Almanya Merkez Bankası (Bundesbank) Başkanı Jens Weidmann, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) finansal krizle mücadele için gerçekleştirdiği tahvil alımlarının “yasal” ve bankanın politikasının bir parçası olduğunu söyledi.
Aynı zamanda ECB Yönetim Konseyi Üyesi de olan Jens Weidmann, Alman Die Zeit gazetesi verdiği röportajda, ECB’nin Eylül 2012’de Avro Bölgesi’ndeki krize tedbir amacıyla açıkladığı ve bölge ülkelerinden sınırsız devlet tahvili almasına imkanı tanıyan “Doğrudan Parasal İşlemler” programının (Outright Monetary Transactions / OMT) yasal olduğunu belirtti.
Ekim ayında 8 yıllık görev süresi dolacak olan İtalyan Mario Draghi’nin ardından ECB Başkanlığı için ismi konuşulan Weidmann, “Avrupa Adalet Divanı OMT’yi inceledi ve yasal olduğunu belirledi.” ifadesini kullandı.
Weidmann, daha önce Almanya Anayasa Mahkemesi’nde OMT aleyhinde ifade vermişti.
Para politikasındaki endişelerinden dolayı OMT aleyhine ifade verdiğini belirten Weidmann, “Elbette, bir merkez bankası en kötü senaryoda belirleyici bir şekilde hareket etmeli, ancak bağımsızlığı göz önüne alındığında, görev alanı içinde hareket ettiğinden şüphe olmamalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
ECB’nin OMT’si, Avro bölgesi ülkeleri arasında finansal piyasalarda görülen ayrışmaları (ülkeler arası kredi faiz farkları, sermaye girişlerinin belli ülkelerde yoğunlaşması, mevduat çıkışları gibi) azaltmayı hedefliyordu. Serbest piyasadan ancak çok yüksek faizle kredi bulabilen kriz ülkelerine ECB, Eylül 2012’den sonra daha fazla yardım etmeye başlamıştı.
Şubat 2014’te Almanya Anayasa Mahkemesi, ECB’nin tartışmalı tahvil alımlarının AB hukukuna aykırı olabileceği gerekçesiyle uygulamanın Avrupa Adalet Divanı tarafından incelenmesine hükmetmişti.
Avrupa Adalet Divanı’da geçen yıl Aralık ayında Almanya’da açılan davayı karara bağlayarak, ECB’nin ikincil piyasalar üzerinden devlet tahvili alımına yönelik programının, AB yasalarını ihlal etmediğine karar vermişti.
ECB’nın finansal krizle mücadelede uyguladığı tedbirler arasında bulunan çok düşük faiz oranları ve parasal genişleme olarak adlandırılan varlık alım programı özellikle Alman politikacılar ve ekonomistler tarafından eleştiriliyordu.
