Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılma (Brexit) süreci yılan hikâyesi halini alan İngiltere’deki politik gelişmeler tam bir siyasi trajediye dönüştü. Göreve geldiği andan itibaren, ‘nasıl olursa olsun 31 Ekim’de Brexit’ mesajı veren ve parlamenterlere resmen savaş ilan eden İngiltere Başbakanı Boris Johnson darbe üstüne darbe aldı. 31 Ekim’de anlaşmasız Brexit’e karşı olan iktidar ve muhalefet partilerine üye parlamenterler ortak hareket ederek Johnson’ı frenledi. Önceki gece Başbakan olarak ilk oylamasını 301’e karşı 328 oyla kaybeden Johnson, dünkü kritik oylamayı da 299’a karşı 327 oyla kaybetti. Avam Kamarası’nda dün yapılan oylamada anlaşmasız Brexit’in önü kesilirken 31 Ocak’a kadar yeni bir ertelemenin önü açıldı. Bu gelişme karşısında hükümetin Avam Kamarası’yla çalışma imkânının kalmadığını gerekçe gösteren Johnson, 15 Ekim’de erken genel seçim yapılması önerisini masaya sürdü. Ancak üçte iki çoğunluk sağlanamadığı (298 evet/56 hayır) için bu öneri geçmedi.
Anlaşmasız Brexit’i önleme amaçlı metnin Lordlar Kamarası’ndan geçmesi ve Kraliçe’nin onayını alması gerekiyor. Oylama sonrasında konuşan Johnson, ‘teslim belgesi’ olarak nitelediği bu metinle AB ile müzakerenin efektif olarak sona erdiğini söyledi. Muhalefetteki İşçi Partisi’nin lideri Jeremy Corbyn, genel seçime ancak yasanın geçmesi ve Kraliçe’nin onayının alınmasının ardından destek olacaklarını söyledi.
Johnson, son iki günde hem Brexit sürecinin kontrolünü elinden kaçırdı hem de parlamentodaki çoğunluğu yitirdi. Bunlar yetmezmiş gibi Muhafazakâr Parti’de kelimenin tam anlamıyla isyan çıktı. Aralarında çok önemli isimlerin olduğu 21 parlamenter partiden ihraç edilirken AB, Johnson’ın ‘Brüksel ile anlaşma sağlama konusunda ilerlendiği’ yönündeki açıklamalarını boşa çıkaran bir rapor açıkladı.
İHRAÇ FIRTINASI
Brexit sürecinde en ağır darbelerden birini iktidardaki Muhafazakâr Parti aldı. Johnson’ın, Avam Kamarası’nın çalışmalarını askıya alan ve anlaşmalı Brexit opsiyonunu riske atan yaklaşımına karşı çıkan 21 parti üyesi, önceki gün muhalefetle birlikte hareket etti. Bu adımın sonucu ise ihraç oldu. İhraç edilen isimler arasında İngiltere’nin simge siyasetçilerinden Winston Churchill’in torunu Nicholas Soames ve eski Maliye Bakanı Philip Hammond da yer alıyor.
RAPORLAR OLUMSUZ
ANLAŞMASIZ Brexit konusunda şu ana kadar hazırlanan raporların hepsi olumsuz. Resmi raporlar, ülkede gıda, ilaç, yakıt sıkıntısı yaşanacağına işaret ediyor. Ulaştırma sektörünün büyük sıkıntı çekmesi, gümrüklerde kaos yaşanması ve sosyal giderlerde önemli artış olması da olası etkiler arasında. Dün yayımlanan Değişen Avrupa’da Birleşik Krallık başlıklı araştırma programının raporunda, anlaşmasız Brexit durumunda AB ile ticaret engellerinin de etkisiyle ülkenin resesyona doğru itileceği, İngiliz para biriminin değer kaybedeceği ve enflasyonun yükseleceği uyarısında bulunuldu. Anlaşmasız Brexit sonrasında Dünya Ticaret Örgütü kurallarına dayanacak bir İngiltere-AB ilişkisinde büyümenin AB üyesiyken yakalanan hızdan çok daha yavaş olacağı, on yıl içinde kişi başına gelirde yüzde 4-9 aralığında düşüş yaşanacağı raporda yer alıyor.
‘KRALLIK BÖLÜNEBİLİR’
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından DBRS, bir adım daha ileri giderek zayıflayan ekonomik ortam ve ülke içindeki ayrılıkların etkisiyle anlaşmasız Brexit’in Birleşik Krallık’ın bölünmesi riskini artıracağına dikkat çekti. DBRS, İskoçya’nın bağımsızlığını olası bir bölünmenin en muhtemel nedeni olarak görüyor.
Brexit’in olumsuz etkileyeceği ülkeler arasında Türkiye de gösteriliyor. Bunun nedeni ise Türkiye’nin AB’deki ikinci önemli pazarının İngiltere olması. Anlaşmasız ayrılığın Türk ihracatına olumsuz etkisi yıllık 2.4 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Brexit ile Türkiye’nin AB’deki önemli bir destekçisini kaybedecek olması da bir başka olumsuz unsur.
AVRUPA BİRLİĞİ: ALTERNATİF YOK
JOHNSON’ın mevcut Çekilme Anlaşması’na itirazının odağında Brexit sonrasında İrlanda ile Kuzey İrlanda arasında fiziki sınır oluşmasını engellemek için oluşturulan tedbir maddesi (backstop) yer alıyor. Johnson, daha iyi bir çözüm bulunana kadar İngiltere’yi AB ile gümrük birliğinde tutacak, Kuzey İrlanda’nın da Ortak Pazar kurallarına bağlı kalması sonucunu doğuracak maddenin iptalini istiyor. Londra, bu talebe rağmen şu ana kadar tedbir maddesine alternatif bir öneri üretemedi. Brexit önlemlerini içeren son raporunu dün açıklayan AB Komisyonu, şu aşamada tedbir maddesinin alternatifi olmadığını belirtti. Sürenin daralması ve İngiltere’deki siyasi durumun anlaşmasız ayrılık riskini arttırdığı da belgenin vurguları arasında yer aldı. AB, normalde doğal felaketler için kullanılan Avrupa Dayanışma Fonu’nu gerekmesi halinde devreye sokma kararı aldı. Anlaşmasız Brexit’in yaratacağı olası ekonomik sorunları hafifletmek için kullanılacak bu fondaki kaynak miktarı yaklaşık 600 milyon Euro. Avrupa Küreselleşme Uyum Fonu’nu da aktive edecek AB’nin yaratacağı kaynak toplamda 780 milyon Euro olacak.