Her şeyi yaptık duvardan geçmemiz eksik diyebilirsiniz ama neden olmasın?
Cevabı en baştan verelim: Teorik olarak, bu mümkün.
Bu durumda akıllara şu soru geliyor: Nasıl oluyor da devasa boşluklardan oluşan maddeler, birbirlerinin içinden geçemiyorlar?
Örneğin duvara kafa attığımızı düşünelim. Kafamız da, duvar da atomlardan oluşuyor, tıpkı diğer her madde gibi. Peki neden kafamız duvarın içinden geçemiyor? Cevap elektronlarda gizli.
Elektronlar, atom çekirdeklerinin etrafında muazzam hızlarda, sürekli şekilde dönüyorlar.
Duvara kafa attığımızda duvarın yüzey kısmındaki elektronlar, kafamızdaki elektronlarla bir etkileşime girer. Burada bir fizik kanunu devreye girerek bu etkileşimini türünü belirler. O fizik kanunu ise “aynı yükteki parçacıkların, cisimlerin birbirlerini itmesi”dir. Dolayısıyla kafamız ve duvar, birbirlerini iterler.
Bu itme kuvvetinin gücü öylesine fazladır ki, doğada aslında hiçbir maddenin birbirine dokunmuyor olmasına neden olur.
Yani aslında hiçbir şeyi gerçek anlamda elleyemiyoruz, yalnızca çok fazla yaklaşabiliyoruz. Bu itme kuvvetinin gücü sırasında, bizimle duvar arasında iki arada bir derede kalan kafamız da muhtemelen kırılıyor tabii ki.
Fakat kuantum dünyası bu noktada yardımımıza yetişiyor ve umutlarımızı yeşertiyor.
Şöyle ki, yeterince fazla sayıda deneme yaparsak, bir denemede eninde sonunda kafamızdaki boşluklarla duvardaki boşluklar karşı karşıya gelecek ve sonucunda da karşıya geçebileceğiz.
Yine de hemen sevinmemek gerek.
Bu olasılık o kadar düşük ki, kafanız gözünüz yarılmadan deniyor olabilseniz bile binlerce yıl boyunca aralıksız ve seri şekilde denemenizi gerektirebilir…
Kim bilir, belki ileride bir teknolojik gelişmeyle duvardaki boşlukların yerlerini kendi vücudumuzdaki boşluklara uyacak şekilde düzenleyebilir ve artık duvarlardan geçmeye başlayabiliriz.