Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Ekonomide yeni dönem” söylemiyle Borsa İstanbul’un kasımdan itibaren küresel piyasalarda pozitif ayrıştığını belirten analistler, ekonomi yönetiminin taahhüt ettiği adımları atmaya devam etmesi halinde 2021’de pozitif ayrışabileceğini söyledi.
Ekonomi yönetimindeki görev değişimi ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) piyasa beklentilerine paralel adımlarıyla yükseliş eğiliminde hareket eden BIST 100 endeksinin 2021’de de benzer bir performans sergileyebileceği ifade ediliyor.
Analistler, BIST 100 endeksinin dolar bazlı incelendiğinde hala iskontolu olmaya devam ettiğini kaydederek, küresel piyasalardaki yüksek likiditenin gerekli adımların atılması halinde ilk duraklarından birinin Türkiye olmasının beklenebileceğini vurguluyor.
Bununla birlikte enflasyon beklentilerinin düşüş eğilimine girmesinin yabancı talebinin güçlenmesine katkı sağlayacağını bildiren analistler, Kovid-19 aşılama sürecinin gelişim sürecinin de yabancı portföy akımlarında önemli rol oynayacağını belirtiyor.
Portföy yöneticisi Işık Ökte, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2021’de yapısal, hukuk ve vergi reformu konusunda beklenen adımların atılması, TCMB’nin 2021’in ilk çeyreğinde yüzde 15-16 ile zirve yapması beklenen enflasyonu kontrol altına almadan faiz indirimlerine başlamaması ve “şahin” söylemlerini korumasının son 40 gündür süregelen yabancı sermaye akımlarının devam etmesi için hayati önem taşıdığını ifade etti.
ENFLASYONLA MÜCADELE EN ÖNEMLİ GÜNDEM MADDESİ OLMAYA DEVAM EDECEK
Kasımın başından bu yana, 40 işlem gününde Türk hisselerinin dolar bazında yüzde 40 getiri sağladığını ve küresel bazda Kolombiya’nın (yüzde 45) ardında ikinci sırada olduğunu kaydeden Ökte, aynı dönemde, MSCI Gelişen Ülke hisselerinin yüzde 14, MSCI Dünya endeksinin ise yüzde 16 kazandırdığını vurguladı.
Ökte, pozitif ayrışmanın arkasında yatan iki ana sebep bulunduğuna dikkati çekerek, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yabancı yatırımcıyı desteklemek konusundaki demeçlerinde Türkiye’nin pozitif reel faiz vermesi gereken bir ekonomi olduğunu söylemesi ve Naci Ağbal’ın TCMB Başkanlığına atanmasından bu yana enflasyonla mücadeleyi öne çıkaran şahin söylemi olduğuna inanıyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Son 40 günkü performansa rağmen, 23 Mart’ta başlayan ve 9 aydır devam eden küresel hisse rallisinde geride kalındığını anımsatan Ökte, gelişen ülke hisseleri ve MSCI Dünya endeksinin bu 9 ayda dolar bazında yüzde 66 getiri sağlarken, MSCI Türkiye endeksinin aynı dönemde yüzde 28, BIST 100 endeksinin ise yüzde 47 getiri de kaldığını hatırlattı.
Ökte, uluslararası piyasalarda doların zayıf seyrinin TL varlıkları desteklediğini ifade ederek, dolar endeksindeki aşağı yönlü trendin devam etmesinin, Türk lirası, Brezilya reali, Güney Afrika randı ve Meksika pezosu gibi varlıkların pozitif ayrışması anlamına gelebileceğini kaydetti.
2021’DE BORSA İSTANBUL’DA MADENCİLİK HİSSELERİ ÖNE ÇIKABİLİR
2021’de hisse senedi yatırımcısını bekleyen risklere de değinen Ökte, “TCMB’nin 675 baz puan faiz artırımı sonrası, kredi büyümesinin yavaşlaması ve Avrupa’da tüketici güveninin düşük kalmasıyla ihracatta yaşanabilecek olası sıkıntılar başlıca riskleri oluşturuyor. Hisse senetlerini destekleyen 3 ana temadan (risk priminin düşmesi, faizlerin düşmesi, büyüme eğrisinin pozitife dönmesi) ikisinin, gelecek sene Türkiye için negatife dönme riski var.” yorumunu yaptı.
Ökte, geçen yıl 38 tonla rekor altın üretiminin yaşandığı Türkiye’de, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in açıklamalarını kritik gördüğünü ve sektör bazında, 2021’de Borsa İstanbul’da madencilik hisselerinin öne çıkacağını düşündüğünü belirterek, “Dönmez’in gelecek 5 yıl içinde altın üretimini yıllık 100 tona çıkarma hedefinin, Borsa İstanbul’da işlem gören altın madeni ruhsat sahibi şirketlerin hisselerini pozitif ayrıştıracağı inancındayım. Yeni Ekonomi Programı’nda desteklenen sektörlerin başında madenciliğin geldiğini ve yeni maden yasasının da, madencilerle devletin beraber hareket edeceği alanları genişlettiğini görmekteyim.” ifadelerini kullandı.
Sınai sektörünün, dolar bazında 9 aylık küresel rallide yüzde 97 getiri ile öne çıktığı bir ortamda BIST 100 endeksinin yüzde 47, bankacılık endeksinin yüzde 21 getiri sağladığına dikkati çeken Ökte, büyümenin 2021’de beklenenden düşük gerçekleşmesinin agresif faiz artırımları sonrası muhtemel olduğunu, bu nedenle madencilik dışındaki sınai sektörünün piyasadan ve bankalardan negatif ayrışacağı bir döneme girilebileceğini belirtti.
BÜYÜK MERKEZ BANKALARI SERT DÜZELTMELERİ YUMUŞATMAYA DEVAM EDEBİLİR
AA Finans Analisti Cüneyt Paksoy da reel ekonomilerde iyileşme beklentilerinin, virüste ikinci dalga ve mutasyon endişeleri nedeniyle gerçekleşmemiş olmasının borsalar için şimdilik sorun teşkil etmediğini ancak, iyileşme geciktikçe borsalarda ara ara düzeltme süreçlerinin yaşanma ihtimalinin de masada kalacağını ifade etti.
Aşı çalışmalarının, virüs endişelerinin geride kalması için en önemli kriter olarak görüldüğünü kaydeden Paksoy, aşılanma sürecinin gelişimi ve başarısının piyasalar tarafından yakından takip edileceğini, bu sürecin ilk 3-4 aylık bölümünün ise en kritik dönem olduğunu dile getirdi.
Paksoy, “Salgını arkada bırakıp kademe kademe tam normalleşme gelene kadar her şartta ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) gibi önemli merkez bankaları devrede kalacaktır. Fed ve ECB, borsalarda çok sert düzeltme kalıplarının yaşanmaması için en önemli sigorta olmaya devam edecektir.” değerlendirmesinde bulundu.
Son dönemde TCMB’nın attığı önemli normalleşme adımları ve yapısal reform beklentilerinin desteklediği BIST 100 endeksi için yukarı yönlü hareket ve yeni rekor potansiyellerinin devam ettiğini kaydeden Paksoy, değerlendirmesine şöyle devam etti:
“Küresel bazda ABD borsaları önderliğinde çok sert düzeltmeler yaşanmadıkça, son dönemde hızı artmaya başlayan gelişen ülkelere para girişi tersine dönmedikçe ve kendi iç dinamiklerimizde enflasyon ve jeopolitik risk başlıklarına paralel kur ve faiz üzerinde önemli bir baskı olmadıkça, Borsa İstanbul’da ara ara düzletmeler gelse de yükseliş eğilimi ihtimali ve dolar bazlı 2.00-2.50 sent (cari kurla 1.480-1.850) potansiyel hedef aralığı geçerli olacaktır.”
Paksoy, teknik olarak kısa vadede gelecek olası satışların 1.350-1.400 bandı içinde ve üzerinde karşılandıkça, 1.435-1.450 bandı üzerinde ekstra güç kazanabileceğini, bu durumda kısa ve orta vadede 1.500-1.525 bandının yukarı yönlü kırılması halinde, 2 sent hedefini de içinde barındıran 1.575-1.650 geniş bandının potansiyel hedef olacağını kaydetti.
Gelebilecek satışlarda 1.350 puanın altında fiyatlamaların olması durumunda ise 50 günlük ortalamaya yakın olan 1.300 seviyesinin ilk önemli destek olduğunu belirten Paksoy, bu seviyelerin de altına inilmesi durumunda 1.200-1.250 bandının takip edileceğini ifade etti.