masya denince birçok insanın zihninde misket elması canlanır. Oysa bu güzide şehrimiz başka birçok özelliğiyle de ön plana çıkmayı hak ediyor. Şehir, dik kayalıklarla çevrili dar bir vadide kurulu. Ortasından boylu boyunca uzanan Yeşilırmak ve kenarında panoramik görüntüsüyle Osmanlı mimarisinin en güzel örnekleri ‘Yalıboyu evleri’… Amasya’nın kimliğine uyumlu bir görünüm oluşturan bu evler, tarihi sur duvarları üzerinde, ahşap çatkı arası kerpiç dolgulu olarak inşa edilmiş.
Adı gibi koyu yeşil akan Yeşilırmak ve üzerinde köprüleri, nehir kenarında bitişik nizam tarihi evlerle bütünleşmiş muhteşem manzara, kartpostallık bir görüntü… Amasya’ya yolu düşenler bilir. Özellikle batı tarafından şehre girenleri, Elma Dağı’nın tepesinde Ferhat ile Şirin’in heykelleri karşılar… Dağın eteğinde âşıkların sembolik mezarlarının yanı başındaki Ferhat ile Şirin Âşıklar Müzesi’nde Kerem ile Aslı’dan Romeo ve Jülyet’e kadar birçok aşk hikâyesini okuyabilirsiniz.
Âşıkları arkanızda bırakıp Amasya’nın manevi havasını teneffüs etmek isterseniz, rotanızı Sultan II. Bayezid Külliyesi’ne çevirin.
II. Bayezid’in oğlu Amasya Valisi Şehzade Ahmet tarafından 1481-1485 arasında yaptırılan cami, medrese, imaret ve şadırvandan oluşan külliyedeki caminin ihtişamlı taç kapısı, kitabesi Osmanlı mimarisinin en zarif örneği olarak karşılayacak sizi. Şehre hakim konumdaki Kralkaya mezarları ise antikçağ yazarı Strabon’a göre Mitridat Krallığı zamanında krallar adına yapılmış. Vadi boyunca sıralanan irili ufaklı
23 kaya mezarı bulunduğundan bölge ‘Krallar Vadisi’ olarak da adlandırılıyor. Buraya çıkıp fotoğraf çekmek ve kenti izlemek ziyaretçiler için bir tutkuya dönüşmüş son zamanlarda.
Helenistik dönemde yapılan ve Roma, Bizans ve Selçuklular zamanında tamir gören Amasya (Harşena) Kalesi de görülmeye değer yerlerden. Özellikle de kale içindeki sarnıçlar, su depoları, Osmanlı hamam kalıntıları, MÖ 3’üncü yüzyıla ait merdivenli yeraltı yolu, zindanlar ve Sultan Bayezid tarafından yaptırılan hapishane etkileyici.
İlhanlı mumyalarını görün
Amasya Arkeoloji Müzesi çeşitli medeniyetlerin eserlerinin sergilendiği bir müze. Müzede öne çıkan ise İlhanlılar döneminde nazırlık ve emirlik yapmış şahsiyetler ve yakınlarının mumyaları… Unutmadan; “Hey oğul, sen ki genç yaşında başını vatan ve millet uğruna feda etmişsin. Koy benim bu ihtiyar kelle de senin uğruna feda olsun” diyerek Atatürk’e destek veren Amasya müftüsü Abdurrahman Kâmil Efendi’ninkinin de aralarında olduğu balmumu heykellerin, Cumhuriyet dönemine ait eserlerin sergilendiği Milli Mücadele Müzesi’ni de ziyaret edin mutlaka.
Anadolu’nun Oxford’u
Tarihinde Pontus Krallığı’nın başkenti olan Amasya, Osmanlı döneminde de önemini korumuş, birçok Osmanlı şehzadesinin yetiştirildiği bir okul kimliğini taşımış. Bu nedenledir ki, 1861 yılında Amasya’ya yolu düşen Fransız seyyah G. Perrot, eğitim açısından zenginliğine hayran kaldığı bu şehri “Anadolu’nun Oxford’u” diye tarif etmiş. Eğitime bu kadar yüksek seviyede önem verilen şehirde, pozitif bilimlerin her alanında ilerleme kaydedilmiş. Örneğin dünyada ilk defa akıl hastalarının müzik ve su sesiyle tedavi edildiği Darüşşifa (Bimarhane) Amasya’da kurulmuş. Bugün söz konusu Bimarhane, Fatih Sultan Mehmet döneminin en ünlü hekim ve cerrahı olan ve ilk Türkçe cerrahi kitabını yazan Sabuncuoğlu Şerefeddin’in adına Tıp ve Cerrahi Tarihi Müzesi olarak kullanılıyor.
YEMEDEN DÖNME
Amasya elması
Merzifon keşkeği
Toyga çorbası
Bamya yemeği
Haşhaşlı cevizli katmer
Amasya yağlısı
Baklalı yaprak sarma
Kuşburnu-alıç-kızılcık marmelatı