Kamuoyunda “sosyal medya yasası” olarak bilinen ve kısa bir süre önce yürürlüğe giren “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, sosyal medyaya yönelik düzenlemeleri içeriyor.
Kanunla internet kullanıcılarının kişisel başvurularında veya kamu kurumlarının bildirimlerinde yaşanan zorlukların aşılması için sosyal ağ sağlayıcılarla muhataplık ilişkisi kurulması amaçlanıyor. Kanunla İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’a “sosyal ağ sağlayıcı” şeklinde yeni bir tanımlama da getiriliyor.
Yeni düzenleme hakkında değerlendirmelerde bulunan Dr. Öğretim Üyesi Korhan Mavnacıoğlu, 1990’lı yıllardaki internet ile günümüzdeki interneti aynı şekilde ele alamayacaklarını, gelinen noktada internetin, bir kitle iletişim aracı olarak ele alınması gerektiğini söyledi.
Mavnacıoğlu, “Nasıl ki diğer kitle iletişim araçları olan gazete, televizyon, dergi ve radyo mecralarına yönelik düzenlemelere ihtiyaç duyuluyorsa aynı şekilde internet ve sosyal medyaya yönelik olarak da düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Sosyal medya kullanıcılarının bir kısmının farkında olduğu fakat büyük bir kısmının da farkında olmadığı veri güvenliği ve kişisel veri ihlalleri hem ülkemizde hem de dünyada önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.” diye konuştu.
Bireylerin, sosyal medya platformları üzerinden olumsuz durumlarla karşılaşmaları halinde doğal olarak bir muhatap aradığını ifade eden Mavnacıoğlu, mevcut durumda bireylerin, sosyal ağ sağlayıcılarına ulaşmak için bir dizi ve zamana yayılan prosedürden geçtiğini, bu prosedürler sonucu geri bildirim alınmadığı ve sorunun çözülmediği durumların da sıklıkla yaşanabildiğini aktardı.
“Bir kurumsal vatandaş anlayışıyla hareket edilmesi gerekmekte”
Korhan Mavnacıoğlu, sosyal ağ sağlayıcıların, yasanın gereklerini yerine getirme noktasında yapacakları faaliyetler ve yetkili kurumlar ile yapacakları iş birliğinin bir anlamda sosyal medya kullanımı sıralamasında dünyada üst sıralarda bulunan Türk sosyal medya kullanıcılarına verdiği değeri de ortaya koyacağını belirterek, şunları kaydetti:
“Aynı şekilde, bu derece global çapta faaliyet gösteren kurumların gözetmesi gereken kriterler arasında kurumsal vatandaşlık anlayışı da bulunmaktadır. Faaliyet gösterilen ülkelerde sadece bir kurum olarak değil, aynı zamanda bir kurumsal vatandaş anlayışıyla hareket edilmesi gerekmektedir. Sosyal ağ sağlayıcıların, yasaların gereğini yerine getirmesinin yanı sıra ticari faaliyette bulunulan ülkede vergi mükellefi olma, topluma fayda sağlamayı amaçlama, toplumdaki bireylerin zarar görmesini engelleyecek faaliyetlerden kaçınma gibi noktalar, bu şirketlerin kurumsal vatandaşlığın gereğini yapıp yapmadıklarını da ortaya koyacaktır.
Reklamverenlerin sosyal medya platformların olan ilgisi ve ticari markaların her geçen gün artan potansiyeli göz önüne alındığında Türkiye’deki reklam pazarından pay alamama durumu, sosyal ağ sağlayıcılar için ciddi gelir kaybına neden olabilir. Bu nedenle Türkiye gibi önemli bir ülkedeki faaliyetlerin devamı açısından söz konusu sosyal ağ sağlayıcıların yasaya uygun şekilde hareket edecekleri düşünülebilir.”
“Yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğunu görüyoruz”
Mavnacıoğlu, Türkiye’deki düzenlemeyle dünyadaki benzerlerine yönelik örnekler hakkında bilgiler verirken, sosyal ağ sağlayıcılarının kişisel veri kullanımına ilişkin politikaları ve kişisel veri ihlallerine ilişkin diğer ülkelerde de çeşitli düzenlemeler yapıldığını gördüklerini anlattı.
Mavnacıoğlu, devamla şu değerlendirmelerde bulundu:
“Geldiğimiz noktada sosyal medya olarak adlandırdığımız bütün platformların, kullanıcıların kişisel verilerini kullanmaya yönelik tasarlandığı görülmektedir. Kullanıcılar, çeşitli sözleşmeleri onaylasalar dahi verilerinin nasıl ve ne şekilde kullanıldığından emin olamamaktadır. İşte buradan hareketle yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğunu görüyoruz.
Türkiye’de olduğu gibi diğer ülkelerde de vatandaşların sosyal ağ sağlayıcılardan kaynaklı yaşadığı mağduriyetleri önlemeye yönelik yasalar mevcut. Yurt dışındaki örneklerde de sosyal ağ sağlayıcıların veri ihlallerine ilişkin olarak kapsamlı yasal düzenlemelerin var olduğunu görüyoruz.”
“Bir ticari işletmenin faaliyet gösterdiği ülkede ofis açması gayet doğal”
Mavnacıoğlu, söz konusu yasanın Avrupa ülkelerinde uygulanan yasalarla benzerlik gösterdiğini ifade ederek, yasaya göre, Türkiye’den günlük erişimi 1 milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcıların Türkiye’de temsilci belirlemesi gerektiğini kaydetti.
Mavnacıoğlu, “Bunu değerlendirdiğimizde sosyal ağ sağlayıcıların aslında birer ticari işletme olduğunu unutmamak gerekiyor. Bir ticari işletmenin faaliyet gösterdiği bir ülkede temsilci bulundurması ya da ofis açması gayet doğaldır. Aslında bu yasadan önce bu firmaların kendi inisiyatifleriyle Türkiye’deki kurumsal yapılanmalarını tamamlamaları gerekirdi. Yasanın gereklerini yerine getiren sosyal ağ sağlayıcıları, bunun sonucunda sosyal medya kullanıcılarının ve sosyal medya platformlarından etkilenebilecek diğer bireylerin de güvenini kazanabilecektir.” şeklinde konuştu.
Böyle bir yasa yürürlüğe girdiğinden sosyal medya kullanıcısı olsun ya da olmasın bütün vatandaşların haberdar olmasının büyük önem taşıdığını vurgulayan Mavnacıoğlu, şunları kaydetti:
“Çünkü sosyal medya platformları üzerinden yaşanan hakaret ve benzeri durumlarda bireylerin nasıl hareket edeceklerini bilmeleri gerekiyor. Bu yasanın uygulanması sonucu bireylerin yanında ticari işletmelere ve markalara da olumlu yansımaları olacaktır. Özellikle sosyal medya reklamcılığı ve dijital pazarlama alanındaki faaliyetler daha şeffaf bir şekilde yürütülecektir. Daha önce sosyal ağ sağlayıcılarının vergi politikası, faturalandırma ya da sosyal ağ sağlayıcılarla doğrudan muhatap olmak isteyen markalar, bu platformlara reklam vermeye yönelebilecektir. Sosyal medya platformları üzerinde yapılan paylaşımlar sonucu telif hakkı açısından sorun yaşayan ya da itibar kaybına uğrayarak mağduriyet yaşayan markalar da artık bu tür durumlarda karşılarında bir muhatap bulabilecektir. Markaların itibarının korunması noktasında da bu yasanın önemli bir adım olduğunu söyleyebiliriz.”