Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi öncesinde Tugay Kaan Numanoğlu’nun atanması konusunda MHK’nın ne düşünmüş olabileceğini ve sakıncalarını paylaşmıştık. Korkulan başa geldi, müneccim olmaya veya sanki futbolumuz hiç hakemler üzerinden okunmuyormuş gibi akıl tutulmasına düşmeye gerek yoktu. Ali Şansalan, Atilla Karaoğlan, Bahattin Şimşek, Zorbay Küçük (bu sezon sakat) gibi son iki sezonun Türk hakemliğine sunduğu hem genç hem de yavaş yavaş tecrübe kazanan isimlerine güzel tanıklık ediyorduk. Hatta bu sezonun ilk haftalarının Trabzonspor-Beşiktaş, Başakşehir-Galatasaray gibi zorlu eşleşmelerinden büyük oranda alınlarının akıyla çıktılar, futbol kamuoyunda bilindik ve kabul görür sima kategorisine geçmeye başladılar. Bir de bu sezon düdüğü yeni yeni ıslanan Tugay Kaan Numanoğlu, Turgut Doman, Erkan Özdamar, Yasin Kol gibi Serdar Tatlı MHK’sının kazandırma gayretinde olduğu genç isimler dikkat çekti. İyi de gidiyorlar(dı).
LIVERPOOL-MANCHESTER CITY MAÇI DAHA KOLAY
Derbiler futbolumuzun Türkiye sathına dokunan yüzüdür. En özelidir, adrenalinidir, güç gösterisidir, ezeli rekabettir, tarihtir. En iddiasız oldukları dönemlerde bile zordur. Hiç abartmıyorum, Liverpool-Manchester City maçını yönetmek çok daha kolaydır. Odakları hakem değil, vizyonları farklı. Hatta VAR dönemi yokken hakemin esamesi okunmazdı. Sözde değil, özde marka değeri korunan bir yapı. Peki hakemliğin taçlandırma seremonisi olan derbileri kimler yönetir? FIFA kokartlılar, FIFA’ya adaylar, eski tecrübeli FIFA’lar yani kısaca ödül kıvamına gelenler veya altından kalkabilecek tecrübeliler. Elbette bu tanıma girenler de hata yaptı ve yapacak. Lakin sahada kontrolün elinden uçup, VAR’dan 4. hakemine hepsinin dağılıp kontrolü kaybettikleri bir maç izletme ve derin yara bırakma ihtimali yok denecek kadar azdı!
ALTIN YUMURTLAYAN TAVUK KESİLİR Mİ?
Tugay Kaan Numanoğlu, MHK’nın yeni yüzleri hemen kazanma hırsının ve bir şeyleri ispat etme aceleciliğinin ne yazık ki kurbanı oldu. Altın yumurtlayan tavuğu, keseyi hemen doldurma inadıyla kesmenin bedeli çok ağır oldu. Yenilerin yavaş yavaş enjektesi yapılırken “Bu riskin sırası mıdır?” ve “Derbiler hakem kazanma platformu değildir” diye özellikle belirttik. Önceki iki sezonda Süper Lig’deki toplam 612 maçtan sadece 4’ünü yönetmiş bir hakemin daha 3. yılındaki 5. maçında derbiye atamanın getirdikleri:
1- 3 büyüklerden sadece Galatasaray’ın bir maçında (Alanya) düdük çalan hakemi mental hazırlamadan, tecrübe hanesi dolmadan derbiye vermek hem hakemlere hem de kamuoyuna ve kulüplere karşı “Ben yaptım oldu” zihniyetiyle sorumlu bir davranış mıdır?
2- Tarihte başarılı hakemlik kariyerinde derbinin yanından geçemeyen onlarca isim var. Bu acelecilik, sağlıksız analiz ve kötü sonuçları ön görememenin cezasını sadece genç hakem Tugay Kaan Numanoğlu mu çekecek?
MHK’NIN YAŞAR KEMAL UĞURLU’YA VERDİĞİ MESAJ
3- Amatör Lig ya da Süper Lig hiç farketmez, gelecek vadeden bir hakemin kritik maçında ‘dağ gibi’ ekibi olmalıdır. Kulübelerin her daim sıkıntı olduğu memlekette 4. hakem ve hatta VAR ‘derbi tecrübesi yüksek’ isimlerden seçilemez miydi? Hayatında ilk kez Sergen Yalçın’la, Erol Bulut’la, ‘derbi kulübeleriyle’ karşılaşan bir isim (Turgut Doman) 4. hakem yapılarak otorite zafiyetine çanak tutuldu. VAR’daki Abdülkadir Bitigen bile dağılıp 2 net kırmızı atladı.
4- Hakemi derbi öncesinde yıpratmamak adına MHK’ların özel fikstürleri olur. Numanoğlu, Trabzon-Kasımpaşa maçını yönettikten sonra derbiye düşünüldüğünde MHK’dan aklı selim hiçbir isim itiraz etmedi mi?
5- Bitigen’in Süper Lig’de 6. sezonu. Pandemi öncesi Galatasaray-Beşiktaş derbisiyle FIFA kokartı ödülünü aldı. Numanoğlu gibi çok tecrübesiz bir ismin derbiye verilmesiyle FIFA’ya sürpriz aday gösterilen Yaşar Kemal Uğurlu’ya MHK’nın mesajı netti: “Biz seni kendi irademizle FIFA yapmadık. Gördüğün gibi derbiye bile kimleri veriyoruz, 40 yaşında FIFA mı seçeriz!”
BU ATAMAYLA NE KAZANILDI?
Çok şey kaybedildi!
Pek çok hakemi zihinsel olarak kaybettik (FIFA kokartlı hakemleri, yeni FIFA olanları, derbi için umutlanan önceki sezonların genç jenerasyonunu, belli
periyotta hedefi, hayali olan hakemleri).
Kim, hangi maça, nasıl bir hak edişle çıkacak sorusunun cevabını yani vizyonu kaybettik.
Umutlanılan gençleştirme operasyonunda zamansız inatla güveni kaybettik.
Tecrübe ve adalet kavramının değerini kaybettik.
YÖNETİCİ, NASREDDİN HOCA DEĞİLDİR
Ya tutarsa’ diyerek görevlendirme olmaz, pek çok bilimsel ve psikolojik kriter masaya yatırılır. Bu maç sorunsuz geçmiş dahi olsa gözleri görmeyen birinin attığı taşın hedefi vurmasından farklı olmayacak, bu zihniyet Fenerbahçe-Galatasaray maçı gelince de Turgut Doman’ı görevlendirmeye kalkacak, bu kez orada infial olacaktı. Genç isimleri cesurca kullanmak, tecrübe kazandırmadan derbide kurtlar sofrasına atarak olmaz. Sezona umutlu ve gayet iyi başlayan bir hakemin 9. maçında hayallerini yıktınız, imajını zedelediniz. “Bu nasıl hakem!” dedirttiniz ve kariyeri boyunca önüne servis edilecek 90 dakikaya çanak tuttunuz. Ve sözün kısası… Babasının maç öncesi işgüzar açıklamaları ve MHK’nın el birliğiyle kariyeri neredeyse başlamadan bitirilme noktasına getirilen bir hakemin hazin öyküsü yaşandı. Umarım tez zamanda toparlanır.