“Mucize 2: Aşk”ın çekimlerini yaz aylarında tamamladınız. İlk sorum Mert Bey’e. Siz ikinci kez Aziz rolündesiniz ama ilk filmdeki karakterlerden bazılarını canlandıran oyuncular değişti. Bu yeni ekip sizi nasıl etkiledi?
Mert Turak: Evet, ilk filmde Mızgin’i oynayan Seda Tosun yerine Damla, Talat Bulut’un yerine de Fikret Kuşkan geldi. Bu değişiklikler beni olumlu yönde etkiledi. Damla beni çok şaşırttı mesela. Çok güzel ve çok çalışkan bir kız, benden çok daha istekli. Ben ikinci kez aynı rolü oynuyorum. Benim Damla’yı kollamam lazımken, o bana sürekli “Sakin ol, henüz önemli sahnelere gelmedik, sakin” diyordu. (Gülüyor)
Biran Damla Yılmaz: Ama yapmamız gereken bu. Zaten zor bir film çekiyoruz.
Mert Turak: Bazı kadın oyuncuların hareketleri bazen rahatsız eder. “Ay saçım güzel göründü mü, ay terimi alabilir misiniz” filan derler mesela. Damla ise çekimlerde kan ter içinde kalmışken ekibe “Böyle olması gerekiyor zaten” deyip devam ediyordu. Bunlara hiç takılmadı, hep oyunda kaldı. Ekipte bir de Erdal Özyağcılar faktörü vardı. O da Yıldız Kenter’in öğrencisi. Fikret abi de öyle, ben de. Üç kuşak Yıldız Hoca’nın öğrencisi olarak çalıştık, bunun da ayrı bir hazzı vardı.
O AŞKIN ONDA BİRİNİ
GÖSTEREBİLDİYSEK
NE MUTLU BİZE
◊ Aziz, gerçek bir karakter. Mahsun Kırmızıgül, etkilenmemeniz için ilk filmde onunla tanışmanızı istememişti. Sonra tanıştınız tabii galalarda da, değil mi?
Mert Turak: Evet, Aziz ve Mızgin’le tanıştık. Nasıl bir sevgiyle yıkanmışlar… Aralarındaki aşkın onda birini gösterebildiysek ne mutlu bize. İkisinin öyle bir aurası var ki, sana içini görüyormuş gibi bakıyorlar.
Biran Damla Yılmaz: Ben henüz tanışmadım ama onlarla bir araya gelmeyi çok isterim.
◊ 3 ay boyunca Kars ve İzmir’de çekimler yapıldı. 60-70’li yılların Türkiye’sinde geçen hikâyede yüzlerce figüran da yer aldı. Nasıl geçti çekimler sizin için?
Biran Damla Yılmaz: Çekimler sırasında o hayatın içinde gibiydik. Setteyken 60’larda yaşıyorduk sanki. Ancak çekimi bitirip otele geldiğimizde kendi hayatımıza dönebiliyorduk.
Mert Turak: Yöre halkı da filmde yer aldı. Set sonrası yolda gördüğümüz kişilere “Bunlar filmde oynayan arkadaşlar değil miydi ya” diyorduk hatta.
Biran Damla Yılmaz: Bir noktadan sonra da herkes birbirini tanımaya başladı.
MIZGİN’İN DÜNYASINA
GİRECEĞİZ
◊ Fragmandan gördüğümüz kadarıyla çok ağlatacak bir hikâye. Aziz ve Mızgin’in öyküsünden bahseder misiniz biraz?
Mert Turak: Adam iyileşti de bu filmde hikayeyi ilk kez kadının penceresinden göreceğiz. Mızgin’in dünyasına gireceğiz. Onun da yer yer isyan ettiği, katlanamadığı anlar olacak.
Biran Damla Yılmaz: Bu filmde Aziz ile Mızgin’in aşklarını, ilişkilerini daha yakından inceleyeceğiz. Ve onların arasındaki müthiş bağın güzelliğine şahit olacağız. Sevginin iyileştirici gücü var bu filmde. Sadece ağlatmayacak, güldürecek ama aynı zamanda düşündürecek bir film oldu.
◊ Gelelim sette neler yaşadığınıza…
Biran Damla Yılmaz: Mert bir kere sette benim yüzünden düştü mesela.
◊ Nasıl?
Biran Damla Yılmaz: Benim sahneden çıktığım ve onun düşmesi gereken bir sahne vardı. İki kere yanlış yerde çıktığım için iki kere attı kendini yere. (Gülüyor)
Mert Turak: Ben de sette genelde “Bizim yakın plan sahnemiz yok muydu, ben burayı yeterince iyi oynamadım” diye söylenirim. Damla bir noktada “Aaa seni mi çekeceğim yeter be!” diye isyan etti. (Gülüyor) “Kendini düşürüyorsun, beni de düşürüyorsun” dedi ama haklıydı yani.
◊ Mahsun Kırmızıgül ne yapıyor o esnada?
Mert Turak: Genelde oyuncunun dünyasına hiç karışmıyor. “Daha yüksek” diyorsa ya da “Hadi baştan” diye bağırıyorsa, oyuncuyu yükseltmek istiyordur. Çok rahat bıraktı bizi o anlamda.
Biran Damla Yılmaz: Her anlamda iş bitirici, inanılmaz rahat çalışılan bir insan.
Mert Turak: Sette bize belki yüzüncü kez anlatıyor senaryoyu ama her defasında aynı şevkle, aynı aşkla anlatıyor. Bundan etkilenmemen imkânsız.
Biran Damla Yılmaz: Mesela benim şive yapmam gerekiyordu. “Benden o şive bir anda çıkmaz, çalışmam lazım” dedim. Replikleri şiveyle kaydedip attı bana, o kayıttan çalıştım. Bir de biz çekimleri tamamlıyoruz, onun hâlâ senaryo üzerinde çalıştığını görüyoruz. İnanılmaz bir emek.
39 YAŞINDAYIM VE BEKARIM
KİMSE BENİMLE EVLENMİYOR!
◊ Mert Bey, ilk filmde pek tanınmıyordunuz ve Aziz’i öyle bir oynadınız ki, gerçekten o karakter olduğunuza inandık. Muazzam bir oyunculuk sergilediniz. Nasıl hazırlandınız role?
Mert Turak: O yüzden 39 yaşındayım ve bekârım. Kimse benimle evlenmiyor! Telefonumun üç gün kapalı olmasının da kimse için hiçbir önemi yok! Arada bir annemle babam “Yaşıyor musun?” diye arayıp kapatıyor. (Gülüyor) Şaka bir yana, film çekimleri oyuncunun istediği yerden başlamaz. Yönetmenin bir planı vardır. Sondan başlayıp ilk sahneleri sonraya bırakabilir mesela. O yüzden bu tarz bir oyunculukta karakterin rahatsızlığını derecelendirmeniz ve neler yapabileceğini öngörmeniz gerekir. Benim de çalışma planım vardı özetle.
Biran Damla Yılmaz: El ele tutuşma sahnelerimizi bile seviye seviye ayırdı Mert. Kayıtta değilken bile istemsizce yürümesine yardımcı oluyor, ağzını silmeye davranıyordum.
5 MİLYON SEYİRCİ BEKLİYORUM
◊ Serinin ilk filmi 4.5 milyon kişiye ulaştı. İkinci film için beklentiniz nedir?
Mert Turak: Açıkçası ben 4.5-5 milyon gibi bir seyirci bekliyorum. Çünkü ne zaman taksiye binsem “Abi ikinci film ne zaman gelecek” diye soruyorlardı, sokakta da öyle keza. Bu filmde 140’ı aşkın Down sendromlu arkadaşımızla çalıştık. Benim için çok büyük bir deneyim oldu. İnşallah emeklerimizin karşılığını alacağız.
Biran Damla Yılmaz: Çok değişik bir film oldu. İnanıyorum ki ilk filmi izleyen birçok kişi, hikayeyi takip etmek isteyecektir.
YENİ PROJELER YOLDA
◊ Yeni sezon için başka projeleriniz var mı?
Biran Damla Yılmaz: Yeni dizi projeleri var, onları değerlendirme aşamasındayım şu an.
Mert Turak: Benim “Karıncalar” oyunum devam ediyor. Diğer projeleri de zamanla değerlendireceğim.