü kendimde bulamıyorum” sözlerini kullandı.
“BENİ GÖRMEK ONA DÜZGÜN GELMEMEYE BAŞLADI”
Oğlu Boz’un bebekliğinden yetişkinliğine kadar daima yanında olduğunu belirten Yomralıoğlu, oğlunun ergenlik sonrasında önemli bir ruhsal sıkıntıları olduğunu ve tedavisi için elinden geleni yaptığını sav ederek, “Uyuşturucu unsur bağımlılığı nedeniyle sırf kendine ziyan veriyordu. Bu bağımlılıktan da gördüğü tedavi sonucunda kurtuldu. Göktuğ’un babası Ali Boz ile boşanma kararı almamız ardından sağlıklı düşünememesi nedeniyle Göktuğ benimle olan tüm irtibatını ve diyaloğunu kesti hatta beni görmek ona yeterli gelmemeye başladı” dedi.
BABAYI SUÇLADI
Eşiyle boşanmasının akabinde oğlunun babasıyla yaşamaya başladığını, Baba Ali Boz’un da yeni bir hayat kurmasının akabinde oğlunun tüm ısrarlarına karşın kendisiyle yaşamayı reddettiğini kaydeden Avukat Yomralıoğlu açıklamasını şu biçimde sürdürdü: “Göktuğ benimle yaşamayı da beni görmeyi de reddetti. Ben 3 yıldır evladıma hasret yaşıyorum. Ne sesini duymama ne de onu görmeme müsaade etmedi. Tekraren sefer ikamet ettiği sitenin önüne gittim ve site güvenliğinden geçemediğim için sitenin önünde bekleyerek onu görmeye çalıştım. Göktuğ’un babası Ali Boz ile Göktuğ’un durumu ve hayatı ile ilgili bilgi almak gayesiyle her gün görüşüyordum. Ruhsal durumu, sıhhati, beslenmesi, sporu tümüyle ne durumda olduğu hakkında her gün ancak her gün irtibat halindeydik. Göktuğ’u içinde kaldığı yalnızlık durumunda çıkartabilmek ismine tekraren sefer onunla birebir konutu paylaşmak istediğimi en azından onu görmeme müsaade vermesini, ona erişemediğim için babası Ali Boz aracılığıyla talep ettim”
“BU HALDE YAŞAMASINA MÜSAADE ETMEZDİM”
“Kendimi, evladıma kalan ömrüm boyunca bir kez daha sarılamasam da yüzünü bir kez daha göremesem de olur kâfi ki o düzgün olsun biçiminde telkin ettim” denilen açıklamada Yomralıoğlu, oğluyla en son Eylül ayında görüşebildiklerini ve kelam konusu görüşmenin akabinde oğlunun hem bedenen hem de ruhen makus durumda olduğunu gözlemlediğini belirtti. Bu müşahedenin akabinde babasının oğluyla daha fazla vakit geçirmesini ve onunla uyumasını rica ettiğini öne sürülen açıklama şöyle devam etti: “Ancak tüm bu durum içerisinde Göktuğ’un birine ziyan verme ihtimali bir defa dahi aklıma gelmedi. Çünkü çocukluğundan bugüne canlı cansız hiçbir varlığa ziyan veren bir tutumu olmadı tam aksine olabildiğine ürkek bir çocuktu. Ben sırf kendini yapayalnız hissetmesinden ve kendine ruhen ve bedenen ziyan vermesi durumundan korktum. Benimle yaşamasını sağlamak ve tedavi sürecini devam ettirebilmek için daima tabipler, tedavi sistemleri ve çıkış yolları aradım ve hiç pes etmedim. Göktuğ’un konutunda yer alan yazıları, notları, yaşadığı meskenin durumunu basında yer alan haberler den gördüm. Ben çocuğumun meskenine adım atıp bu durumu görebilseydim bu halde yaşamasına müsaade etmezdim, gerekirse kolluk kuvvetleriyle de olsa tedavi görmesini sağlardım.”
“YAŞANANLARIN SAVUNULACAK BİR YANI YOK”
Oğlunun yaşadığı zihin karmaşasının ve ruhsal durumunun bu kadar bir hal aldığını görememesi nedeniyle Can Göktuğ Boz ve Başak Cengiz’in hayatını koruyamamış olmamasının kendisini kahrettiğini belirten Yomralıoğlu, “Olayın vahimliği ve yaşadığım his durumunun karışıklığı nedeniyle Göktuğ’un tutuklanmasına karar verilen Sulh Ceza Hakimliği sorgusuna ceza hukukçusu olamamama karşın avukatı olarak katıldım. Ne oğlumu savunacak ne de hareketlerini savunacak değilim. Çünkü yaşananların savunulacak bir yanı yok; bunu olayın faili olan oğlum da açıkça ikrar ediyor” tabirlerini kullandı.
“OĞLUM ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK GEZSİN DİYEMEM”
Çok üzgün olduğunu kaydeden Yomralıoğlu, “Olayın faili olan oğlumun avukatı olarak evraka müdahil olmam ve ruhsal sıkıntıları olduğunu ileri sürmem nedeniyle oğlumu işlediği cürümden kurtarmaya çalıştığım düşünülüyor. Lakin ben ne oğlumun işlediği hatadan kurtulması ne de itibarımın zedelenmemesi peşindeyim. Hayatının baharında gencecik bir kız benim oğlumun hareketi nedeniyle son nefesini vermişken ‘Ben oğlum elini kolunu sallayarak gezsin’ diyemem, isteyemem. Bunu ne bir anne ne bir bayan ne de bir avukat olarak isteyemem” sözlerini kullandı.
“VERİLECEK KARAR KARŞISINDA BOYNUM KILDAN İNCEDİR”
Soruşturma belgesine oğlunun cezai ehliyetinin sorgulanmasını için 17 Kasım tarihinde dilekçe sunduğunu belirten Yomralıoğlu, açıklamasını şu halde sonlandırdı: “Bu dilekçe benim bu evraka sunacağım son dilekçe olacaktır. Ayrıyeten savcılık tarafından verilen yayın yasağı kararında da rastgele bir müdahalemin olmadığını, mevcut belgede bu istikamette bir talebimin olmadığını da bildirmek zaruriliği hissediyorum. Bahse mevzu yasak taraflardan bağımsız olarak re’sen alınmıştır. Vahim olayın yaşandığı gece bende o hayatının baharındaki yavrumuzla birlikte yaşamayı bıraktım sırf ve sırf nefes alıyorum. Her ne kadar sorumsuz olmakla itham edilsem de bugün sorumluluk şuuruyla hareket ediyorum ve sorumlu bir anne, sorumlu bir avukat, sorumlu bir bayan sorumlu bir vatandaş olarak yarın gün sonu itibariyle oğlum Can Göktuğ Boz’un müdafiliğinden istifa ediyorum. Yapılacak inceleme ve mahkeme tarafından verilecek kararın sırf gerçeği yansıtmasını ve adaletli olmasını temenni ediyorum. Yargı tarafından verilecek karar karşısında boynum kıldan incedir.”
Demirören Haber Ajansı – Son Dakika Haberleri