Süper Lig’in 19. haftasında Beşiktaş ile Galatasaray kozlarını paylaştı. Karşılaşmanın ilk yarısından gol sesi çıkmadı ve devreye golsüz eşitlikle girildi.
Mbaye Diagne, mücadelenin 59. dakikasında Montero’ya yaptığı hareket sonrası kırmızı kartla oyun dışında kaldı ve takımını 10 kişi bıraktı. Dakikalar 79’u gösterdiğinde ise sahneye Josef de Souza çıktı ve Beşiktaş’ı öne geçirdi.
Son sözü 90+1. dakikada Nkoudou söyledi ve Beşiktaş, Galatasaray’ı 2-0 mağlup etti. Bu sonuçla birlikte Bu sonuçla birlikte siyah-beyazlılar 38 puanla liderliğini sürdürdü. Galatasaray ise 33 puanda kaldı.
SPOR YAZARLARI NE DEDİ?
Hürriyet Gazetesi yazarları Uğur Meleke, Güntekin Onay, İlker Yasin, Kanat Atkaya ve Banu Yelkovan, Beşiktaş’ın sahasında Galatasaray’ı 2-0 ile geçtiği mücadeleyi değerlendirdi.
GÜNTEKİN ONAY: DERBİ KRALI SERGEN YALÇIN
Beşiktaş, derbide kendi futbol anlayışıyla sahadaydı. Sezon başından bu yana üzerine koyarak kendisini liderliğe taşıyan futbol anlayışından ödün vermeden, o kendi oyun insiyatifini rakibine kabul ettirerek kazanmayı başardı. Maç boyunca oyunun kontrolünü elinde tutan siyah beyazlılar, sabırlı ve disiplinli bir futbol ile Galatasaray’a hemen hemen hiç şans tanımadı. 58’inci dakikada Diagne’nin atılmasına kadar olan bölümde de top yüzde 61’e 39 Beşiktaş’ın kontrolünde idi. Israrla kendi yarı sahasında, topun arkasında bekleyen Galatasaray karşısında Marcao’nun hatasıyla gelen net pozisyonu Larin değerlendiremedi. Aboubakar’ın Galatasaraylı stoperlerin arasında etkisiz kalması Beşiktaş’ın hücumda daha üretken olmasını engelledi.
TERiM’iN ETEBO SÜRPRiZi
Galatasaray ise puan olarak geride olmasına rağmen 90 dakikanın tamamında son derece pasif ve sadece savunmayı düşünen bir anlayışla sahadaydı. Fatih Terim, bu sezon sadece 3 maçta ilk 11’de şans verdiği Etebo sürpriziyle başladı. Burada amaç Beşiktaş’ın en güçlü bölgesi olan orta sahasına karşı tedbir almaktı. Ancak Etebo beklenen etkiyi yaratmadı. Orta alanın merkezinde Josef de Souza-Atiba 2’lisi rakiplerine net bir şekilde üstünlük kurdu. Savunmanın merkezinde Vida ve Montero hatasız oynadılar. Kanat bekleri Rosier ve Rıdvan da yüksek tempo-enerjiyle etkili oldular. Diagne’nin atılmasından sonra hemen hemen hiç hücuma çıkamayan Galatasaray karşısında sabırlı oynayan siyah beyazlılar sahanın en iyi oyuncusu Josef’in klas golüyle üstünlük sayısını yakaladı.
HAK EDEN TARAF KAZANDI
Derbi zaferi ve liderlik siyah beyazlılar açısından önemli ancak belki de daha önemlisi son oynadığı 8 resmî maçın 7’sinde kalesini gole kapatmış olması. Bu skorun ardından Beşiktaş yoğun ocak fikstüründe son derece değerli bir 3 puanı cebine koyarken Galatasaray da ezeli rakibine karşı son yıllardaki kötü serisine son veremedi. Luyindama’nın gole sebebiyet veren hataları, Diagne’nin kırmızı kart görerek önümüzdeki maçlar için takımı santrforsuz bırakması da sarı kırmızılı ekip açısından düşündürücü. Hak eden ve güvenli oynayan kazandı. Sergen Yalçın, 19 yaşındaki Ersin ve Rıdvan ile; 21 yaşındaki Montero ile büyük iş görüyor ve alkışı hakediyor.
İLKER YASİN: DIAGNE GİTTİ İŞ BİTTİ
Beşiktaş kazanmaya odaklı, Galatasaray beraberliğe razıydı. Diagne’nin kırmızı kart görmesiyle maç bitti. Beşiktaş. Yaklaşık 40 dakika 10 kişi oynayan G.Saray’ı kolay geçti.
HER ŞEYiN YERi VAR
Terim “Sözleşmem de sözüm de mayısta bitiyor” derken, Başkan Mustafa Cengiz “33 yıl daha beraberiz” diyerek, Terim’in transfer olmasa da şampiyon olacaklarını dediğini ifade ederken, hesapların ne olduğunu anlamak zor değil. G.Saray’da alışılagelen bu tiyatroyu böyle bir maç öncesinde gündeme getirmek neyin nesiydi? Sergen Yalçın’ın kredisi de Terim kadar var ama onlar böyle bir maç öncesi doğruyu, yani susmayı tercih ettiler. Her şeyin zaten bir yeri var.
iSMiNE YAZIK ETME ÇAKIR
“Ayak üstünde hep ayak, sevgili Çakır artık sen bu işi bırak.” En üst düzey organizasyonlarda başarılı yönetimlerine tanık olmuş biri olarak derim ki, Türkiye Ligi’nde kurulan sistemin manipülasyon uygulamalarının içinde olma. 351 maç geride kaldı. Gördüğünü değil, görmesi gerekenleri çalma. İsmine yazık etme. Dünün en doğru kararı, dört santra kararı dışında Diagne’ye gösterdiğin kırmızı kart.
YÜKSEK TOP ISRARI
Beşiktaş kazanmak, oyunda bozan değil oyunda oynayan, topa sahip olmak isteyen bir takım görünümündeydi Oğuzhan’la oyuna başlarken. G.Saray defansını yerden, göbekten hızlı paslarla delmek veya savunma arkasına Vincent Aboubakar ve Cyle Larin’i kaçırmak için Galatasaray’ın 10 kişi kalmasını beklemeye ne gerek vardı? Kenardan yapılan yüksek ortalar hep Marcao ve Luyindama’nın işine yaradı.
TERiM’iN ÇEKiNCESi
Oyun 79. dakikada Josef de Souza’nın golüyle bitti. Beşiktaş farka gidebileceği çok net pozisyonlarını değerlendiremedi. Ta ki bir kontrada uzatmanın ilk dakikasında Kevin N’Koudou’nun golüne kadar. Galatasaray’da Terim’in 2.5 aydır ilk 11’i görmeyen Etebo’yla başlaması, Feghouli’ye, iki Emre’ye, Ömer’e 11’de yer vermemesi peşinen Beşiktaş’tan çekindiğinin ifadesiydi. Koşan, dinamik, bozan Etebo’nun ilk yarı birkaç dripling dışında sahada göremedik. Diagne’nin kırmızı kartından sonra Beşiktaş oyunu tam anlamıyla kontrol altına aldı ve istediği gibi sonuçlandırdı.
ASLAN’A TRANSFER GEREK
G.Saray’ın belki 1-2 yeni transfere ihtiyacı var. Biri orta sahaya diğeri Onyekuru gibi kontratak oyuncusuna… Ama daha önemlisi Terim ile yönetim arasındaki oynaşın bitmesi ve futbolcular üstüne sinmiş ruhsal dinginliğin ve pasifliğin yine Terim tarafından bir takım ruhuna dönüştürülmesi…
Beşiktaş Sergen Yalçın’la ve takımdaşlık ruhuyla şampiyonluk yolunda iddiasını sürdürüyor. Kaleci Ersin, gençler Montero, Rıdvan, Ghezzal, Rosier ve tecrübeli Atiba, Aboubakar Beşiktaş’ı hedefe götürecek oyuncuların başında geliyor.
BANU YELKOVAN: DEPLASMAN TAKIMI SEVMEYEN DERBİ
Ligin zirvesini direkt ilgilendiren maça çıkarken kazanmaya daha çok ihtiyacı olan taraf Galatasaray, terazide ağır basan taraf Beşiktaş idi. Sezon başına kıyasla oyun kalitesini çok farklı bir noktaya taşıyan, ligde son 6 maçını kaybetmeyen ve evindeki son 5 maçında rakip kalelere minimum 3, toplamda 19 gol bırakan Sergen Yalçın ve ekibi hem moral hem takım oyunu hem de kilit oyuncuların formuyla daha önde görünüyordu. Galatasaray, tıpkı rakibi gibi hafta içi oynanan kupa maçında çeyrek final biletini cebine koymuş olsa da penaltılara götürerek kazandığı maçta çok iyi sinyaller vermemişti.
KiMSE MEMNUN DEĞiLDi
İlk 45 dakika sonunda maçtan kimse memnun değildi: Galatasaraylılar, dakika 22’de Diagne’ye yapılan faul sonrasında avantaj kuralını işletmeyerek Rosier’ye kart göstermek için maçın durduğu pozisyonda kalmıştı. Beşiktaşlılar, 35. dakikada Marcao’nun geri pasında araya girip topu kapan Larin’in kaleci Okan’la karşı karşıya kaldığı pozisyonda kalenin üzerinden auta yolladığı şutunda. Her iki takımın da rakibe verilen ve verilmeyen kartlar konusunda itirazları vardı. Hakem Cüneyt Çakır’ın düdüklerine yapılan itirazlar maç boyunca sürecekti.
10 KiŞiYLE iMKANSIZDI
Diagne, dakika 59’da Süper Lig’de ilk kırmızı kartını görerek takımını son yarım saatte 10 kişi bıraktığı anda maç Galatasaray adına bitti aslında. 11 kişiyle üstünlük sağlayamadığı rakibine karşı, 10 kişiyle kazanması neredeyse imkansızdı. Öyle de oldu.
İki takım arasında oynanan maçlarda 2017’den bu yana deplasman takımları değil kazanmak, gol bile atamıyordu. Kazanan ev sahibi Beşiktaş ve istatistik oldu. Luyindama’nın iki hatasından iki gol yiyen Galatasaray, maçı ve liderlik hayalini kaybetti.
KANAT ATKAYA: GÜÇTE DENGE DEĞİŞİMİ
İstanbul’un iki köklü kulübü mesajı, kazancı, havası büyük bir galibiyet hayaliyle kar altında sahaya çıkarken iyi ve heyecanlı bir derbi beklentisi de haliyle yüksekti. Futbol kalitesinin bu beklentinin altında kaldığı bir ilk yarı izledik. Beşiktaş’ın topla oynama oranlarına yansıyan üstünlüğü ve oyunu dikte ettirme isteği 20 dakika dolmadan kırıldı ve maçın terazisi dengelendi.
Pozisyon üretiminde iki takımın da güçlük çektiği gözlenirken, 30-35’inci dakikalar arasında bir yerde ‘güçte bir dalgalanma’ oldu, iki takım da golü kokladı. Marcao’nun vurduğu, Atiba’nın çizgiden savuşturduğu şutu, Beşiktaş’ın Larin’le değerlendiremediği net pozisyon izledi. ‘Güçte esas değişim’ ise Diagne’nin kırmızı kart görmesi ve Galatasaray’ın 10 kişi kalmasıyla yaşandı.
ÇAKIR’A ACiL FORM DiLERiM
Çok istenirse Diagne’nin kırmızı kart gördüğü pozisyonu konunun uzmanları hakkıyla tartışır ancak Cüneyt Çakır’ın genel olarak pozisyonları süzmekte güçlük çektiğine, iki takımın da kartlık bazı faullerini görmediğine/göremediğine, sahada nerede durduğunu şaşırdığına şahit olduğumuzu hatırlatayım… Kendisine acil form ve şifa dilemek lazım.
Sergen Yalçın eksilen Galatasaray’ı, Oğuzhan’ı Mensah’la, sarı kartı cebinde gezen Ghezzal’ı da N’Koudou ile değiştirerek yıpratma planını devreye soktu. Fatih Terim de bu değişikliğe Arda Turan’ı Donk ile, Belhanda’yı da Babel ile değiştirerek karşılık verdi.
Beşiktaş 10 kişi kalan rakibini baskıyı artırarak hataya zorlamak için çabaladı ve bu çaba Luyindama’ya yazılacak bir hata üstünden golü getirdi.
ETEBO FiLAN OLACAK iŞ DEĞiL!
G.Saray, ufukta zorlu deplasmanlar belirmişken zirve yarışında telafisi mümkün gözükse de ağır bir yara aldı. Bu maçın kaybedilmesini eksik kalmaya bağlamanın Galatasaray’a fayda sağlamayacağını, dün rakibini birkaç cılız pozisyon dışında zorlayamayan oyun zihniyetine dikkatle bakmak gerektiğini söylemeliyim. Kadro seçimi üzerinden eleştiri getirmeye sıcak bakmam fakat Etebo filan pek olacak iş değil; sanki zorlamamak lazım, öyle değil mi?
UĞUR MELEKE: RIDVAN VE JOSEF FARK YARATTILAR
Bu müsabakayı tabii ki iki ayrı perde olarak ele almak lazım. Kırmızı karta kadarki 60 dakika, yani birinci perde, karşılıklı bir kontrol oyunuydu. Sahada hemen her saniye temaslı bir futbol oynandı. Kimsenin kimseye alan bırakmadığı bir çarpışma futbolu vardı Dolmabahçe’de.
Terim’in başlangıç 11’indeki iki tercih kritikti. Birinci tercihi Luyindama belki talihsiz bir gün geçirdi, ama Aboubakar gibi sadece bitiren değil oyun kuran bir adamı caydırmak için yapılmıştı bu seçim. İlk 11’deki ikinci kritik seçim de Etebo’ydu. Etebo girdiği için Galatasaray diziliş değiştirmedi, yine 4-1-4-1 oynadılar ve Nijeryalı’nıın rolü de sol içteydi. Etebo’nun sol iç oynaması da bir önlem tercihiydi aslında. Zira sağ çizgideki Rosier-Ghezzal tehdidine karşı orada Saracchi-Emre Kılınç-Arda çok yumuşak bir karşılama grubu olacaktı. Etebo orayı sertleştirdi gerçekten de. Galatasaray genelde rakip stoperlere baskıya gitmedi, rakibini ikinci bölgede kalabalık bir ekiple karşılamayı tercih etti.
OĞUZHAN, MENSAH’I ARATTI
Sergen Yalçın’ın N’sakala’nın yerine kullandığı Rıdvan’sa, Beşiktaş’ın hücum opsiyonlarını artırdı. Sağ kanadın her zamanki kadar etkin olmadığı böyle bir günde, ana çıkış opsiyonu oldu Rıdvan. Ancak Mensah’ın yerine tercih edilen Oğuzhan bence bir fark yaratamadı. Hatta Mensah’ın ikinci-üçüncü bölge geçişini driplingle yapabilme ekstrasından da bir saat mahrum kalmış oldu Sergen Yalçın. Kırmızı karta kadarki bu 60 dakikada akan oyunda neredeyse net pozisyon yok. 33’te Galatasaray Marcao’yla bir duran top pozisyonu yakaladı, Beşiktaşlı Larin’in 35’teki net fırsatı da bir pas hatası sonucu oluştu zaten.
Tabii ki 60’ta gelen kırmızı kart bir kırılma anı… Beşiktaş’ın o dakikadan sonra oyunu rakip yarı alana yıkıp, daha fazla pozisyon bulması doğal. Terim’in bence kırmızı karttan sonra Arda-Belhanda’yı çıkarması doğru, ama 10’a 11 oynarken Babel yerine daha güvenilir bir adamı sokmayı (mesela Ömer’i) tercih edilebilirdi bence.
GOL KADAR DEĞERLi HAMLE
Bu sert çarpışmada, temas oyununda, nüansların galibi belirleyeceği bir maçta üç Beşiktaşlının fark yarattığını söyleyebiliriz rahatlıkla: Rıdvan hemen her ofansif aksiyonun içinde vardı, hak ettiği asisti de yaptı.
Atiba’nın 33’te Marcao volesini hissedip çizgiye koşması muazzam. Gol kadar değerli. Tabii klasik bir büyük maç oyuncusu olan Josef De Souza’ya da ayrı bir parantez açmak lazım. Josef’in varlığı arkasındaki stoperleri de, önündeki Atiba-Oğuzhan (ya da Mensah’ı da) yükselten bir faktör. Ligin ilk yarısı biterken yapılacak altın 11’lerin garanti ön liberosu Josef olacaktır sanırım.