Üniversitenin Deniz Teknolojileri Meslek Yüksekokulu Sualtı Teknolojisi Programında görevli Özalp, Çanakkale Boğazı’ndaki nadide resiflerin yok olmaya başladığını söyledi.
Bölgedeki yaşlı anaç kolonilerin kaybedilme riskinin olduğunu belirten Özalp, Uluslararası Doğayı Koruma Birliğince nesli tehlike altındaki Akdeniz mercanları arasında gösterilen taş mercanlarının, bilinçsiz avcılık yüzünden ölmeye başladığını vurguladı.
Türkiye’yi temsilen sert mercan biyolojisi ve ekolojileri hakkında Japonya’da eğitim alan Türk deniz bilimcileri arasında yer aldığını dile getiren Özalp, şöyle devam etti:
“2018 yılında yürütücülüğünü yaptığım ve Türkiye’nin ilk sert mercan deniz transplantasyon projesi niteliğinde olan çalışmada, Dardanos bölgesinde 130 yetişkin koloni tespit edildi ve bunların 32’sinin proje kesin raporunda balıkçı ağlarının yüzeye çekilmesi sonucu öldüğü raporlandı. Dip ağları sert mercan kolonilerine takılarak yerinden söküyor. Bu bilinçsizce faaliyet sonucu ne yazık ki yüzlercesini öldürmeniz mümkündür. Balıkçı ağ atımlarının, çapalama gibi faaliyetlerin, yüksek biyoçeşitlilik oluşturan bu gibi alanlarda yapılmaması gerekir.”
“Bazı balıkçılar zarara sebebiyet verdiklerinin farkında değil”
Özalp, nesli tehlike altında olan “Cladocora caespitosa”nın, resif oluşturabilen tek tür olarak raporlandığını aktardı.
Bu canlının, çevresindeki birçok denizel organizmaya da yuva görevi üstlendiğini bildiren Özalp, şu bilgileri paylaştı:
“Bazı balıkçılar, koloni üzerine ağ atmaları sonucunda istemeden de olsa ne derece büyük bir zarara sebebiyet verdiklerinin farkında değil. Bu mercan resif bölgesinde aynı zamanda, denizlerin oksijen kaynağı olarak bilinen, sağlıklı posidonia oceanica çayırları bulunmaktadır ve geniş alana yayılmıştır. Cladocora caespitosa kolonileri içindeki boşluklara, ahtapot, ayı ıstakozu ve yavru karidesler yuva yaptığı gibi, mığrı gibi yetişkin balık türleri de mercan içindeki boşluklarda yaşam sürebilmektedir. Doğal bir kayalık oluşturmuş bu alanda balık ağı atımı yapmak, Çanakkale ve İstanbul boğazları ile adaları dahil Marmara Denizi’nde sahip olduğumuz tek nadide resif ekosisteminin yok oluşunu hızlandırmaktadır.”
İlgili kuruluşlara resmi proje raporları ve makalelerin sunulduğunu anlatan Özalp, bölge için özel koruma statüsü ilan edilmesinin beklendiğini ifade etti.
Bölgede 4 ila 9 metre derinlikte 98 nadide mercan kolonisinin kaldığına değinen Özalp, “Bunların tümünün bir balık ağı faaliyeti ile öldürülme riski göz ardı edilmemelidir. Sonuçta kaybedilecek olan mercan habitatı, tek ve en geniş mercan ekosistemidir. Bölgede önceki yıllarda gerçekleştirdiğimiz, valilik ve kolluk kuvvetleri ortaklı bir Sualtı Canlıları Koruma Projesi yapılmasına ve özel bakanlık izinli bir resmi koruma şamandırası olmasına rağmen birkaç balıkçı, ‘şamandıra çevresinde ağ atacağım’ diye inat ediyor. Neyi kaybettiğinin farkında değiller.” diye konuştu.
“İnsan üzülmeden edemiyor”
Doç. Dr. Özalp, söz konusu kolonilerin “zooksantel” olarak bilinen alg ile ortak yaşam süren bir tür olduğunu belirtti.
Bu algların fotosentez yaparak mercan kolonisinin yüzde 90’dan fazla temel besinini sağlarken, mercanın iskeletinde yaşam alanı bulduğunu dile getiren Özalp, “Balıkçı ağının takılması sonucu tepetaklak olan koloni polipi içinde yaşam süren alg, artık güneş ışığı alamadığı için fotosentezi bırakır ve mercan kolonisini terk eder. Mercan kolonisi, alg sayesinde fotosentezden gelen temel besin kaynağını kaybettiği gibi üstüne bir de planktonik beslenmenin de engellendiği duruma gelir. Besin alamayan koloniler beyazlar ve ölür.” ifadelerini kullandı.
Özalp, bölgede 2018 yılının aralık ayında, çok yaşlı yetişkin mercan kolonilerinin ters çevrildiğinin belgelendiği bilgisini verdi.
Bu acil durumun, zaman kaybetmeden bakanlığa raporlandığını aktaran Özalp, “11 yıllık bilimsel emek ve çaba içeren bilimsel doküman şu an inceleme altında. Eminiz ki Çanakkale’nin bu nadide resiflerine sahip çıkılacaktır.” dedi.
Söz konusu taş mercanı kolonilerinin 100 ve üzeri yaşlarda olduğuna dikkati çeken Özalp, şunları kaydetti:
“Yaşı 45-60 ve 58-65 aralığında olan diğer yetişkin kolonilerin de 2018 yılındaki balıkçı ağ atımından ağır tahribatlı olarak etkilendiği tespit edildi. Tüm koloniler telef olmuş durumdaydı. 2009 yılından bu yana yaptığımız ekolojik araştırmaları düşündüğümüzde insan üzülmeden edemiyor. Tam bir yok oluş bu. 130 anaç koloninin 32’sinin ters çevrilip öldürülmesi ne demektir? Kabul edilebilecek gibi değil. Balıkçılar bunun belki de farkında bile değil. Yakaladığı balıkların yavrularının, ıstakozların, karideslerin, ayı ıstakozlarının yavrularının burada barındığını bilse acaba bunu yapar mı?”