BAZI mesleklerde üniversite eğitiminden daha çok çıraklık eğitimi değerli görülür. El işçiliğinin ön planda tutulduğu bu mesleklerde işe ne kadar erken başlanırsa o kadar iyi. Mücevher işçiliği ve kuyumculuk da bunların başında geliyor. Ben de bu hafta ciddi bir el işçiliği ve yetenek gerektiren pırlanta işinde çalıştım. Ustalara göre bu işe nasıl başlarsanız öyle devam ediyor. “Eğer iyi bir ustaya denk gelirseniz ve size işi öğretmek için gayret ederse sektörün aranan ismi olursunuz” diyor ustalar. Onlara göre işi öğrenmek zor değil. Sadece biraz merak ve sabır gerekiyor.
ELEMAN BULAMIYORUZ
Yıllardır bu işin içinde olduğunu ve kendisinin de çay dağıtarak başladığını söyleyen Emil Güzeliş, “Artık bu işte çalışacak eleman bulmak çok zor. Burada biz kendimiz eğitim veriyoruz. Üniversitelerde çok alakasız bölümlerde okuyup bizde iyi yerlere gelen gençlerimiz var. Meslek liselerinden seçmeye çalışıyoruz ama gençler de isteksiz. İlk başlarda sabır gösterenler ise hiç işten çıkmıyor” diye konuştu.
KALBİ KAPALI ÇARŞI’YDI
Bu işin kalbi de yıllardır Kapalı Çarşı’ydı. Ama artık sektör farklı bölgelere kayıyor. Ben de Kapalı Çarşı’nın yakınında kalan ve Avrupa’nın en büyük pırlanta fabrikalarından biri olan Zen Pırlanta’nın üretim merkezinde çalıştım. Tüm aşamaları deneyimleme fırsatı buldum. 400 kişinin çalıştığı bu üretim merkezinde bir çırak nasıl işe başlıyorsa ben de öyle başladım. 13 yaşında bu mesleğe adım atan ve aynı zamanda firmanın yönetim kurulu başkanı olan Emil Güzeliş bana ustalık yaptı.
HAYDİ TEZGÂH BAŞINA
İlk olarak tasarımı yapılıp kalıbı çıkartılan ürünlerin birleştirildiği mıhlama bölümünde bir tezgâhın başına geçtim. Ustam Emil Güzeliş, “Sana bugün burada bir yüzük nasıl yapılır göstereceğim” dedi ve mıhlama bölümünde neler yapıldığını anlatmaya başladı. İlk önce bir pırlantanın yüzüğe yerleştirilmesi için ucunda hızla dönen bir iğnenin olduğu aletle yüzüğe çentik açmam gerektiğini söyledi. Ben ilk denememde biraz yamuk bir çizgi çizdim. Sonra yavaşça onları düzelttim. Dört köşede de çentik açtıktan sonra sıra taşı yerleştirmeye geldi.
MÜŞTERİ KABUL ETMEZ
Taşı yerleştirmeye çalıştığımda tam oturtamadığımı fark ettim. Taş yana yatık şekilde duruyordu. Daha sonra ustamın uyarısı ile çizgileri tekrar eşitledim. Bu defa taş yüzüğe daha dengeli oturdu. Ardından kargaburun pense ile taşı tutan çıkıntıları taşı kırmadan sıkılaştırdım. Taşa daha yakından ayrıntılı bakınca hâlâ yamukluk vardı. Usta, “Müşteri bunu kabul etmez” dedi ve kendisi bir daha düzeltme yaptı. Taş sonunda tam olarak yüzüğe oturdu.
RENGİ DEĞİŞTİ
Şimdi de sıra yüzüğe o parlak görüntüyü veren cila kısmına geldi. Önce bir demir zımpara yardımı ile yüzüğün etrafındaki parçaları temizledim. Sonra, daha yumuşak bir zımpara ile kenarlarını düzelttim. Cila masasına oturup hızla dönen makineye yüzüğü sürmeye başladım. Gerçekten de yüzük artık farklı bir görüntüye kavuştu. Ardından çeşitli kimyasallara batırdığımız ve yoğun buhara tuttuğumuz yüzük sarıdan gümüş rengine döndü.
TEK TEK KONTROL
Diğer mücevherler için taşların nasıl ayrıştırıldığını da gösteren Emil Güzeliş, masanın üstünde küçük bir pakette duran pırlantaları avucuma döktü. Değerini sorduğum da ise çok şaşırdım. İki tutamlık pırlantalar yaklaşık 1 milyon değerindeymiş. İlginç olan ise bu kadar değerli taşların herkesin ortasında durması ve işin normal bir parçası olması. Taşları ayrıştırmak ise tecrübe istiyor. Yüzlerce taş tek tek kontrol ediliyor.
SAÇTA BİLE ALTIN VAR
Değerli taşlar demişken işin bir de kısmı var. Sürekli olarak çalışılan altın yüzük, kolye ve bilekliklerden etrafa, çalışanların kıyafetlerine altın tozları saçılıyor. Ama bunlar boşa gitmiyor. Çalışanlar kıyafetlerinden, saçlarından bu tozları tezgâh altlarındaki bir deri örtüde biriktiriyor. Hatta ellerini yıkadıkları sudan bile ayrıştırılıyor. Bu şekilde yılda toplanan altın miktarı ise 100-110 kilogram.
KAÇ PARA KAZANIYORLAR?
Bu işe 13 yaşında da 25 yaşında da başlayabilirsiniz. Hatta ilk zamanlarda maaşınız 4 bin liradan başlıyor. Kazanılan tecrübe ve yapılan işe göre ücret kısa sürede 10 bin liraya kadar çıkabiliyor.