Üner, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ekim 2019’da İstanbul Dudullu Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyete başlayan BÜDOTEK’in, bankacılıktan lojistiğe, genetikten elektroniğe, kimyadan tarıma çok farklı sektörlerde çalışan girişimcilere ev sahipliği yaptığını anlattı.
Yeni kurulmuş bir teknopark olmalarına rağmen bünyelerinde başarılı olma yolunda önemli aşamalar kaydeden girişimlerin bulunduğunu ifade eden Üner, “Örneğin, Adastec adlı firma, üzerinde çalıştığı otonom araç projesi için yatırım almayı başardı ve Amerika’dan davet aldı. Epigenetix, hesaplamalı genetik araştırmalarında yurt dışına açıldı. FE Teknoloji, savunma sanayisinden ciddi projeler almayı başardı.” dedi.
“Devlet teşvikleri Ar-Ge kültürünün oluşmasına katkı sağlıyor”
Bülent Üner, teknopark bünyesinde 49 şirketin bulunduğunu, bu sayının tam kapasiteye ulaşıldığında 55’e yükseleceğini belirterek, şunları kaydetti:
“BÜDOTEK’te çeşitli alanlarda hizmet veren startup’lar ve büyük firmalar bulunuyor. Örneğin, Horizon adlı firmamız, hem tarımsal sensörler hem de bu sensörlerden alınan verileri analiz eden yazılımlar geliştirirken, Adastec adlı girişimci firmamız, otonom araç teknolojisi geliştiriyor. Anker Kimya plastifiyanlar üzerine çalışırken, Quantag nanoteknoloji, Arkel ve Politeknoloji elektronik, Epigenetix ise hesaplamalı genetik üzerine araştırma yapan startup’larımız… Öte yandan, makine mühendisliği alanında çalışan FE Teknoloji ve Encotherm ile robotik alanında çalışan SK Robotik de çalışmalarıyla öne çıkıyor.”
Devlet tarafından sağlanan teşviklerin, Ar-Ge kültürünün oluşması açısından oldukça önemli olduğunu vurgulayan Üner, Ar-Ge yapmanın ciddi bir maliyet olduğunu ve genç şirketlerin bu maliyetleri karşılamasının kolay olmadığını kaydetti.
Üner, teşviklerin itici bir güç olduğunu ancak bu teşviklerin gerçekten hak eden girişimcilere ve projelere verilmesinin önem taşıdığını ifade ederek, “Burada görev ve sorumluluk teknopark yönetici şirketine düşüyor. Her ne kadar zaman zaman teşviklerin şirketleri tembelliğe itme riskinden bahsedilse de uygulama yönetmeliğinin getirdiği takip ve denetim mekanizmaları bu teşviklerin yerinde kullanılmasında ciddi bir etken. Zaman içinde yeni teşviklerin sağlanması da beklenebilir.” diye konuştu.
“Boğaziçi Üniversitesi’nin insan kaynağı en önemli avantajlarımızdan biri”
Bülent Üner, BÜDOTEK’in yapısını, şirketlerin birbirleriyle etkileşimini artırma ve iş birliği zemini hazırlama doğrultusunda kurguladıklarını, şirketlere ilham veren bir atmosfer sunmak için çalıştıklarını söyledi.
Boğaziçi Üniversitesi’nin, hem bir araştırma üniversitesi olarak hem de sanayi ile iş birliği yetkinliği bakımından öne çıkan üniversitelerden biri olduğuna işaret eden Üner, şunları kaydetti:
“Üniversitemizin akademisyenlerine ve öğrencilerine erişebilme imkanı, teknoparkımızın şirketlere sağladığı en önemli avantajlardan biri. Öte yandan, girişimciliğin her yönüyle ele alınıp desteklenmesi gerekiyor. Risk almaktan, hata yapmaktan korkarak girişimci olunmuyor. Girişimcilik, hem bir kültür hem de cesaret meselesi… Risk alan girişimciler için bir güvenlik alanı ya da bir konfor alanı yarattığınızda önemli bir destek sağlamış oluyorsunuz.
Teknoparkların girişimciye sağladığı ilk şey çevre… Kendi gibi düşünen, risk alan başka girişimcilerle aynı çevreyi paylaşmak, etkileşmek, ‘yalnız değilim’ duygusunu hissetmek çok önemli. Teknoparkların oluşturduğu ekosistem, bu sistemin içinde girişimcilere sağlanan danışmanlık ve mentorluk hizmetleri de kıymetli destekler arasında yer alıyor. Teknoparklardan başarı öykülerinin çıkması ve bunların girişimcilerle paylaşılması da önemli bir esin ve motivasyon kaynağı oluyor.”