Şii din adamı Ayetullah Humeyni liderliğinde gerçekleşen İran İslam Devrimi’nin ilk anından itibaren bölge ülkeleri ve küresel güçlerle ilişkilerde sorunlar yaşanmaya başladı. Devrimin üzerinden 1 sene geçmeden ABD ile kriz yaşayan yeni Tahran yönetimi, ikinci yıl dolmadan ise komşusu Irak ile 8 yıl süren kanlı bir savaşın içinde yer aldı.
Devrimin yeni liderleri, bölgedeki güçlerini artırabilmek amacıyla Irak, Filistin ve Lübnan gibi ülkelerdeki bazı örgütlere destek vermeye başladı ve bazı oluşumları-örgütleri de bizzat kendileri kurdurdu. İran bugün de bu örgütlere destek vermeye devam ediyor ve bu durum bölgesel ve küresel güçlerle sorun yaşamasına neden oluyor.
İran ile 1979’daki ABD’nin Tahran elçiliğinin işgali ve çalışanların rehin alınmasıyla başlayan kriz ve gerilim, bugün de başka sorunlarla farklı bir boyutta devam ediyor. Son olarak geçen yıl Kasım Süleymani’nin öldürülmesiyle bu kriz yeni bir boyut kazandı.
Amerikan yönetimi, büyükelçilik çalışanlarının rehin alınması nedeniyle İran’dan petrol ithalatını 12 Kasım 1979’da durdurdu ve yaklaşık 8 milyar dolarlık İran varlığı 14 Kasım’da donduruldu.
İran’daki rejimi İsrail ve ABD için bir tehdit olarak gören Washington yönetimi, daha sonraki yıllarda da Tahran’a mesafeli davrandı ve yaptırımlara giderek, Orta Doğu’daki bu yeni rejimi her defasında cezalandırdı.
Washington-Tahran arasındaki buzlar ABD Başkanı Barack Obama döneminde nükleer anlaşmanın imzalanmasıyla kısmen erise de Donald Trump dönemiyle birlikte İran’a yönelik yeni yaptırımlar uygulanmaya başlandı. Bu ağır yaptırımlar nedeniyle İran, ekonomik krize girerken, zaman zaman durumdan rahatsız olan halk, gösteriler de düzenledi.
İranlılar, yeni ABD Başkanı Joe Biden döneminde yaptırımların hafifletilmesi beklentisiyle rahat bir nefes almayı ümit ediyor.
Tahran’ın Washington ile yaptırımların kaldırılması, bölgesel faaliyetler ve füze programı gibi konular nedeniyle anlaşmazlığı devam ederken, Suudi Arabistan ile Yemen krizi başta olmak üzere Basra Körfezi’ndeki iktidar mücadelesi nedeniyle yaşadığı gerginlik sona ermedi.
İRAN’DA ŞAH YÖNETİMİ VE DEVRİM ÖNCESİ OLAYLAR
İran’da Kaçar Hanedanı’nı devirerek 1921’de Pehlevi Hanedanlığını kuran Büyük Rıza’nın, İngilizlerle yapılan petrol anlaşmalarını feshetmesi ve 2’nci Dünya Savaşı sırasında Almanya ile yakınlaşması Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ve Birleşik Krallığın tepkisini çekti.
SSCB ve Birleşik Krallık bu nedenle ülkeyi işgal etti. Rıza Şah, iktidarın oğlu tarafından sürdürülmesini sağlamak için ülkeyi terk etti ve Güney Afrika’ya sürgüne gitmeye razı oldu. Bunun üzerine Muhammed Rıza Pehlevi 21 yaşında İran Şahı oldu.
Babasından farklı olarak yenilikçi bir anlayışa sahip olan Rıza Pehlevi’nin iktidardaki ilk yılları sakin geçti ancak 1963 yılında “Beyaz Devrim” olarak adlandırdığı bir dizi reformu hayata geçirmeye kalkışınca tepkilerle karşılaştı.
Şah, “Beyaz Devrim” ile petrol gelirinin artışını da değerlendirerek ülkeyi en kalkınmış 5 ülkeden biri yapmayı amaçlıyordu.
DEVRİME GİDEN YOL
Bugün bütün dünyanın konuşmaya devam ettiği, Orta Doğu’daki dengeleri sarsan ve kartların yeniden karılmasına neden olan İran Devrimi aslında adım adım geleceğini haber veriyordu.
Şii din adamı Humeyni, İran Şahı’nın Beyaz Devrimi’ne en net ve sert tepkiyi gösteren kişi oldu ve ABD karşıtlığı üzerinden geliştirdiği söylemi halk tarafından da benimsendi. Yaptığı konuşmalarla halkı harekete geçiren Humeyni, önce cezaevine atıldı ardından idam cezası aldı.
Humeyni’nin idam cezası alması üzerine Kum’daki nüfuz sahibi din adamı Ayetullah el-Uzma Muhammed Kazım Şeriatmedari devreye girdi. Siyasete mesafeli ve Şah’ın üzerinde de etkisi olan Şeriatmedari, Humeyni’nin Şiilerin 12 İmam mezhebine göre idamı caiz olmayan “Ayetullah-el Uzma” seviyesine çıkarılmasını sağladı.
İdam cezasından kurtulan Humeyni, 1964’te önce Irak, sonra Türkiye ve oradan da Paris’e sürgüne gitti. Humeyni sürgünde olmasına rağmen Şah’a karşı gelişen toplumsal muhalefetin önemli bir lideriydi. Humeyni ve takipçileri, 1963’ten itibaren iktidarı ele geçirmek için planlar yapmaya başlamıştı.
İran Şahı’nın toplumsal muhalefeti ve artan tepkiyi dikkate almadan 1971 yılında Pers İmparatorluğunun 2 bin 500’üncü yılı vesilesiyle yaptığı kutlama kitlesel gösterilere yol açtı.
Devlete bağlı Savak güçlerinin, 9 Ocak 1978’de protestolara katılan kalabalığa ateş açarak 100 kişiyi öldürmesi bir dönüm noktasını teşkil etti. Toplumsal tepki bu olayın ardından giderek büyüdü ve dönemin hükümeti, 8 Eylül 1978’de büyük kentlerde sıkıyönetim ilan etti.
Giderek büyüyen gösterileri bastıramayacağına kanaat getiren ve krizi yönetemeyen Şah Muhammed Rıza Pehlevi, 16 Ocak 1979’da ülkeyi terk etti.
Şah’ın ülkeyi terk etmesiyle Humeyni, 1 Şubat 1979’da ülkeye döndü ve 58 yıllık Pehlevi Hanedanlığı yıkıldı. Humeyni, önce 1 Şubat 1979’da hedefini duyurdu, ardından 1 Nisan 1979’da gerçekleştirilen referandum sonucu İran resmen “İslam Cumhuriyeti” oldu. Aralık 1979’da ülke, şeriatı ve Humeyni’nin dini liderliğini onayladı.
İRAN DEVRİMİNİN ARKASINDAKİ ÖNEMLİ İSİMLER
İslamcılar, solcular ve liberaller özellikle 1960’lardan itibaren fikir ayrılıklarını bir kenara bırakarak Şah’ın ülkenin çıkarlarını kötüye kullandığı düşüncesinde birleşti ve ortak amaçları “devrim” oldu.
Bu süreçte üniversite öğrencileri dönemin popüler düşüncesi olan marksizm-sosyalizm ile tanışmış, pek çoğu aydın olarak kabul ettikleri Tudeh Partisi’ne katılmış ve Şah aleyhine düzenlenen protestolara komünist cepheden destek vermişti.
Sosyolog ve mütefekkir Ali Şeriati, 1967-1973 yıllarında Tahran’daki Hüseyniye-i İrşad’da verdiği konferanslarla sosyalist-Müslüman ikilemi yaşayan üniversiteli gençler üzerinde etkili oldu.
Yeni nesil, İslam’a ve Humeyni’ye yakın gruplara yöneldi. Devrimin siyasi ve ideolojik fikrinin İslami olmasında Şeriati’nin konferansları ve kitapları oldukça etkiliydi.
DEVRİM YIL DÖNÜMÜ KUTLAMALARI VE KOVİD-19
İran’da her sene tüm şehirlerde geniş kitlelerin katılımıyla kutlanan devrim yıl dönümü, bu sene yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle sembolik bir şekilde kutlanacak.
Bu seneki devrim kutlamaları, İran’da kullanılan hicri şemsi takvim ve miladi takvim arasındaki farktan kaynaklı 1 günlük sekme ile 10 Şubat’ta kutlanıyor.
Başkent Tahran başta olmak üzere, ülkenin muhtelif şehirlerinde vatandaşlar araçların içinde ve motosikletlerin üzerinde oluşturacakları konvoylarla devrimin 42. yıl dönümünü kutlayacak.