Gençlik başımda duman, ilk aşkım ilk heyecaaan! Ne güzel bir şarkı değil mi? Hareketli, umut dolu sözlerle bezenmiş harika bir parça. Fakat şimdiki gençlerimizin tek derdi ilk aşkın ilk heyecanı değil. Değişen toplum düzeniyle birlikte gençlerin sırtındaki yük de paralel olarak artıyor. Kariyer hedefleri, maddi durum, sağlık ve ekonomi gibi unsurlar gençlerin hayatında birçok şeyin farklı olmasına neden oluyor. Şimdi gelin 21. yüzyıl Türkiye’sinde genç olmanın getirilerini birlikte inceleyelim.
1. Sosyal konulara daha duyarlı olmak.
2. Daima iş bulma daha doğrusu iş bulamama kaygısını taşımak.
Ülkemizde bilindiği üzere üniversite okumak artık bir ayrıcalık değil. İşte bahsettiğimiz kaygı da tam bu noktada başlıyor. Üniversite büyük hayallerle giden birçok genç daha üniversite bitmeden iş bulamama kaygısı yaşıyor. İstihdamın yeterli düzeyde olmaması gençlerin birçoğunu bu kaygıya yönlendiriyor. Bu yüzden birçok genç okuduğu alan dışında para kazanma kaygısından dolayı çalışmak zorunda kalıyor. Gönül ister ki isteyen her insan eğitim gördüğü alanda işini severek ve en güzel şekilde yapsın.
3. Ve bazen canına tak edince gelen başka bir ülkeye yerleşme isteği!
Son zamanlarda seçkin kurumlar tarafından yapılan araştırmalar bu gerçeği yüzümüze vuruyor. Sosyal medya kanallarında daha fazla like almak için ” başka ülkeye gidicem yaaa.” demekten daha ileri boyutta gerçeklik taşıyan bir mesele haline geldi bu durum. Birçok genç artık Almanya, ABD gibi ülkelere göç etmek istiyor. Bunun nedenlerinin neler olduğunu ise biraz düşünsek bulabiliyoruz aslında: daha iyi iş olanaklarına sahip olmak.
4. Dijital dönüşümün öncüsü olan bir kitlede bulunuyor olmak.
Ülkenin dijitale en çabuk ayak uyduran ve bunu gerekli alanlarda bocalamadan kullanabilen kitlesi gençler. Aslında dijital dönüşümün getirileri sayesinden çalışma düzenleri, ifade özgürlüğü konusunda başarılı olan bu kitle dijitalin avantajlarını da güzel kullanıyor.
5. ”Ah bizim zamanımızda böyle miydi?” cümlesinden yola çıkarak hangi neslin daha şanslı olduğunu düşünüp durmak.
Teknolojinin gelişiminin hiç olmadığı kadar hızlı ve zirve yaptığı bir dönemin içine doğmalarına, büyük savaşlar ve yıkımlar görmemelerine rağmen Z kuşağının yüzde 56’sının kendini ebeveynlerine göre şanslı hissetmiyor oluşunun altında işsizlik, aldıkları eğitimden duydukları memnuniyetsizlik ve tüm dünyayı ilgilendiren iklim krizi gibi sorunlar yattığı söylenebilir.
6. Yılın girişimcisi olma hayalleriyle kendi işini kurmayı düşünmek.
Bu cesur hareket kimileri tarafından takdir edilesi bir durum olsa da ülkenin ekonomik durumunu düşününce gençler durup bi tekrar düşünüyor maalesef. Ekonomik dalgalanmaların çok sık yaşandığı bir ülkede yaşıyor olmak, bu isteğin çoğu zaman sadece gençlerin hayallerini süslenmesine neden oluyor. ????
7. O çok sevilen gönüllülük faaliyetlerine katılacak motivasyonu çoğu zaman bulamamak.
Gönüllülük faaliyetleri insanın sosyal bir varlık olmasını destekleyen en önemli unsurlardan bir tanesidir. Fakat gençler bu faaliyetlerde yer almak için yeterli motivasyona çoğu zaman sahip değiller. Hayatlarında çoğu şeyin yolunda gitmediğini düşündükleri için ülkemizde gönüllülük faaliyetlerine katılan gençlerin sayısı çok az.
8. Gelecek için daima umutlu olmaya çabalamak.
”Umutla yaşayan, müzik olmadan da dans eder.”demiş George Herbert… Tam da bunun gibi aslında umut etmek her zaman motivasyonu artıran ve insanı yaşama bağlayan bir unsur. Türkiye’deki gençlerin birçoğu her şeye rağmen yine de umut etmeye devam ediyor.
Gençlerin hayattan beklentileriyle ilgili konuşulması, düşünülmesi gereken daha bir sürü şey var.
Habitat Derneği’nin Türkiye’de Gençlerin İyi Olma Hali Araştırmasını okuyarak konuyla ilgili ayrıntılı bilgi alabilirsin!