ABD’de, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın (MbS) onayıyla işlendiğine ilişkin istihbarat raporunun yayımlanmasının yankıları sürüyor. Raporun ardından en kritik konu, Suudi Veliaht Prens’in olayla ilgili sorumluluğu olduğunun açıklanmasına rağmen, kendisine yönelik yaptırım kararı alınmaması oldu. Başta ABD siyaseti ve basını olmak üzere, dünyadan Washington yönetimine, Prens’e yaptırım çağrıları geldi.
‘HESAP SORMALIYIZ’
Temsilciler Meclisi Başkanı Demokrat Nancy Pelosi, “ABD hükümeti, Suudi Arabistan ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmeli ve yeniden ölçeklendirmelidir” dedi. Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi Başkanı Demokrat Adam Schiff, “Suudi Veliaht Prensi’nin ellerinde kan var. Amerika’da yaşayan bir gazetecinin kanı. Bunun hesabını sormalıyız” açıklamasını yaptı. BM Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard da, Suudi Veliaht Prens’e yaptırım uygulanması için ABD’ye çağrı yaptı.
‘BIDEN, KATİLİN GİTMESİNE İZİN VERDİ’
New York Times yazarlarından Nicholas Kristof, “Başkan Biden, Suudi katilin gitmesine izin verdi” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Kaşıkçı’nın arkadaşı olduğunu belirten Kristof, yazısında “Veliaht Prens arkadaşımı katletti ve biz bunun için hiçbir şey yapmadık” ifadelerine yer verdi.
CNN, “Biden, üst düzey Suudi isimleri cezalandıracağına dair söz vermiş olmasına rağmen, Veliaht Prens’e ceza vermedi” başlığını attı.
Kaşıkçı’nın da yazarı olduğu Washington Post gazetesinin yayın kurulu ise Biden’ın söz konusu kararının ardından bir yazı kaleme aldı. “MbS cinayetin faili, Biden ona geçit vermemeli” başlıklı yazıda, Biden’a bu konuda adım atma çağrısı yapıldı.
Neden ceza verilmedi
Joe Biden yönetiminin, Suudi Arabistan’ın fiili lideri olan Veliaht Prens hakkında yaptırım kararı açıklamamasına ilişkin birçok teori ortaya atıldı.
Bunlardan en çok kabul göreni ise, İran’a ve Ortadoğu’da terörle mücadeleye karşı ABD’nin bölgedeki en önemli müttefikini kaybetmek istememesi.
Reuters haber ajansına konuşan ve kimliği açıklanmayan üst düzey ABD’li yetkili, “Yaptırım kararları, Veliaht Prens ile çalışma ilişkisini korumak üzerine tasarlanmış gibi görünüyor. Hedef bağları koparmak değil ayarları yenilemek” değerlendirmesinde bulundu. Aynı haberde, Biden’ın tedbirli içgüdüleriyle hareket ettiği belirtildi.
YAPTIRIM NE OLABİLİR
Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’a getirilebilecek yaptırımlar arasında, ABD’de hakkında ceza davası açılması ve ABD’ye girişinin yasaklanması, vize kısıtlamaları, ABD’deki mal varlığına el konulması gibi maddeler sayılıyor. Ancak Joe Biden yönetimi bu tür bir adım atmamayı yeğledi.
‘İLİŞKİLER DEĞİŞECEK’
İstihbarat raporunun ardından yayınlanan 76 kişilik “Kaşıkçı yaptırımı” listesinde Prens’in yer almamasına yönelik eleştirilerin ardından ABD Başkanı Joe Biden dün yeni bir açıklama yaptı. Ülkesindeki Univision kanalına röportaj veren Biden, ABD’nin “iki ülke arasındaki ilişkilerde önemli değişiklikler açıklayacağını” söyledi. Biden, önceki gün Suudi Kralı Selman bin Abdülaziz el-Suud’la telefonda konuştuğunu ve ‘’onları insan hakları ihlallerinden sorumlu tutacağını’’ söylediğini aktardı. Biden, ‘‘Dün Kral’la konuştum ve ona açıkça kuralların değiştiğini, bugün ve pazartesi önemli değişiklikleri açıklayacağımızı söyledim” dedi.
TÜRKİYE’NİN BULGULARI CİNAYET RAPORUNDA
ABD istihbaratının soruş Cemal Kaşıkçı’nın 2 Ekim 2018’de Suudi Arabistan’ın İstanbul Büyükelçiliği’nde öldürülmesiyle ilgili istihbarat raporuna Türkiye de destek verdi.
Cinayet sonrasında Başkan Donald Trump döneminin Merkezi İstihbarat Örgütü’nün (CIA) Başkanı Gina Haspel Türkiye’ye gelerek incelemelerde bulunmuştu. Bu ziyaret sırasında Gina Haspel’e cinayet anıyla ilgili elde edilen ses kaydı da dinletilmişti.
Ses kaydında Kaşıkçı’nın öldürülmesi ve testereyle parçalara ayrılmasına dair sesler de yer alıyordu. Haspel, ABD’ye dönüşünde Türkiye gezisiyle ilgili Trump’a da bilgi vermişti. Ancak Trump döneminde, Suudi Arabistan ile aranın açılmaması amacıyla bu istihbarat raporu sümenaltı edilmişti.
Joe Biden yönetiminin açıkladığı bu raporda şimdi Türk istihbaratının baştan beri ortaya koyduğu, bunun planlı bir eylem olduğu ve en üst düzey talimatla gerçekleştirildiğine dair bulgular da yer aldı.