BURSA (İHA) – Bursa‘daki intihar saldırısı davasının tutuklu sanıkları 6 yıl sonra tekrar yargılandığı davada mütalaa açıklandı
BURSA – Bursa‘da, 6 yıl evvel Ulu Cami önünde, bayan canlı bombanın intihar saldırısı sonucu 13 kişinin yaralandığı terör akınıyla alakalı 3’ü tutuklu 6 sanığın yargılandığı davanın, Yargıtay’ın bozma kararının akabinde tekrar görülmesine başlandı. Tutuklu sanıklar Emine Kızıl (26), Ümmü Gülsüm Meşe ile Mithat Tunç (19), Bursa 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde bir sefer daha hakim karşısına çıktığı duruşmada mütalaasını veren Cumhuriyet Savcısı, sanıkların 5 başka cürümden cezalandırılmasını talep etti. Mahkeme heyeti duruşmayı karar için ileri bir tarihe erteledi.
Osmangazi ilçesi Atatürk Caddesi’ndeki Ulu Cami’nin batı kapısı yakınında, 27 Nisan 2016’da meydana gelen terör olayında, Sultan Yıldız ismine geçersiz kimlik kullanan PKK’lı Eser Çalı, çantasında taşıdığı bombayla kendini patlattı. Bayan teröristin parçalanarak öldüğü atakta 13 kişi yaralandı, 11 iş yeri ise hasar gördü. Çalı’nin canlı bomba hareketinden sonra soruşturma başlatan Bursa Emniyet Müdürlüğü Terörle Uğraş ve İstihbarat Şubesi takımları, Bursa, İstanbul, Afyonkarahisar, Uşak ve İzmir’de 8’i bayan, 17 şüpheliyi gözaltına aldı. Mahkemeye çıkartılan şüphelilerden, canlı bombanın bağlantı kurduğu ve Bursa’daki öğrenci konutunda kaldığı Emine Kızıl, Ümmü Gülsüm Meşe, Mithat Tunç, T.K. ve İ.C. tutuklandı, öbürleri ise hür bırakıldı. Yapılan savcılık soruşturmasından sonra 6 tutuklu sanık hakkında, ‘devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak’, ‘silahlı terör örgütü kurmak’ kabahatinin yanı sıra yaralanan 13 kişi için farklı ayrı ‘kasten adam öldürmeye teşebbüs’ kabahatlerinden Bursa 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Sanıkların yöneltilen suçlamaları kabul etmediği duruşmalarda tutuklu sanıklardan Z.Z., İ.C ve T.K. tahliye edildi.
Savcılık soruşturmasından sonra 6 tutuklu sanık hakkında, ‘devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak’, ‘silahlı terör örgütü kurmak’ kabahatinin yanı sıra yaralanan 13 kişi için başka farklı ‘kasten adam öldürmeye teşebbüs’ kabahatlerinden Bursa 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Sanıkların yöneltilen suçlamaları kabul etmediği duruşmalarda tutuklu sanıklardan Z.Z., İ.C ve T.K. tahliye edildi.
Karar duruşmasında, sanıkların ve avukatlarının son kelamlarını dinleyen mahkeme heyeti, hakkında yakalama kararı olmasına karşın bugüne kadar ele geçirilemeyen Ali Abdo hakkındaki belgeyi ayırdı. Mahkeme heyeti, tutuksuz 3 sanık hakkında beraat kararı verirken, ‘silahlı terör örgütüne silah sağlamak’, ‘devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak’, ‘adam öldürmeye teşebbüs etmek’, ‘mala ziyan vermek’, ‘ibadethanelere ve mezarlıklara ziyan vermek’ kabahatinden Emine Kızıl’a bir defa ağırlaştırılmış ömür uzunluğu mahpus cezası, toplam 56 yıl 11 ay mahpus ve 33 bin 320 lira isimli para cezası verdi, Ümmü Gülsüm Meşe’yi ise ağırlaştırılmış ömür uzunluğu mahpus cezasının yanı sıra toplam 47 yıl 6 ay mahpus ve 27 bin 760 lira para cezasına çarptırdı. Mahkeme, öteki tutuklu sanık Mithat Tunç’a ise ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ hatasından 8 yıl 9 ay mahpus cezası verdi.
Yargıtay cezaları az buldu
Bir defa daha hakim karşındılar
Sanıklar, Yargıtay’ın bozma kararının akabinde bugün ikinci defa hakim karşısına çıktı. Bursa 2’nci Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, haklarında verilen karar Yargıtay tarafından bozulan ve evrakları birleşme talebiyle mahkemeye gönderilen tutuklu sanıklar Emine Kızıl, Ümmü Gülsüm Meşe ve Mithat Tunç, cezaevinden SEGBİS aracılığıyla katıldı. Sanık avukatları ile kimi sanık yakınları ise mahkeme salonunda hazır bulundu.
Olay günününü anlattı
Duruşmada savunma yapan Emine Kızıl, ailesiyle yaşadığı meselelerin akabinde 2014’te Diyarbakır’a gittiğini, gençlerin yürüttüğü toplumsal çalışma eğitimlerine katıldığını, bunun PKK ile temaslı olup olmadığını ise bilmediğini öne sürdü. İrtibatta olduğu bir kişi tarafından Bursa’da bir adrese gereksinim duyulduğunun belirtilmesi üzerine daha evvelce tanıdığı Ümmü Gülsüm Meşe’den yardım istediğini söyleyen Kızıl, onun da kendisine Mithat Tunç’un ismini verdiğini belirtti. Verilen adrese gidecek kişi için kendisine kimi eşyalar gönderildiğini, bunların eğitim malzemesi olduğunu düşündüğünü söyleyen Kızıl, “Ben bu çantayı olağanda kendim Bursa’daki adrese götürecektim. Ümmü Gülsüm’ün kendi yaz okulu için Bursa’ya gideceğini öğrenince kendim gitmekten vazgeçtim. Küçük 2 kutunun bulunduğu poşeti Ümmü Gülsüm’e verdim. Ben, ‘benden bahsetme’ diye bir şey söylemedim. O da benim akrabamın yardım talebinde bulunacağını düşündüğü için farklı bir şey sormadı. Poşeti alıp valize koydum, içerisine de kıyafet, çarşaf koydum. Valizi Ümmü Gülsüm’e verdim. O Bursa’ya götürdü. Ben oradan Afyonkarahisar’daki konutuma gittim” dedi.
“Terör örgütüyle kontağı olabileceğini düşünemedim”
Duruşmada kelam alan Ümmü Gülsüm Meşe de, 19 yaşında üniversite öğrencisiyken meydana gelen olayın akabinde hayatının altüst olduğunu söyleyerek, “Emine Kızıl beni buldu. Onu dindar biri olarak görüyordum. Gözaltına alındıktan sonra nasıl bir olaya bulaştırıldığımı anladım. Emine’nin o kadar sıradan bir hayatı vardı ki bir terör örgütüyle ilişkisi olabileceğini düşünemedim. Bugün diğerlerinin tercihleri yüzünden burada oturuyorum. Ben bu olayın en büyük mağdurlarından biriyim” kelamlarıyla kendisini savundu. Örgüt üyesi olmadığını ileri süren Meşe, gözaltına alındıktan sonra olayın bir an evvel çözülmesi için bildiği her şeyi anlattığını, bu sayede polislerin Emine Kızıl’a ulaştığını lisana getirdi. Bursa’ya götürdüğü kutularda ne olduğunu bilmediğini tez eden Meşe, Kızıl’ın, ilahiyat okuyan bir akrabasının eşyaları olduğunu belirtmesi üzerine merak duymadığını tabir etti. Mithat Tunç ise evvelki savunmalarını tekrar etti.
Cumhuriyet Savcısı mütaalısını verdi
Cumhuriyet Savcısı temel hakkındaki mütalaasında Emine Kızıl’ın, ‘tasarlayarak taammüden öldürme’ ve ‘yangın, su baskını, tahrip, batırma yahut bombalama ya da nükleer, biyolojik yahut kimyasal silah kullanmak suretiyle taammüden öldürme’ hatalarından 2’şer sefer ve ‘devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma’ kabahatinden cezalandırılmasını istedi.
Temel hakkındaki mütalaada Ümmü Gülsün Meşe’nin de ‘tasarlayarak taammüden öldürme’ ve ‘yangın, su baskını, tahrip, batırma yahut bombalama ya da nükleer, biyolojik yahut kimyasal silah kullanmak suretiyle taammüden öldürme’ kabahatlerinden 2’şer sefer, ‘devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma’, ‘tehlikeli unsurların müsaadesiz olarak bulundurulması yahut el değiştirmesi’, ‘müşterek faillik suretiyle suça iştirak’ kabahatlerinden, Mithat Tunç’un ise ‘devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma’ cürmünden cezalandırılması talep edildi.
Sanıkların ve avukatların mütalaaya karşı müddet talebini kabul eden mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
