Belçika denildiğinde aklımıza ilk olarak leziz çikolataları gelir. Ancak Belçika’nın en güzel şehirlerinden biri olan Brugge’ü gördükten sonra fikriniz değişecek. Adım attığınız her sokağında size geçmişin kapılarını aralayacak olan Brugge nerededir? Brugge’de gezilecek en güzel yerler nerelerdir? İşte cevaplar…
Brugge, Belçika’nın kuzeyinde bulunan Flaman bölgesinde yer almaktadır. Resmi dili Flemenkçe olan şehir, turistik değerleri ve kanallarının güzelliğinden dolayı “Kuzeyin Venedik’i” olarak nitelendirilmiştir. Çiçek pazarlarından yükselen eşsiz kokularıyla şehrin içerisinde kendinizi masallar diyarında gibi hissedeceksiniz. Kuzey Avrupa’nın en güzel şehirlerinden biri olan Brugge, 13. Yüzyıl mimarisini gözler önüne sererken, Ortaçağ’ın güzellikleriyle harmanlanmış taş evleri sizi tarihte bir yolculuğa sürükleyecek. Şehir, UNESCO tarafından dünya mirasları listesine alınmıştır. Eski bir dönem filminin içinde gibi hissettiren Brugge, gezi rotanızı oluştururken mutlaka o listede yer almalı. Ortaçağ’ın güzellikleriyle harmanlanmış mimarisi, Arnavut kaldırımlı sokakları, rengârenk evleri, leziz çikolataları, dantelleri ve sandal turuna çıkılan kanallarıyla adeta cennetten bir köşe olan şehri gelin birlikte keşfedelim…
MARKET SQUARE: MARKT
Market Square, Brugge’ün kalbi şeklinde adlandırılabilir. Meydan’da geçmişten beri haftada bir kere ana Pazar kurulmaktadır. Brugge’ün gezilecek çoğu yeri bu meydan etrafında şekillenmiştir. Brugge’de gezi planınızı oluştururken ilk olarak buradan başlayabilirsiniz.
Market Meydanı, şehrin hem ana alışveriş hem de iş merkezi niteliğindedir. Unesco Dünya Mirası Listesi’nde yer alan şehrin merkezi olan bu meydan, mimarinin, sanatın ve tarihi dokuların yakından görebileceği bir Ortaçağ başyapıtı. Çevresindeki binaların çoğu 19.yüzyıla ait yapılardır. Ancak Belfry Çan Kulesi 13.yüzyılın mimari şaheserlerinden biridir.
THE BELFRY TOWER (BRUGGE ÇAN KULESİ)
Şehrin, göz alıcı manzarasını izlemek için en doğru nokta Brugge Çan Kulesi’ne ulaşmaktan geçiyor. Brugge Çan Kulesi, kentin en önemli simgelerinden biri olma özelliğine sahip ve şehrin merkezinde yer almaktadır.
1240 yılında inşa edilen kule, geçmiş zamanlarda devlet hazinesi ve arşivinin bulunduğu yerdi. Farklı zamanlarda büyük yangın tehlikeleri atlattığı için defalarca yenilenen kule, gotik bir mimarinin izlerini taşımaktadır. Geniş açıyla şehir manzarasını izlemek ve biraz da egzersiz yapmak isterseniz; 366 merdiven basamağını çıkarak kuleye ulaşabilirsiniz. Her saat başı farklı melodilerin yankılandığı çan kulesinde 47 farklı çan sesi vardır.
OUR LADY KİLİSESİ
Taş ustalığının imzası nitelinde olan Our Lady Kilisesi’nin inşasına 1270 yılında başlanmıştır. 13 ve 15. Yüzyıl arasında inşası tamamlanan kilise, şehirde inşa edilen en büyük kiliselerden biridir. Bunun yanı sıra; 122 metrelik çan kulesine sahiptir. Bu özelliğiyle, Brugge’ün en yüksek noktası olduğu gibi, yeryüzünde tuğladan inşa edilen en yüksek ikinci kule olarak nitelendirilmektedir.
Our Lady Kilisesi’nin iç cephesinde Barok bir stil hâkimdir. Dış cephesinde ise gotik bir tarz esas alınmıştır. Kilisenin en önemli özelliğine gelecek olursak; Michelangelo’nun İtalya dışına çıkardığı tek eseri burada yer almaktadır. Madonna ve Çocuk heykeli, Michelangelo’nun günümüzde Benelüks olarak anılan ülkeler grubunda ürettiği tek eserdir. Sanatçı bu heykeli tek bir mermer parçasından oyarak yapmıştır.
ESKİ ST. JOHN HASTANESİ
Our Lady Kilisesini ziyaret ettiyseniz, hemen yanı başında bulunan Eski St. John Hastanesine gitmemek olmaz. Yerel dildeki adı Sint-Janshospitaal olan hastane, Ortaçağ hastanelerindeki işleyişi gözler önüne sermektedir.
Hastanenin bir kısmında eski zamanlara ait hastane kayıtları, tıbbi araç ve gereçler bulunmaktadır. Avrupa’nın tarihinde salgın hastalıklar önemli bir yer ediniyordu. Bundan dolayı; çok az sayıda hastane ve tıbbi ekipman bulunduğunu göz önüne alırsak, Eski St. John Hastanesi önemli bir yer ediniyordu.
ÇİKOLATA MÜZESİ: CHOCO-STORY
Choco-Story müzesi, çikolata hakkında merak ettiğiniz her detayı öğrenebileceğiniz güzellikte bir yer. Çikolata hayranlarının bayılacağı bu müze de tadım da yapabilirsiniz. Maya ve Aztek dönemlerinden itibaren kakao bitkisinin nasıl böyle bir tada dönüştüğünün anlatıldığı müzede en ufak ayrıntıyı bile kaçırmak istemeyeceksiniz.
DANTEL MÜZESİ: KANTCENTRUM
Kantcentrum, Brugge koleksiyonlarından bir dizi başyapıtı gözler önüne seriyor. 15. Yüzyılda yaşlılar için huzurevi olarak kullanıldıktan sonra Brugge’ün en önemli değerlerinden biri olan dantel için müze haline getirilmiştir. Dantelin çağdaş ve uluslararası bir görünümü oluşturulurken, burada Brugge ve dantel hakkında merak edilen detayları öğrenebilirsiniz. Dantel işleme gösterilerini izleyebileceğiniz gibi; öğrenmek için kurslara katılabilirsiniz.
KUZEYİN VENEDİK’İ BRUGGE
Muhteşem güzellikteki su kanalları nedeniyle Brugge, Kuzeyin Venedik’i olarak adlandırılmıştır. Orta çağlarda tüccarların ürünlerini pazara daha rahat bir şekilde getirebilmesi için, Rei Nehri şehrin içinden geçen kanallara çevrilmiştir. Böylece şehir Orta Çağ’da çok önemli bir ticaret merkezine dönmüştür.
Günümüzde bu kanallar, ulaşım ihtiyacına alternatif bir çözüm yolu olarak kullanılmaktadır. Dilerseniz botlarla yapılan gezilerle, kanalların arasından geçerken şehrin en özel yerlerini görme şansını yakalayabilirsiniz.
Groenerei Kanalı, Peerdebrug Köprüsü üzerinden de harika bir görüntüye sahiptir.
MİNNEWATER PARKI
Minnewater Parkı, yeşilliğin içerisinde özellikle piknik yapmak için huzur kokan bir yer. Gençler ve çocukların oyun oynayabileceği, doğanın içerisinde temiz hava almak için gelinebilecek en güzel rotalardan biri. Göl ve çevresinde yer alan park, sokakların gürültüsünden kaçma imkânı veriyor.
Şehrin hemen girişinde bulunan Minnewater Parkı içerisinde yer alan kuleye çıkarak park ve çevresinin ayaklarınızın altına serildiğini hissedebilirsiniz. “Aşk Gölü” olarak adlandırılan gölünde süzülen kuğularını izlemek ruhunuzu dinlendirecek.
Eğer bir gün buraya yolunuz düşerse; özellikle Temmuz ayında yapılan müzik festivalini kaçırmayın derim!
ROZENHOEDKAAİ
Brugge’ e gittiğinizde fotoğraf makinanızı veya telefonlarınızın kamerasını hazırlamayı sakın unutmayın. Çünkü Brugge’ün en çok fotoğraflanan yerlerinden biri olan Rozenhoedkaai’da fotoğraf çekmeye doyamayacaksınız.
Market meydanına beş dakika yürüme mesafesinde olan Rozenhoedkaai, çok özel bir atmosfere sahip. Suya yansıyan kaleler ve ortaçağ mimarisinin çarpıcı güzelliğiyle adeta bir masalın içinde gibi hissedeceksiniz. Kanalları ve klasik binalarının yanı sıra; ahşap iskele ve köprüsü ile göz kamaştırıcı bir güzellikte.
BRUGGE’DE NELER TADABİLİRSİNİZ?
Brugge’e giderseniz ilk olarak çikolataların tadına mutlaka bakın. Belçika’yla özdeşleşmiş olan wafflelar ise lezzet bombası niteliğinde. Bunların yanı sıra; patates, midye, deniz mahsulü ürünlerin kızartmalarını deneyebilirsiniz. Özellikle sokak lezzetlerinin tadına bakmanızı öneririz.
BRUGGE’E NASIL GİDİLİR?
Brugge’e gitmek için birçok seçeneğiniz vardır. Dilerseniz ilk olarak Hollanda’ya yapacağınız bir uçak seyahati sonrasında Amsterdam Central Station’dan kalkan Brugge trenlerini kullanabilirsiniz. Yaklaşık olarak yolculuğunuz 3 veya 4 saat arasında değişkenlik göstermektedir. Bir diğer seçenek ise direkt Belçika’nın başkenti Belçika’ya yapacağınız uçak yolculuğu sonrasında trenle Brugge’e ulaşabilirsiniz.
Bir başka alternatifiniz ise; uçak yolculuğunuzun ardından araba kiralayarak Belçika’dan 1 saat, Amsterdam’dan 2-3 saat sürecek bir araba yolculuğu yapabilirsiniz.