‘Öğrenilmiş çaresizlik’ adı verilen bu psikolojik rahatsızlık, başarıya giden yoldaki önemli engellerden. Araştırmalara göre, çoğu öğrenci, deneyimlediği başarısızlıklar yüzünden karamsarlığa kapılıp hiçbir şey yapamayacağını düşünüyor. Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Ekşi, asıl başarının olumsuz deneyimlerle oluşturulduğunu vurguluyor. Prof. Dr. Ekşi, ‘öğrenilmiş çaresizliği’, onunla baş etme yollarını ve bu konuda öğretmenlere, velilere düşen görevleri şöyle anlatıyor:
ÖFKE VE DEPRESYONA YOL AÇABİLİYOR
Öğrenilmiş çaresizlik, başarısızlığın sürekli deneyimlenmesinin ardından, insanda başaramayacağına yönelik gelişen köklü inanç olarak ifade edilebilir. Okullarda bunun örneklerine sık rastlanılıyor. Öğrenci bir derste, konuda başarılı olamadığında ve her defasında tüm çabaları başarısızlıkla sonuçlandığında, bu giderek daha az emek harcamasına ve sonunda tamamen denemekten vazgeçmesine neden oluyor. Bir öğrencinin üst üste dördüncü kez matematikte başarısız olduğunu düşünün. Öğrenci, zamanla matematiğin anlaşılmasının çok güç olduğuna ve başarı için kendisinin yeterince zeki olmadığına inanmaya başlar, cesareti kırılır, çabalamaktan vazgeçer. Bu öğrenciler, deneme-çabalama ve başarı arasındaki bağı dikkate almadan, başarısız olacağı inancından dolayı tekrar denemez. Sonuçta başarısız olduklarında da bunu denememelerine değil, zaten başarısız biri olduklarına bağlarlar. Bu olumsuz düşünceler öğrencilerin özgüvenlerini ve özsaygılarını olumsuz etkiliyor. Bu çocuklar destek almazsa, kaygı, uykusuzluk, iştahsızlık, öfke ve depresyonla sonuçlanan durumlar ortaya çıkabilir.
Öğrencilerin öğrenilmiş çaresizlikle başa çıkmak için olumsuz sonuç üzerinde kendi davranışlarının hiçbir etkisi olmadığına yönelik inançlarını kırıp, tekrar deneme noktasında azim göstermeye hevesli olmaları gerekir. Bu nedenle aile, öğretmen, arkadaş ve sosyal çevre, bu çocuklara yönelik yapamadığına, yapamayacağına veya yeteneğinin olmadığına dair yüklemelerden sıyrılmalı, tekrar denemeye cesaretlendirmeli.
BUNLARA DİKKAT
– Öğrenci çalışmak için düşük motivasyon gösterip derslerde ilgisiz ve pasif görünüyorsa,
– Nadiren soru soruyor, sınıftaki tartışmalara az ilgi gösteriyorsa,
– Öğretmen herhangi bir hatasını düzelttiğinde kolayca cesareti kırılıyor ve bu, onda görevini tamamlamaya yetenekli olmadığına dair bir algı oluşturuyorsa,
– Kötü notlar alışılmış hale gelmiş ve bunu kaçınılmaz gördüğü için okulda ne yaptığını ya da ne öğrendiğini önemsemiyorsa öğrenilmiş çaresizlik yaşıyor olabilir.
VELİLERE: ÇABASINI DESTEKLEYİN
– Sadece çocuğun yeteneği değil, öğrenme stilleri, öğretmen ve sınıf ortamı gibi öğrenmeyi etkileyen birçok faktör olduğunu unutmayın.
– Başarısızlıktan sadece öğrenciyi sorumlu tutmayın, öğrenmeye yönelik isteksizliğin altındaki nedenler ve başarıyı engelleyen faktörleri bulmakta açık olun. Sabit zihniyetli veliler, çocukların belli oranda yeteneğe sahip olduğuna inanır. Gelişim zihniyetine sahipler ise çocuklarının çalışarak ve çabalayarak engelleri aşabileceklerini bilir. Ona gelişim zihniyetiyle yaklaşın. “Sen bu konuda yetenekli değilsin, yapamazsın” gibi ifadeler kullanmayın.
– Yeterince zeki olmadığı veya yeteneği olmadığı için değil, yeterince çaba göstermediği için yapamadığını vurgulayın. Onu çalışmaya teşvik edin.
– Başarılı sonuç aldığında “Gayret gösterdiğin için başardın” mesajı vererek, çabasını destekleyin.
ÖĞRETMENLERE: CESARETLENDİRİN
– Çabaları için cesaretlendirin ve hata yapmaktan korkmak için bir neden olmadığına inandırın. Yanlış cevap verdiklerinde eleştirel olmamaya dikkat edin. Aksi takdirde yeni fikirler üretme ve hata yapma konusunda kendisini rahat hissetmez, denemeye ve hata yapmaya karşı bir korku geliştirebilir.
– Öğrencinin doğuştan gelen yeteneklerinden ziyade çabasını vurguladığınızdan emin olun. Böylece “Ben aptalım, yapamam, başaramam” şeklindeki bilişsel çarpıtmalarını “Yeterince çaba göstermediğim için yapamadım” diye değiştirmesi kolaylaşacak.
– Soru sorduğunuzda öğrenci, üzerine düşünmek yerine kolayca pes ediyor ve cevap vermekten kaçınıyorsa, onu düşünmeye teşvik etmek için süre tanıyın, ek ve daha kolay sorularla ona rehberlik edin. Böylece doğru sonuca ulaşan öğrenci kendine güvenmeye başlar.