Üniversitenin ilk yıllarında izlediği filmin etkisinde kalarak otostopla başlayan ilk yolculuğunu Sakarya’dan Düzce’ye yapan Samet Evren Ayçiçek, iki yıl içinde 81 il ve 500 ilçeyi gezdi.
Türkiye’nin il, ilçe ve köylerini gezerken zaman zaman evlere konuk olduğunu ve sofralarında misafir edildiğini belirten Ayçiçek, bazen ıssız sahillerde, ormanlarda ve görkemli dağlarda yolcuk yaptığını söyledi. Ayçiçek, “Özgürlük Yolu” isimli filmin etkisinde kalarak ülkeyi gezmeye nasıl karar verdiğini anlattı.
SADECE KİŞİSEL EŞYALARINI ALDI
“Sırtımda taşıdığım evim” dediği çadırını kurup, doğanın ve sessizliğin tadını çıkardığını ifade eden Ayçiçek, sırt çantasında çadır, kitap, tüp, tencere, hazır yemek, çay-kahve ve kişisel eşyaların bulunduğunu vurguladı.
“Amacım insan ve topraktı çünkü her bindiğiniz araçta farklı bir karaktere şahit oluyorsunuz. Ben her zaman otostop esnasında karşılaştığım insanları kitaplara benzetirim. Bu da kitaplarda karşılaştığımız farklı karakterleri tanımayı çağrıştırıyor. Yolculuklarım yakından uzaklara doğru gitti. Doğu Ekspresini kullanarak Kars’a, İshak Paşa Sarayı’na, Van’a kadar ulaştım.”
“81 İLİN ÇOCUĞUYUM”
“Annemin iki oğlundan biriyim ama aslında 81 ilin çocuğuyum. İlk uzun yolculuğumdan sonra yaşadıklarımı ve deneyimlerimi yazmaya başladım. Elime bir defter aldım ve o günkü yolu yazdım. Bir web sitesi açarak, yazılarımı burada paylaştım. Çok fazla şey yaşadım, gördüm ve insanlarla paylaştım.”
“Yazın yolda olan çok fazla insan görebilirsiniz fakat benim bir adım öne çıkmamın sebebi, kışın da yola devam etmektir. Kışın yolculuk yapmak, yaza göre daha fazla yük bindiriyor yani sırtınızda taşıdığınız malzeme sayısı artıyor ama bunların ötesindeki kışın yolun güzelliğini yaşayıp, bembeyaz yollarda seyahat ediyorsunuz.”
“Eksi derecenin altında, otostop yaparken yaklaşık bir saat boyunca hiç araç durmadı. Sonrasında bir şekilde yola devam edebildim.”
“HİÇBİR ZORLUK GEZME İSTEĞİMDEN VAZGEÇİREMEDİ”
“Bazen otogarlarda sabahladım, bazen bankalarda uyudum. Ancak hiçbir zorluk gezme isteğimden vazgeçiremedi. Bütün bu zorluklardan zevk aldım ve hiçbir zaman eziyet olarak görmedim. Çevremdekiler, ‘eziyet çekiyor’ şeklinde görse de her zaman zevk aldım.”
“Hayat tecrübelerle dolu. Ben de tecrübenin sıfırdan-yüze kadar hiçbir zaman son bulacağını düşünmüyorum. En yaşlı insandan da, en küçük çocuktan da öğrenebileceğimiz çok şey var. O yüzden hayat tecrübelerle dolu. Bunlar benim en büyük kaynağım oldu.”
“İNSANLARIN DÜŞÜNCELERİNE HAK VERMEYE BAŞLADIM”
“Farklı insanları tanıdıkça onların düşüncelerine hak vermeye başladım. Bu da bana empati yapma yeteneğini kazandırdı. İnsanlar bir şekilde karşıdakini ne kadar iyi anlarsa o kadar çok değer ve hak verebiliyor. Öbür türlü ortaya karmaşa, şiddet ve duyarsızlık çıkıyor ve saygı kaybediliyor. Saygı çok önemli saygının başında da empati var.”
“ÖNCELİĞİM HER ZAMAN İNSAN”
“Amacım, üniversiteyi bittikten sonra dünyaya açılmak. Dünyada çok daha fazla zenginlik, kültür, daha fazla insan topluluğu var. İnsana ulaşmak için yolculuklarıma devam edeceğim. Asya, Avrupa veya Amerika’ya yani kıtalar fark etmeksizin yolculuğum devam edecek. Yolculuğumun amacı her zaman insan ve insanı tanımak olacak. İnsan odağından sonra elbette doğa ve tarihi zenginlik geliyor fakat önceliğim her zaman insan.”